17~🍁

1.4K 67 22
                                    

Demir'in yanağını öpüp hoplaya zıplaya Polat'ın arabasının önünde durdum. Polat ve Pars vardı sadece.

Diğer araba da gitmişti. Polat'ın yanına gittim.

"Diğerleri Aral'ları almıcak mı?" Dedim merakla. Çünkü onlar daha çıkmamıştı.

"Aral ve Aras bizimle gelecek bu sefer. Okyanus'un bir arkadaşının arabası bozulmuş. Arkadaşı diğerleriyle gitti. Kardeşi varmış Aral'ların sınıfında, o bizle gelecek." Dediğinde kaşlarımı çattım.

"Peki bu kadar kişi nasıl sığmamızı bekliyoruz?" Dediğimde omuz silkti. Bende somurttum. Arkamdan ayak sesleri gelmeye başlayın arkamı döndüm. Meriç de Aras'larla birlikte buraya geliyordu. Yanımıza geldiğinde ben şaşkınlıkla

"Meriç?" Dedim.

"Asel?" Dedi o da aynı şaşkınlıkla.

"Siz tanışıyor musunuz?" Dedi Polat. Ona dönüp hızlıca konuştum.

"Yok, hayır. Sadece o olacağını düşünmediğim için şaşırdım." Dediğimde kaşlarını çattı.

"E o zaman isminizi nasıl biliyorsunuz?" Dedi şüpeyle. Bu sefer Meriç cevap verdi.

"Ohoo, Asel ve Demir'i bu okulda tanımayan mı var?" Dedi alayla. Ama haklıydı. Neredeyse herkes beni ve Demir'i tanıyordu.

"Nasıl yani?" Dedi anlamayarak. Bıkkınca nefes verdim.

"Uzun mesele. Kısaca sana söyle özetleyelim, bu okulda Demir ve ben yaptığımız yaramazlıklar olsun, hocalarla sohbetimiz olsun tanınırız. Yani bu yüzden. Zaten Aras'ların sınıfındaki neredeyse herkesle de sohbetim vardır. Birkaç kişi haricinde. Onlardan biri Meriç ama artık onunla da sohbetim var. Birde şey vardı, neydi onun ismi.. hah! Buldum, Toprak. Onunla niye konuşmuyorum ki ben.. neyse yarın onunla da konuşurum. Çok sessiz bir tip. Acab-" lafımı kesen şey Pars'ın elini ağzına kapatmasıydı.

"Abla yeter ya. Anladık tamam herkesi tanıyorsun. Hadi yerleşelim de eve gidelim. Daha evde PlayStation oynayacağım!" Dedi siteme. Onun elinden kurtuldum.

"E o zaman nasıl yerleşeceğiz?" Dedim merakla.

"Şimdi şöyle yapacağız, Meriç öne oturacak. Siz erkekler arkaya oturacaksınız, Asel güzelim sende bunlardan birinin kucağına oturacaksın." Dediğinde gözlerimi büyütüp ona baktım.

"Ne demek kucağına oturacağım?"

"Basbaya. Başka türlü sığamayacağız." Dediğinde ofladım.

Meriç hiçbirşey demeden öne oturdu. Polat da yerine geçince Pars sağ köşeye, Aral ortaya ve Aras da sol köşeye oturdu. Şimdi sıra nereye oturacağımı seçmekte... Pars'a oturamam. Benden birkaç santim uzun olsa da benden küçük. Aral'a hiç olmaz. Eh, Aras'cığım kaldı. Sol kapıyı açtığımda Aras bana şaşkınlıka baktı. Sonra yavaşça kollarını açtı.

Bende hiç düşünmeden kucağına oturdum. Çünkü düşünürsem vazgeçerdim. Kapıyı kapattığımda kollarını yavaşça kolarımın altından geçirip karnımda birleştirdi. Normalde rahatsız hissetmem gerekirken hissetmiyordum. Hatta oldukça rahattı. Bende yavaşça arkama yani Aras'ın göğüsüne yaslandım.

Soluklarını kulağımın arkasında hissetmek hoşuma gitmişti. Sessiz sessiz yolculuk ettik. Bense sıkıldığım için çantamdan telefonumu çıkardım. O sırada bir bildirimi fark ettim.

Cenkuşum: Pazar günü Türkiye'ye dönüyorum kuşum!

Bu bildirimi görmemle bir anda enerji dolup mutlu oldum. Hemen ona yazmaya başladım.

Üçüzlerim★~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin