Yağız Zehir
the neighbourhood - flawless
°°°
Dimdik ayakta yürüdüğün yolun yarısında sertçe düşünce asfalta, kalkmak zor geliyordu insana. Oysa kalktığında ve yürümeye başladığında öncekinden çok daha dik oluyordu omuzların çünkü biliyordun, düşsende kalkacak gücü hep içinde bir yerde bulabiliyordun.
Bende düşmüştüm o asfalta, dizlerim mi kırılmıştı da tekrar dik bir şekilde yürüyememiştim o yolları bilmiyordum.
Belki de yürümeyi doğru öğretmediler bana.
Ve düştüğümde açılan yaraların hiçbiri kapanmadı bir daha.
Şimdi o yaralara tuz basıyorum kendi ellerimle.
Çünkü tekrar aynı kişi olabilirim sanıyorum en derinlerimde acıyı hissettiğimde.
Ama aynadaki baktığım kişi her gün yabancı geliyor gözüme.
'Yarın şimdi ki olduğu kadar masum olmayacaksın benim küçük Aksa'm. Çünkü her geçen gün değişir insan.' diye söylemişti bir gün babam. Serhat Yiğit Zehir. Dizlerine oturtur her gün yeni bir şeyler söylerdi bana, günün en sevdiğim saati sekiz buçuktu çünkü tam o vakitte babamın dizlerinin üzerinde olurdum.
Şimdi ise her gün sekiz buçukta yapayalnız bir şekilde yatıyorum soğuk yatağımda.
Soğuk koridorda bir köşeye çökmüş ağlarken Yağız ne yapıyordu bilmiyordum. Kaç dakika geçmişti, neler olup bitmişti bunu da bilmiyordum. Tek bildiğim hayatımdaki herkesin tek tek beni terk ettiğiydi. Öyle ya her akşam tek başıma yerdim ben yemeklerimi, sırf bu yüzden mutfağa girmeyi bile sevmezdim.
Çünkü en çok orada anlıyordum yalnız olduğumu.
Adım sesleri duydum yakınımda ve o da çöktü benim gibi yere, hâlâ ağlıyordum ama öncekine göre çok daha sakindim. Göğsümde birisi ateş yakmıştı sanki öyle yanıyordu içim. "Öpersem ağlamayı bırakır mısın?" diye sordu sessizce. Öylece duvara bakıyorduk ve tek fark ben içimi çekip duruyordum, gözlerimi yumdum ve burnumu çektim sessizce.
"Öpersen daha çok ağlarım." dedim. Bakışlarının bana saplandığını gördüm ama ona bakmadım, karşımdaki duvara bakıp ağlamamı sürdürüyordum.
"Neden?"
"Çünkü o kadar çok öpmedin ki sen beni, şimdi öpersen öpmediğin için kapanmayan yaralar sızlayacak." dedim sakince. Üzerime binen sakinlik vardı. Artık bir robot gibi gözümü açıp kapıyordum, derin bir nefes verdiğini duydum ve bakışlarını çekti benden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir Yılanı
Teen FictionKralın olduğu masada soytarının işi olmaz ve kurtlar basmışsa kuzuların sofrasını, kuzuların kanı damarlarında durmaz. °°° Aksa Zehir; babası, onu ve ikiz kardeşi Yağız Zehir'i terk ettiğinde bir daha eskisi gibi bir hayatı olmamıştır. Günden güne a...