Karanlık Canavar

148 16 30
                                    


1 Ekim, 1976

Seralara giden öğrenci sürüsünün arasında botları çamurlu sulara bata çıka ilerlerken Dorcas'ın aklında tek bir şey vardı: o akşamki Karanlık Sanatlar buluşması. İşlerine yarayabilecek birkaç kitap toplamış ve isimlerini gizlemek için ayıcıklı hediye kağıtlarıyla kaplamıştı, birkaç haftadır topluca okuma yapıyor ve üzerine tartışıyorlardı. Artık düello alıştırması yapmaya başlasalar iyi olurdu, adrenalini o kadar özlemişti ki. Çok uzun zamandır ona yaşadığını hissettiren tek şey haftalar önce Sirius'la yaptıkları büyü düellosu olmuştu, o da felaketle sonuçlanmıştı. Dorcas bunu kimseye zarar vermeden yapmayı istiyordu elbette, o sadece rekabeti ve heyecanı seviyordu. Onun için büyücü düelloları dikkat ve beceri gerektiren, kan akışını hızlandıran, hafif riskli fakat eğlenceli bir oyundu.

Artık konuşabileceği birilerinin, arkadaşım denebilecek kişilerin, ilgilendiği bir şeylerin olması da fena değildi. Yemeklerde birlikte oturuyor, hafta sonlarını gölde veya köyde geçiriyorlardı. Ortalıkta kafası karışmış tavuk gibi dolanmıyordu artık; derslere geç kalmıyor, numaracı merdivenlerde tökezlemiyor, Peeves'in çığlıklarına sıçramıyordu. Remus Lupin'e yaklaşma çabalarını bırakalı çok olmuştu, en son ne zaman göz kontağı kurduklarını bile hatırlamıyordu. Sadece Baraka'ya girip çıkarken karşılaşıyorlar, onda da birbirlerinin yüzüne bakmıyor ve tek kelime bile etmiyorlardı. Dorcas istemeyerek de olsa en iyisinin bu olduğunu kabullenmişti.

Buluşmaya yetişmek için dersten çıkar çıkmaz zindanlara koşması gerekti, üzerini bile değiştirmeye fırsat bulamamıştı. Ter ve yağmurdan yüzüne yapışmış saçları, yer yer kızarmış yanakları, şıp şıp su damlatan yağmurluğu ve çamurlu ayakkabılarıyla içeri daldığında bir kişi hariç kimsenin orada olmadığını gördü: Regulus Black, Sirius Black'in kardeşi. Ağabeyine ürpertici derecede benzeyen kardeşi. Kendisi dışında kimsenin bu benzerliği ürpertici bulacağına inanmıyordu gerçi, Dorcas'ın tehdit altında hissetmesinin tek sebebi Sirius'un simasının savaş ya da kaç mekanizmasını tetiklemesi olmalıydı.

"Selam." Dorcas kısaca gülümseyip elini kaldırdı.

"Merhaba." Regulus kabalık etmemek adına kızın kılığına kısacık göz attı.

"Bitkibilim...felaketti." dedi Dorcas çantasını ve yağmurluğunu çıkarırken.

"Anlaşılıyor." Regulus tebessüm etti.

"Diğerleri nerede?"

"Az sonra burada olurlar herhalde."

Dorcas önce duvardaki saate, sonra çocuğa baktı. Kararlaştırılan saatin üzerinden 15 dakika geçmiş olmasına rağmen ortalarda kimse yoktu. Belki de bu buluşmaları fazla ciddiye alıyordu. Regulus'un ayracını kitabının arasına yerleştirdiğini görünce onun bir süredir burada olduğunu düşündü.

"Aa, ne okuyorsun?"

"Karanlık Canavarlar." Kitabın kapağını ona çevirdi. "Bazı tehlikeli yaratıklarla ilgili bir rehber. Cansararlar, kurtadamlar filan işte."

Bu kelimeyi her duyduğunda olduğu gibi, bilindik bir tuğla düştü Dorcas'ın karnına. Kurtadam. Karanlık canavar.

"İyiymiş."

"Bu okuduğum son bölüm cansararlarla ilgili çok acayip bilgiler veriyordu. Muggle kayıp vakalarının çoğunun sorumlusu olduklarını biliyor muydun? Kurbanlarını saniyeler içinde yutup hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboluyorlar, dolayısıyla da kimse ölüm sebebini tespit edemiyor ve kayıtlara kayıp olarak geçiyor. İstatistikler... dudak uçuklatıcı."

Alohomora | Çapulcular DönemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin