Prens ve Ejderha

172 20 50
                                    



8 Eylül, 1976

Sirius kafası içine düşercesine çantasını karıştırıyor, bir yandan da homur homur homurdanıyordu. "Nerede bu ya?"

"Ne arıyorsun?" diye sordu James. "Bu arada, fırk fırk koklayıp durma. Anlayacaklar." Sirius insan formundayken köpek içgüdülerine engel olmakta pek başarılı değildi.

"Tüy kalemim! Hediyeydi o ya..." Başını kaldırıp iç çekti. "Off, tamam ya. Geçen ders McDonald'a vermiştim."

James yemek dolu ağzıyla zevzek zevzek sırıttı. "Kesin kasten geri vermedi."

"Ne diyorsun be?"

"Yanına gidip konuşasın diye yapıyor."

"Ve? Hangi amaçla?"

James gözlerini devirdi. "Kız sana yürümeye çalışıyor işte, geri zekalı."

"Saçma sapan konuşma." Sirius bozulmuş görünüyordu. "Arkadaşız biz sadece."

"Sana göre öyle olabilir ama Kıl onun senin kıçını teleskopla incelerken gördüğüne yemin ediyor." Baş parmağıyla Peter'ı işaret etti, Peter da ciddi ciddi başıyla onayladı.

Sirius oflarken Marlene kendine bir sandalye çekip sofraya katılmıştı. "Selam. Ne konuşuyordunuz?"

"McDonald'ın Sirius'un götüne olan sevdasını." dedi James. "Sirius'tan hoşlanıyor diyorum ama inanmıyor."

"Olsa olsa götüne bakar ama başka bir şey ummayın yani. Bu malın iletişim becerileri sazan balığına eşdeğer." Marlene çatalıyla Sirius'u işaret etti.

Sirius kendine bir destekçi bulduğu için memnuniyetle "Teşekkür ederim Marlene." dedi.

"Her zaman canım."

"Hey, Aylak nerede kaldı ya?" diye sordu Sirius.

"Meadowes'la olması gerek." dedi Peter.

"Bu kızın olayı ne? Sürekli Remus'la beraber?"

"Sen Remus'u kıskanıyorsun ha." James sırıttı.

"Beni biriyle evermeden bitirebilecek misin günü?" Sirius'un suratı öfkeyle kızarmıştı. "Rem ile ne alıp veremediği var onu merak ediyorum, hepsi bu."

"Bilmiyorum ama Aylak gitmeden önce epey sinirli görünüyordu. Ona edecek iki çift lafı olduğunu söyledi." dedi Peter.

"Ha, ortada bir gerginlik var yani..." dedi Sirius düşünceli düşünceli. "Bence gidip kontrol etsem iyi olacak, o psikopatın ne yapacağı belli olmaz." Ceketini ve çantasını koluna taktı.

"Koş!" dedi James o kalkarken. "Prensini ejderhadan kurtar."

Sirius masayı terk etmeden önce onun suratına bir ekmek fırlattı.

Remus'u bulması uzun sürmemişti. Büyük Salon'dan çıkıp etrafta biraz dolandıktan sonra onu karanlık, küçük bir koridorda duvarın dibine büzüşmüş halde bulmuştu.

"Rem?"

Yüzünü dizlerinin arasına gömmüş oturan çocuk irkilerek başını kaldırdı. "Sirius! Ah..." Eliyle gözlerini ovdu. "Uyuyakalmışım herhalde. N-ne yapıyorsun burada?"

"Seni aramaya çıktım, asıl sen ne yapıyorsun?" Elini çocuğa uzattı ve kalkmasına yardım etti. "Betona oturma, cırcır olursun."

Remus zorla güldü ve "İçim geçmiş." dedi.

Alohomora | Çapulcular DönemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin