Bölüm-5

109 9 3
                                    


                              ***
                Gidemesin benden

Çetin bir Ayaz'ın ortasında kalmıştı Farah. Ne kaçacak bir yolu nede sığınacak bir bir limanı vardı. Düştüğü kuyudan da çıkamayan bir kadını o...

İki gündür bir uykuya dalan kadın acı içinde bağırmış, kabuslar görmüştü. Ne acı ki ailesini, kardeşini kaybeden kadın kendi ruhu savaş içinde idi.

Kabuslar onu rahat bırakmamış, her gözlerini açmaya çalıştığında ise o sahneler birbiri ardına gelmişti.

Kardeşi Abdul Aziz'in çığlıkları, annesi ve babasının cansız bedenleri, yıkık dökük evler ve bomba sesleri. Hepsi bir kadının en büyük yıkımı idi.

Gözlerini usulca açan başını yavaşça ağır ağır etrafta dolastirdi. Krem rengi olan duvar ile karşılaştı. Kol direskleriden destek alarak kalçası ile yavaşça doğruldu.

Bu oda yabancı birinin odasıydi. Tahmini bu yönde idi.

Üzerinde örtülmüş olan yorganı üzerinden atarak ayağını çıkarıp yere bastı. Üzerinde giydirilmiş olan elbiseye baktı. Pudra renginde elbise vardı. Saçları açılmış beline kadar geliyordu.

Ayağa kalkan kadın kapıya doğru ilerledi. Kimin evi olduğunu bilmiyordu ama sıcak bir yuva olduğu belli idi.

Hep istediği hayattı bu, kocaman bir ev kardeşi ile oynayan, annesinin mutfakta yemek pisirmesi, babasının işten eve dönüp beraber sofraya oturması.

Bir genç kız için en güzel tabloydu bu. Ama ne yazık ki bu tablo onu cennete bekliyordu.

Kapıyı açan kadın kafasını dışarı çıkardı. Sağına soluna baktı. Koridorda kimse yoktu. Işıklarda kapalıydı. Kafasını tekrar içeri sokup kapıyı kapadı.

Buradan gitmeli başka bir yere gitmeliydi. Burada kalamzdi.

Yatağın yanında duran komodinin üstünede ki tülbenti gördü. Hemen hızla oraya gidip tülbenti aldı. Başını ve yüzünü dolayan kadın elbise dolabına gidip açtı. İçinde gri bir elbise vardı. Bu işini görürdü. Elbiseyi alan kadın hemen giyindi.

Hazır olan genç kız odadan yavaşça çıkarak kapıyı kapadı. Parmak ucu ile aşağı indi. Merdivenleri indikten sonra zemini kontrol etti.

Evet! İşte buydu kimse yoktu. Gitmek için en büyük şansı buydu. Bilmediği etmediği, tanımadığı bir evde kalmanın gereksiz olduğunu düşündü.

Kızın asıl korkusu ise; Belki de bu ev bir genel evi idi. Bazı kızlar tutsak edilir, yaşlı genç adamların odasına gönderilir di. Çok duymuştu böyle şeyler.

Merdiven altına gelen kız mutfağı kontrol etti. Mutfak ışığı kapalı fakat kapı açıktı. Yavaş yavaş yürüyerek mutfağa girdi.

Şuan ne su nede yemek yiyecek iştahı vardı. Tek niyeti bu evden gitmekti!

Mutfağı gözü ile taradı. Büyük olan mutfak baya da genişti. O sırada ise ilerde bir kapı gördü. Bu kapı belki de dış kapının kapisiydi.

Hemen oraya giden kadın kapıyı yavaşça açtı. İçeri girdi.

Çok güzel, işte şimdi tam olmuştu. Burası kilerdi. Aynı zamanda da karanlık ve soğuktu. Farah düşünmeye başladı. Buranın çıkış kapısı yok muydu?

Sanki şans ona gulmsutu. Tam karşısında küçük bir kapı olduğunu görünce oraya doğru ilerledi. Kapıyı açtığında ise bahçe ile yüz yüze geldi.

Savaşın İzi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin