8- Yeni Bir Ben

65 7 2
                                    

Bir yıl sonra...

Annemle teyzemin aşağıdan gelen serzenişlerine gülümseyerek karşılık verirken odama gidip yatağıma uzandım. Mükemmel bir yaz günüydü. Öğleni biraz geçmişti. Hava sıcacık, hafif esen rüzgar perdemi kımıldatıyor, mahalledeki çocukların arada bir gelen sesiyle bahçede birbirlerine şarkı söyleyen kuşların sesi tıpkı bir orkestra gibi beynimde hoş bir senfoniye dönüşüyordu. Kendimi çok uzun zamandandır hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim.

Bir elimi başımın altına alıp her zaman yaptığım gibi yatağımın karşısındaki resimlere baktım. Bu defa daha az canımı acıtmıştı mazinin mutlu günleri. Hakan'la, Selin'le gülümseyen yüzüme bakarken içim cız etmemişti ilk kez. Kendime ilk kez acımamış, o zamanki bana sımsıkı sarılıp, uzun saçlarımı usul usul okşamış, kulağıma şu sözleri fısıldamıştım: 'Hepsi geçti, hepsi geçti, her şey geçti...'

Ölümden dönüşümün, aynı zamanda Hakan ve Selin'le olan tüm bağımın koparılışının sene-i devriyesini yapmıştım üç ay önce.

Az kalsın ölümüme sebep olan kendini bilmez birinin bedelini dostluğum, bağlılığım, en yakınıma olan inancım ödemişti.  Aslında düşünüyorum da Hakan'a olan hislerim açığa çıksaydı da sonuç böyle olacaktı sanırım. Bunu yaşamamın da hikmeti bu olsa gerek.

İçeceğime uyuşturucu katan insansı şeytana gelince, kim olduğu güya bulunamamıştı. Belki ölseydim o zaman bulunabilirmiş. Nüfuzlu bir aileden gelmeyenlerin kaderi bu şekilde oluyor genelde, babamın ölümünden biliyoruz. Trafik kazasına sebep olan kişi bir türlü tutuklanamamıştı. Belki de ismini telaffuz edemeyeceğim yabancı şehirlerde gününü gün ediyordur şimdi, kim bilir.

Neyse ki o en büyük kaderde onlar için de güzel bir son hazırlanmış olması yükümü inanılmaz hafifletiyor. Allahtan inançlı insanlarız da yanına kalır, yarına kalmaz lafı mottomuz olmuş. Sağlıklı bir evde, akıl sağlığı yerinde insanlarla, mutlu, huzurlu ve güvende yaşayıp, çok şükür bu yaşımıza gelmişiz.

Ölmeyip yeniden hayata döndükten sonra Hakan ve Selin çoktan çekip gitmişti. Uyandığımı görmeden, konuşamadan, hesap soramadan... Çevremdeki herkes hayata döndüğüme sevinirken, ben neden hayatta olduğumu sorgulamaya başlamıştım o sıralar. Zira Selin ve Hakansız bir hayatım olmamıştı hiç. Buna hazır değildim.

Her gün deli gibi bıkmadan, usanmadan onları bulmaya çalışıyordum. Bulamadıkça öfkeleniyor, kendimi çevremle tüm iletişimimi keserek cezalandırıyordum.

Depresyon karanlık bir bulut gibi tepemde dolaşıyor bana yapmak istemeyeceğim şeyleri fısıldayıp duruyordu. Her gün biraz daha karanlığa çekildiğimin farkındaydım ama bunu engellemek için bir çabam yoktu. Bir hayalim yoktu. Kaybolmak istiyordum, belki de yok olmak.

Annem ve teyzem artık bana yardımcı olamıyorlardı. Haklı olarak kendime zarar vermemden korkuyorlardı. Kendine zarar verecek bir tip değilim sadece neden sonuç ilişkisini çözmem gerek.

Annem haticeye değil neticeye bakmamı söyleyenlerden. "Hakan ve Selin yok artık, bitti! Bu hayata alışman lazım." diyerek beni zorla odamdan dışarı çıkarma denemeleri, gitmek istemediğim yerlere zorla götürme çabaları... Oysa neticeyi bulmam için hatice de önemli benim için. Ona da bakmam lazım benim.

Aylarca onu reddedecek bahaneler bulup durmuştum. Kimi zaman kalbim diyordum, kimi zaman mutsuzum, kimi zaman anksiyete krizlerimi bahane ediyordum. Başta üstüme gelmemek için beni rahat bırakıyordu hemen, sonraları ısrarları kurdeşen gibi ruhumda bitmek bilmeyen sinir bozucu kaşıntılara dönüşmüştü. Bu, önceden beni evlendirme gayesinden daha berbat bir durumdu.

AŞKA TUZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin