Bölüm-9

65 9 8
                                    


                               ***
             Yara kabuk bağlar
             İzi ise peşinden gelir



İnsan kendi yarasını sarmadan, başka insanlar o yaranın üzerine tuz basıp öldürücü bir vuruş yapar.

Bu öldürücü vuruş, kalpten, damardan bile hissedilir.

Farah duyduğu kelimeler ile yerinde kal gibi kalmıştı. Bu adam sen buraya ve bana aitsin, demişti. O kimseye ait falan değildi olmayacaktı.

" Ben hiç kimseye ait, değilim!" Sesi gür, ve aynı zamanda da acı bir şekilde çıkmıştı.

Fakat Fawad, bu kelimeyi duymazdan geldi. Bu kız, bu kız ona ne yapmıştı bilmiyordu. Bu kız ona ne kadar bağlı kılmıştı onu da bilmiyordu. Tek bildiği şey bu kız onundu ve onun olması için herşeyi yapabilecek gücü vardı evvel Allah...

" Ben.... Ben buraya..." Diyerek parmağı ile evi gösterdi. " Bu eve ait değilim! Ben," bu sefer ise genç adamı işaret etti. " Sana hiç ait değilim!"

Hırsını almadan arkasını dönüp indiği merdivenleri geri çıktı. Şuanda gözü hiç kimseyi göremeyecek durumdaydı.

Zâhra ise sadece fawadin o cümlesini duymuş, öylece kala kalmıştı. Sen buraya aitsin, bana aitsin, demişti. Yediği tokatin etkisi hala devam ederken, en büyük tokat ise sevdiğim dediği, beklediği adamdan gelmişti.

Sersem olmuş bir hâl ile içeriye girdi zâhra...

Farah ise odaya kadar çıkmıştı. Kapıyı açıp kapatıp, yatağa çöktü. Gerçekten dayanamıyordu. Gücü artık yetmiyordu. Ailesini kaybettiği yetmezmiş gibi birde bu adam çıkmıştı başına...

" Yeter artık ya... Yeter.... Bende insanım," elini yumruk yapıp yatağın kenarına vurdu. Sanki bütün acısı oradan çıkacakmış gibi," Neden... Neden Allah'ım, bunlar benim başıma geliyor..." Kafasını kaldırıp gözlerinin sımsıkı kapatı.

Bugüne kadar Allah'a karşı en ufak bir isyanda bulunmamıştı. Hep şükür etmiş hep hayırlısı neyse o olsun demişti. Ama şimdiki olaylar, yaşadığı travma, ailesini kaybesisi, hepsi üst üste gelişmişti.

Acıyı, içindeki yanan yeri sondure bilecek varmiydi? Peki ya zamanı? Zamanı geri alabilme gücü varmiydi?

Ahhh, kimse kimseyi kandırmasın, zaman geri gelmez sadece yön değişirdi.

" Farah,"

Gelen ses ile kapattığı gözünü hızla açıp kapıya çevirdi gözlerini, Novia ona bakıyordu. Ne isteycekti ki? Gitmesini mi? Toplanmisini mi?

" Gidiyorum, değil mi?" Ağlamaktan kızarmış gözlerini kıza dikerek ayağa kalktı. Gidecekti işte, kim hır gür çıkaran bir kızı evinde bakardı ki!

" Farah!" Kızın yanına gelip, kolunu tuttu.

" Benim bir suçum yok, vallahi yok, billahi yok! Yemin ederim ben bir şey yapmadım! O yaptı, o başlati!" Küçük bir çocuk gibi şimdi ağlayacak, kızın ayağına kapnacakti, az kalmıştı!

" Sakin ol, Farah!" Önce bu kızı sakinleştirmeye çalışacak, sonrada ne olduğunu öğrenecekti.

" Kimse seni bu evden kovmuyor!" Kızın kolundan tutup yatağa oturttu.

Kendisi de yatağa oturup kıza baktı. Canın yandığını biliyordu, ki yanmasindaki sebebi bilmek istiyordu. Zâhra bu kıza ne söyledi ise herşeyi harfi harfine bilmek istiyordu.

" Novia," kızın elini tutup ona yalvaran gözlerle baktı. " Yemin ederim ki, benim kabahatim yok! Ben bu eve biri beni alsın, biri benimle evlensin diye gelmedim!" Akan göz yaşlarına inat, kendini açıklama gereği duymuştu. Onu kimse yanlış bilsin istemiyordu.

Savaşın İzi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin