" PİŞMANIM DESEM İNANIR MISIN? "
~~🔆~~
2. BÖLÜM
Efendim dediğiniz gibi oldu.
Caner şuan kimseye konuşamaz durumda. Kuzeni ile atıştılar. Kız oğlanı ittirdi, yerde baygın yatıyor şimdi de. ".
" Durumdan beni haberdar et."" Anlaşıldı efendim. Birşey daha sorsam. " Homurdama sesi.
" Ne var? "
" Ona birşey olursa ne yapmayı planlıyorsunuz? "
Sessizlik sürdü.
" Efendim?.."
" İşte o zaman benim nasıl biri olduğumu tanıyacaklar. Meşgul etme beni haydi."
"Karşılarında ürkek bir ceylan değil kükremek üzere olan bir aslan vardı. Ve zamanı geldiğinde önünde herkesi çiğnemek için hiçbir engel kalmayacaktı. "
2. BÖLÜM
" Mecburum."
Yabazlar Konağı.
Sabahları bu evde neşe hiç eksik olmazdı. Çünkü herkes vaktini özel işleri ile harcar, birbirlerinin yüzlerini nadiren görürlerdi. Evin Hanımları uzun tırnaklı parmakları ile yapılacak şeyleri hizmetlilere işaret eder, büyük televizyonda çocuklar filmlerini seyrederlerdi. Bahçivanlar Beyza Hanım'ın isteği üzerine getirdikleri gülleri sulamayı eksik etmez, aşçılar o gün için istenilen yemeği yetiştrebilmek için sabahın köründe çalışmaya başlarlardı. Bu sabahta o sabahlardan bir tanesiydi. Mehir sabahın köründe evden çıktıktan sonra hizmetliler onu aramıştı. Onu yerinde bulamayınca da hanımlarına durumu haberdar etmek için mutfağa inmişlerdi.
Yemek kokuları etrafı sarmışken Beyza Hanım büyük tenceredeki çorbanın tadına bakmak için bir kaşık aldı. Biraz karıştırdıktan sonra az birsey aldı ve ardından dudaklarına götürdü. Onaylarcasına gülümsedi.
" Ellerinize sağlık. Fakat biraz daha tuz ister. "
Sonra elbisesini düzeltip salona doğru ilerledi. Bu koca evde iki tane büyük salonları vardı. Biri ikinci katta bir diğeri ise zemin katta idi. Bu konak tam olarak üç katlıydı. Bu da çocuklar için koca bir oyun alanı demek oluyordu.
Beyza Hanım merdivenlere doğru ilerledi. Ortadaki büyük avize koca ışıklarını üzerine vurduğu esnada merdivenin bir diğer ucunda eşi ona doğru yaklaşıyordu. Her sabah aynı tarz gömlek ve takımını üzerine geçiren bu adam yine şaşırtmamıştı. Saatine göz gezdirip Beyza'ya baktı. Bugünkü telaşı bir öncekilerden farklı gibiydi. Onca işi omuzunda kendine yük olarak bilmesi onu daha da zorluyordu. Ama bunu bir tülü anlayamayacağa benziyordu.
Kahverengi, jöleli saçları parildarken konuştu. Sesinden endişesi ayıklanıyordu.
" Günaydın. "
" Günaydın. " Beyza eşinin kravatını düzeltirken, Fatih bey söze atıldı.
" Çocuklar nerede? "
Kadın ellerini cekip, biraz ilerledikten sonra Fatih yine kol saatine bakındı. Bir yere yetişecek gibiydi. Aralarında birkaç adım vardı. Bilmiyorum dercesine bir bakış attı. Bunu o da merak ediyordu.
" İkisi de çıkmış olmalı. Senin işininin aciliyeti mi vardı? "
Yeni temizlenmiş, parlak ayakkabıları ile aşağı doğru adimlarken hiç ses etmeden eli ile aşağıya inmesini söyledi. Buna uyan kadın topuklu ayakkabılarından çıkan ses onu rahatlatırken kocasının evin mutfağına giden koridorun sonunda onu beklediğini fark etti. Yine anlamıştı ki bir şeyler oluyordu. Sarı, kabarık saçları düzeltirken koridorda adımladı ve tam karşısına geçip ellerini düğümledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Manidar~ ( Hedef Adalet ) 《Devam Ediyor》
FantasíaGider hoşuma bu saf inatlaşma. Sanki çözülmesi gereken şeyler var. Sanki bir çıkmaz sokak var. Talihimiz beni sana, seni bana karşı belki de düşman yapacak. O vakit zalim olmayı seçemeyeceğim. Yapamayacağım. Biliyorum. Doğru seçeneklerin hepsi sahte...