Minho Ağzından:Hyunjin'in sıra ona geldiğinde kekeliyip konuşmakta zorlanacağını düşünmüştüm ama stüdyodu terk edip kaçacağını düşünmemiştim.
O stüdyodan ayrıldığında hiç düşünmeden var gücümle peşinden koştum gerçekten biriyle konuşmaya ihtiyacı var gibi duruyordu ve eğer peşinden gidip ona gözkulak olmazsam yoldan geçen bir STAY veya onu tanıyan herhangi biri onun fotoğrafını çekebilir. Minik bebeğim'i korumam lazım.(yazar notu:hanimci Minho.)
En sonunda onu bir ağacın altında otururken gördüm burası fazla ıssız bir ormandı ama çok şükür karanlık değil aydınlıktı.
Yavaş adımlarla yanına doğru gittim. Gözü kapalı, kafası da ağaca yaslıydı nefes nefeseydi, ki bende öyleydim çünkü peşinden koşarken tüm gücümü kullanmıştım.
Benim gölgem onun yüzüne gelen güneşi engellediğinde gözlerini açıp bana baktı. Ben olduğumu anladığında gözleri kocaman oldu galiba beni beklemiyordu.
Hiç düşünmeden yere eğildim ve ona sıkı sıkı sarıldım. O da bunu bekliyormuş gibi sarılmama karşılık verdi. Kafamı boynuna gömdüm ve kokusunu çektim onun kokusunun bu dünyada eşi benzeri yoktu. O bütün çiçeklerden daha güzel kokuyordu.
Gözyaşları omzumu ıslatıyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
"Minho b-ben istemedim katil olmayı!, Ben istemedim o adamların bana dokunmasını! Yemin ederim ki hiç istemedim!"hıçkırdığı için kekeliyordu.
Dediklerini anlamamıştım ama HİÇ KİMSE ONA DOKUNAMAZ!
Geriye çekilip parlak gözlerinin içine baktım, "Ne? Dediklerini anlamıyorum bebeğim lütfen yurda gidelim ve orada konuşalım"dedim.
Kafasını iki yana salladı,"Oraya gidemeyiz Minho JYP beni görürse sorguya çeker olmaz gelemem."dedi. Sesinden çaresizlik duygusu akıyordu.
"O zaman hiç kimse yurda gelmeden eşyalarını toplayalım ve birkaç günlüğüne bir otel'e gidelim ha ne dersin?"
"Otelde ya bizi tanırlarsa Minho? O zaman ne yapacağız?"
Aklıma gelen fikirle sırıttım ve"Gizleneceğiz." Dedim.
"Peki o zaman yurda gidelim"
O gözlerimin içine bakıp gülümserken bende onun ıslak göz kapaklarını öptüm ve gözyaşlarını baş parmağımla sildim.
"Bundan sonra gözyaşlarını sen silme hep ben sileceğim."
"Ya bir gün beni bırakırsan o zaman gözyaşlarım'a ne olacak?"
"Seni hiç bırakmayacağım bebeğim."
Gülümsemesi büyüdü ve bana tekrar sıkı sıkı sarıldı ben de ona karşılık verdim.
Bir süre sonra taksiye bindik (yazar notu:maske ve kapüşonları sayesinde tanınmıyorlar arkadaslar.) ve kusa sürede yurda ulaştık Hyunjin daha kimse gelmeden hızlı hızlı eşyalarını topladı ve tekrardan bir taksiye binerek bir otele gittik.
Kısa sürede tanınmamayı başararak iki kişilik bir oda tuttuk ve odamıza doğru gittik.
Hyunjin kendini yatağa attı ve "Üstümden yük kalktı resmen." Dedi.
Artık kendimi tutamayıp "Üstünden biraz daha yük kalkması için bana neler olduğunu anlatır mısın bebeğim?" Diye sordum.
Onun yanına oturdum ve anlatmasını bekledim o da aynı şekil oturdu ama ilk başta duraksadı sonra hemen yanında duran valizden eski, kalın, yıpranmış bir defter çıkardı daha çok bir günlüğe benziyordu çünkü kilidi vardı.
ÅÄ°MDÄ° OKUDUÄUN
â ðœðœðœð°ð· ð°ð«ð¶ð³â Ê°Êžáµâ¿Ê°áµ
Hayran Kurgu"ð®ððð̧ððððð ððððŸð ððððŸðð ððððððð ððð̧ððððÌð ððððððð ððð ðºð»ðšð'ð ðððð ððððð ððððððððððð" ~ðð¬ðð£ð ðð®ðªð£ððð£~ ...