Bölüm-8

73 11 12
                                    


                              ***
  Biri sevmeye, diğeri ise sevilmek
                    için çırpınır


Biri aşık, diğeri ağır hasarlı, biri olamayan aşkı için savaşmaya hazirken, diğeri yüreğindeki acıyı dindirmeye çalışıyor.

Farah bir haftadır bu evde, oturup kalkıyor, evdeki çalışanlar ile sıkı bir bağ kurmuştu.

İçindeki acıyı bir nebzede olsa dindiren genç kız, bu evde biraz daha nefes almaya başlamıştı.

Mutfağa giren Farah, Novia ve diğerlerinin bir şeyler hazırladığını fark etti.

" Yardım edilecek bir şey var mı?" Tatlı sesi ve gülümseyen ifadesi ile kadınlara baktı.

Bu evde kaldığı sürece sürekli yardım ediyor, bir işin ucundan tutuyordu.

" Yok Farahcigim, hepsi tamam," elindeki tatlı tabağını hazır eden Novia misafir odasına doğru girmiş, hazırlanan sunumları da büyük camlı masaya koymuştu.

Farah yapılan hazırlıklara baktı. Büyük ihtimalle eve misafir gelecekti. Pek üzerinde duramdi.

Sunumlar hazır edilmiş, içecekler de konuşulmuştu. Evin önüne araba gelmiş, büyük demir kapı ardına kadar yavaş yavaş açılmıştı.

Araba baya pahalı bir markaya benziyordu. İçinden çıkan, bir yaşlı diğeri ise genç bir kızdı. Ağır ağır merdivenleri çıkıp içeri girdiler.

" Selamünaleyküm,"

" Ve aleykümselam, hoş geldin maryam."

" Hoş buldum ablam,"

Öndeki yaşlı içeri girmişti. Fakat diğer kız ise etrafına bir kartal misali gibi bakıyordu. Farah, genç kıza baktı. Esmer tenli gri renkli, fazla uzun olmayan boyu ile etrafına dikkatlice bakiniyrdu.

" Zâhra, oda öyle dikilecekmisin?" Novia in sesi ile kendine gelen genç kız gülümseyerek kızın yanına geldi.

" Hayır, canım! Geliyorum," içeri girip misafir odasına girmişti.

Novia farahin yanına geldi.

" Farah sende gel istersen?"

" Yok, bende odama çıkayım," şuanda kalabalık bir ortama girmek gibi niyeti yoktu. Hem daha kendini iyi de hisettmiyirdu.

" Peki, sen bilirsin." Novia kızı orada bırakıp, içeri giderken, Farah arkasında duran merdivenleri yavaş yavaş çıktı.

Odasına kadar çıkıp içeri girdi. Kapıyı kapatan genç kız, yorgunluk ile kendini yatağa bıraktı.

Cidden bu aralar çok yorgun ve bitkin hissediyordu. Hatta bu odadan bile dışarı çıkmak bile istemiyordu.

Yataktan kalkıp, pencereye doğru yürüyen kız, pencere pervaznin önüne geldi. Hava güzel ve sıcaktı. Bu havada çıkıp dolaşmak, derin derin nefesler almak istemesi çok mu zordu?

Sanki bu evde kafese tikilmis, ömür boyu hapis cezası almış gibi yaşıyordu. Ona göre yaşamak bu değildi, yaşamak çok farklıydı. Özgürce bir yerlere gitmek, görmediğin yerleri görmek o kadar çok istiyordu ki.

Eğer ailesi ölmeseydi, belki bugün bunları yapabiliyor olurdu. Eğer ailesi ölmeseydi, kardeşi ile birlikte hayalini kurduğu herşeyi yapabilirdi.

" Biz hayel kuramayiz Farah, çünkü hayalini yasacgamiz bir dünya yok!"

İnsan hayal etmekten caymazdi ki, insan hayalini yaşamak istemez miydi.

Savaşın İzi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin