Merhaba ben geldimm, medyaya bişey eklemediğimi fark ettim bu yüzden de bölüm konusu hakkında bir fotoğraf ekleyim dedim.
Keyifli okumalarr
İçerde olmaması gereken şeyler yaşanıyordu. Basri ve Ferhunde Hanım yerinde olmayan şeyler yapıyorlardı. Yağız hızlıca aşağı indi. Ahmet Bey "söyledin mi annene?" Diye sordu. Yağız cevap vermedi.. veremedi.
Annem ve Basri uygunsuz şeyler yapıyor diyebilir miydi babasına? Der miydi.. babasının oğluydu, derdi elbet.
Ahmet Bey sorusunu yineledi. Yağız ise eliyle yukarıyı göstererek "Yukarda.. yukardalar" diyebildi.
Ahmet Bey anlamamıştı. Kafasını sallayarak yukarı çıktı.O an bir ses duyuldu.. silah sesi. O ses Yağız'ı üşütmeye yetmişti, duygusuz olmasına, nefes alamamasına yetmişti.
Vurulan kişinin Basri değilde babası olduğunu öğrendiğinde bu hayattan hiç olmadığı kadar nefret etmişti, özellikle Basri ve annem dediği kadından.
Babasını toprağa verdiği gün yemin etmişti, Basri'nin soyunu kurutacağına ve canını yakacağına..
Fakat işler hiçte öyle gitmedi.. 4 Yıl Önce Efil'i bir AVM'de gördü ve aşık oldu. Basri denen o soysuzun kızı olduğunu biliyordu. Efil'i kendi kızı yapacağına da yemin etmişti artık. Onu bulacak ve güvende olması için çabalayacaktı.
******
Yol bitmişti artık şehir içine girmeye başlamışlardı. Hava da kararmaya başlamıştı aynı zamanda. Yağız evde yemek yoktur diye restorana sürdü arabayı. O sırada Efil uyunmaya başlamıştı..
Efil'den
Kasıklarımda hissettiğim ağrı ile uyanmak zorunda kalmıştım. Yüzümü burusturarak gözlerimi açtım. Koltukta doğrulduktan sonra bir elimle karnımı tutarken diğer elimle de çantamı bulmaya çalışıyordum. Araba karanlık olduğu için çantamı bulamıyordum.
"Yağız ışıkları açabilir misin? Çantamı bulamıyorum da" dedim. Dememle beraber ışıkları açtı. Çantamın yere düştüğünü fark edip, yerden aldım. Ağrı kesici arıyordum, buldum diye içimden sevinirken paketin içinde olmadığını, bittiğini fark ettim.
Yüzüm düşerken Yağız'ın aynadan bana baktığını görebiliyordum. "Ne oldu?"
"ımm şey" dedim. Yağız arabayı kenara çekti ve bana bakarak "Ne noldu?" Dedi. "Ağrı kesicim bitmiş ve karnım çok kötü ağrıyor" hızlıca söyleyip gözlerimi kapattım. Bu tür şeyler utandıklarım arasındaydı.
Yağız'ın sırıttığına yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım.Önüne dönüp arabayı çalıştırdı. Gözlerimi açtım ve olduğum koltuğa sindim.
*****
Birkaç dakika sonra hastanenin önünde durmuştuk. Ben ne olduğunu anlayamadan "arabadan in" dedi. Havanın soğuk olduğunu düşünüp üstüme kabanımı geçirdim ve indim.Yağız da arkamdan inip arabayı kitledi. Ben etrafa bakınırken belimde bir el hissettim. Yağız'a dönüp baktığımda "yürü ve sorgulama" dedi.
Acil kısmından girdiğimiz de herkes bize bakıyordu."Burda bekle geleceğim hemen" dedi. Beklemeye başladım. Çok geçmeden geldi."KOSKOCA HASTANE DE YILMAZLAR HASTANESİNDE BİR TANE BİLE DOKTOR NASIL YOK?" dedi bağırarak.
Ses tonundan korktuğum için ve ayrıca toplu bir alanda olduğumuz için kolunu tutup, köşeye çektim." Toplum içindeyiz biraz daha sakin olamaz mısın" Dedim. Yağız bana baktığında sakinleşmiş gibi gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Doğuşuna Yakın
Teen Fiction"Teşekkür ederim" dedim. "Neden teşekkür ediyorsun" dedi. "Beni kuyumdan çıkardığın, beni sevdiğin için" dedim. "Teşekkür etmene gerek yok, sen benimdin ama ben seni geç buldum" dedi...