16- Teyze

27 8 5
                                    

Stres ve kaygı beynimi ele geçirmiş gibiydi. Annesiyle karşılaşacağım o anı düşündükçe mideme ağrılar giriyordu. "Annenizle iş yerinde tanışırız diye düşünmüştüm." Stresin dilimin dolanmasına izin vermemesine gayret ederek sarf ettim cümlemi.

"Burası annemin ilk laboratuvarı. Özel misafirlerini burada ağarlar." diye yanıtladı. Bana özel biri muamelesi yapılmasına anlam veremediğim gibi daha çok heyecanlanmama da engel olamıyordum.

Gözlerimi kaçırdım. Birkaç kez derin nefes aldım ve içimden üçe kadar sayıp sonra yavaşça bıraktım. Hayatım artık korku filmi gibiydi. Her şey bitti derken son anda ortaya çıkacak olan kötü karakteri bekliyormuşum gibi tetikte durmak zorundaydım hep. Çünkü emin olmadan hareket edip yeniden aynı şeyleri yaşamak istemiyordum.

Midemi tuttum. Teoman sadece birkaç adım önümdeydi. Gitmekte tereddüt ettiğimi görünce geri dönüp elimi tuttu. Tanışma stresi yetmiyormuş gibi bir de bu romantizmle başa çıkmam gerekiyordu. Bana her dokunduğunda kalbimin delice atmasına engel olamıyordum, bakışı, kokusu başımı döndürüyordu. Şu dengesiz davranışları olmasa ona aşık olabilirdim ya da bilmiyorum. Böyle bir adama aşık olabilir miydim?

"Merak etme, yanında olacağım." dedi. İçimi rahatlatmak için söylediğini biliyordum. Zira yanımda olsa bile annesi ve ben düşüncelerimizde yalnız kalacaktık.

Evin eski bahçe kapısını açarken kapının gıcırdayan sesi sokaktaki sessizlikte yankıya dönüştü. Farkında olmadan Teoman'a daha çok sokuldum. Yasemin ve hanımeli kokulu, rengarenk çiçekler ve ağaçlarla süslü küçük bahçeyi geçtikten sonra tepesinden eflatun renkli begonvillerin sarktığı verandanın merdivenlerini çıktık. Kapının tokmağını üç kez vurdu Teoman. O an göz göze geldik. Gözbebeklerimin büyüklüğünden korktuğumu anlamış olmalıydı. Daha sıkı tuttu elimi.

Kapıya doğru iyice yaklaşan topuklu ayakkabının sesiyle birlikte kapı açıldı.
"Hoş geldiniz Teoman Bey, Ece Hanım. Buyrun."

Güler yüzüyle bizi resmi bir şekilde karşılayan ve daha da önemlisi ismimi bilen profesyonel bir hizmetliyle karşılaşmak kendimi güvende hissettirmişti.

"Buyrun, hanımefendi kış bahçesinde." dedi kapıyı kapatıp eliyle bize yolu gösterirken.

İkimiz de aynı anda içeri girdik. İçeri girer girmez duyduğum ahşap kokusu beni buradan alıp her yaz gittiğimiz anneannemin köy evine götürdü. Yemyeşil ağaçların dallarının yollara sarktığı köy yolunda rüzgarın esintisine bıraktığım -o zaman uzun olan- saçlarımı dalgalandırmayı ne çok özlemiştim.

Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle anneannemin evini dolaştım hayalimde. Bahçesindeki portakal ağaçları, zeytin ağaçları, özenle baktığı bostanı, yoğurt kovalarına diktiği çeşit çeşit, renk renk çiçekleri, evindeki etnik desenli divanı, koyu ahşap vitrini, duvardaki ahşap saati, onun tik tak sesi, desenli duvar kağıtları, dantelleri... en çok oraya yakışırdı sanki.

Daha köye varmadan anneannemin evinin kokusu gelirdi burnuma, sesini getirirdi rüzgar bana. Gönlüme bir genişlik, kalbime bir dinginlik gelirdi o an. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Meğer gerginliğimin ilacı ahşap kokusunun huzurunda, zihnimin anneannemin anılarla dolu evine yolculuğunda saklıymış.

Burası da tıpkı çocukluğum gibiydi, sıcacıktı. Duvardaki aile tabloları, nostaljik koltuklar ve perdeler, eski tip masa ve sandalyeler, duvarların rengi... Sanki mazide kalmış mutlu anlar müzesini geziyordum.

Belki de sadece benim için böyleydi. Çünkü eşyalara dokunsam ağlayacakmış gibi duran içeriye sinmiş hüzün ve yalnızlık kokusu kendini buram buram hissettiriyordu. İçim burkuldu o an. Aslan yattığı yerden belli olur, lafı buradan geliyor olsa gerek. Yaşadığımız yerleri de kendimize benzetiyoruz. O yüzden bazı evlerin enerjisi yüksek, bazılarının düşük oluyor. Bazı evlerde huzurlu, bazı evlerde buhranlı hissediyoruz kendimizi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞKA TUZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin