İkinci Cadılar Bayramı

22 4 6
                                    


5 Kasım, 1976 St. Mungo'dan Hogwarts'a dönüş, Dorcas'ın korktuğu kadar can sıkıcı olmamakla beraber güllük gülistanlık da geçmiş sayılmazdı. Remus Lupin ve Mia Motola, İngiltere'nin doğusundan batısına yapılacak uzun bir tren yolculuğunda tercih edeceği ilk yol arkadaşları değillerdi. Onunla bu kadar uzun süre geçirdikten sonra fark etmişti ki Remus Lupin suratsız, somurtkan, öksürüklü ve hırıltılı biriydi. Hımlamalar, ıhlamalar, homurtular ve inlemelerden başka ses çıkarmayı bilmeyen emekli seherbaz amcalarına benziyordu, hepsinden en az kırk yaş daha genç olmasına rağmen. 

Mia Motola ise bir papağandan daha eğlenceli değildi. Papağanlar en azından renkli ve sevimliydiler, sürekli aynı şeyleri söyleseler de konuşuyor olmaları yeterince ilgi çekiciydi. Motola içinse durum biraz farklıydı. Onun ağzından çıkan herhangi bir şey Dorcas için trenin tıngırtılarına eşdeğerdi.

"Off, fena kaşınıyor ya." Mia alçısından içeri soktuğu bir kalemle bacağının kaşınan yerine erişmeye çalışıyordu. İyice uğraşıp sonuç alamadıktan sonra sinirli sinirli iç çekip arkasına yaslandı. "Şşt, uyan sen de." Sağlam ayağıyla Remus'un ayağına vurdu. Remus yerinden bile kımıldamamıştı. Mia'nın can sıkıntısını gidermek için kullanabileceği hiçbir şey kalmadığından, en sonunda şansını Dorcas'la denemeye karar verdi.

"Hey, Meadowes..." o

Kompartımanın diğer ucundaki Dorcas kendisine her seslenildiğinde olduğu gibi sıçradı.

"Şey diyecektim, buraya kadar ziyaretime gelmiş olman çok hoş bir davranış. Yani tanışmıyoruz ama yine de gelmişsin."

"Ha. Evet, şey, Remus'a arkadaşlık edeyim diye şey etmiştim. Yalnız kalmasın falan. Hem de ben de derslerden biraz kaytarmış oluyorum bu sayede. Bana da tatil gibi bir şey oldu yani."

Mia iç çekti dramatik bir havayla. "Bazılarımız için tatil olan şey diğeri için işkence olabiliyor."

Dorcas onun alçıdaki bacağına küçümseyerek baktı. "Yaa, ne demezsin." Bir an her ay çektiği korkunç acıyı hiç yaşamadığı için karşısındaki kıza karşı bir öfke dalgası alnına doğru yükselip alçaldı. Alnının kızarmış olmamasını umarak yüzünü önüne çevirdi.

"Ee, Remus'un arkadaşı için taa buralara geldiğine göre demek ki baya baya sıkı fıkı olmuşsunuz siz, öyle mi?"

Dorcas köşeye kıstırılmıştı. Mia'nın iddiasını onaylarsa yalan söylemiş olacaktı çünkü Remus'la ortalarda göründüğü falan yoktu ve olmayacaktı da. Diğer yandan bu iddiayı yalanlarsa söylediği ilk cümleyle ters düşmüş olacaktı, Remus'a karşı yakın hissetmese neden onun için dört saatlik bir tren yolculuğu çeksindi ki?

Ufak tefek kekelemeye başlamıştı ki Remus lafa karıştı. Gözünü açmadan ya da kafasını yasladığı camdan ayırmadan konuşmuştu. "Darlama kızı Mia. Canı sıkılmış, katıldı bana işte."

"Tamam canım, bir şey demedim." dedi Mia hemen. "Garibime gitti sadece, yani çünkü Remus'un hiç Slytherin'dan başka arkadaşı olmadı da."

"Ne alaka şimdi? Mary Mcdonald var bir kere. Sürekli bizimle takılıyor."

"O ayrı. O Marlene'in kuyruğu olarak paket halinde geliyor. Marlene alana Mary bedava. Ya da tam tersi de olabilir." Mia kendi şakasına tek başına güldü.

Dorcas'ın içi bunalmıştı. Hogwarts'taki hemen herkes can sıkıcı biçimde dedikoducuydu, bu da Dorcas'ın pek iyi olduğu bir konu değildi. İnsanlar hakkında olumsuz düşünceler sıklıkla zihninde belirse de, onları kabalaşmadan ya da kimseyi gücendirmeden nasıl ifade edeceğini bilmediği için sözcüklere dökmekten kaçınırdı hep.

Alohomora | Çapulcular DönemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin