****
Efil'den"GUNAYYDİİİNNN UYKUCUUU" dedi Ecrin. Gözlerimi aralayıp hemen yanıma baktım. Yoktu..
Ayılmaya çalışarak "hıhı sanada" dedim."KALKSANA KIZIM DOSYA GÖNDERDİLER ONA BAKICAZ, AKŞAMINA İLETİCEZ" dedi beni dürterek.
"Hay dosyalarına ama" dedim oflayarak kalkarken.
****
"Hmm, şunuda baksana Ecrin" dedim dosyayı uzatırken. Ayağa kalkıp mutfağa ilerledim. Yağız ve Ömer yoktu. Sultanlar rahat edelim diye Sivas'a gitmişlerdi. Sanırım bir kaç tanıdıkları varmış."Aşkımm, kahve ister misin" diye sordum. İçerden hayır cevabı alınca kendime göre kahve yapıp içeri geçtim.
"Bulabildin mi birşey" diye sordum tereddütle. "Yani aşkım çok bir şey gözükmüyor, ara verelim zaten 5 saattir dosya inceliyoruz. Bak bide yorgun gözüküyorsun" dedi Ecrin.
Haklı mıydı? Evet haklıydı. Başımla onaylarken kafamı geriye atıp gözlerimi kapattım..
Anne, babam seni çok seviyor değil mii sevmeseydi her adama seni anlatmazdı değil mi diye sordum. Annem sadece gülümsemekle yetindi.
Hadi pastamı keselim dedim heyecanla. Tam pastamı kesiyordum ki elektrikler gitti. Annem beni hızla kanatlarının altına alırken yaramaz bir çocuk gibiydim.
Sonra içeri birileri girdi ve ben o kanatlar altından haykırarak çıkarıldım..
Gözlerimi açtığımda üstüme örtülmüş vanilya kokan bir ceket ve mutfakta yemek yapan Ecrin ile Ömer'i gördüm, Yağız sofrayı kuruyordu.
Hakikaten Yağız'ı hak ediyor muydum ben yada gerçekten sevilmeyi?
Nefes alışverişlerim düzene girerken elime üzerime örtülü olan vanilya kokan ceketi aldım. Ceketi sıkı sıkı tutarken burnuma götürdüm ve kokladım.
Vanilya kokusu, Yağız'ın vanilya kokması, vanilya kokusuna destanda yazabilirdim, şiirde, bir melodi gibi vanilya kokusu çalabilirdim ama ben Yağız'a aşık olmayı seçtim..
Ayağa kalkıp ceketi elimden bırakmadan mutfağa doğru yürüdüm. Yağız geldiğimi fark etmiş olacak ki hediye almış çocuk gibi tabakları hızlıca masaya bıraktı ve kollarını belime sardı.
"Uykucu uyanmış" dedi. Gülümsedim, sırıttı. İkimizin aklındada farklı şeyler vardı ve bu düşünceler hiç hayra alamet değildi. "Günaydın" dedim tok bir sesle.
"Çok mu yoruldun, kafanı koyduğun gibi uyumuşsun. Bana da Ecrin söyledi" dedi. "Bir kaç dosya vardı onları halletmeye çalıştık" dedim.
Başıyla onayladı. "Oo uykucu uyanmış, bu sıralar çok uyuyorsun. Var sende bişiler" dedi Ecrin bir bana bir Yağız'a sırıtarak bakarken.
Yüz ifadem hızla değişirken anladığım tabir ile yanaklarım kızarmaya başladı. "Neyse hadi masaya oturun" dedi Ömer.
Ve ardından ekledi "Güzel sevgilim ile sultanlar kadar birşey yapamasakta, kremalı mantar çorbamız, etli salatamız ve son olarakta tavuk pilavımız var" dedi.
"Nasıl birşey yapamamışsınız, döktürmüşsünüz resmen" dedim Ecrin'e gülümseyerek. O'da bana karşılık verdiğinde yemekleri masaya getirdik.
Sofraya oturduk. "Ben herşeyden yemek istiyorum, çünkü hepsi canımı çektiriyor" dedi. Bu sefer ben imayla Ecrin ve Ömer'e bakarken Ömer bana göz kırptı.
Anladığım kadarıyla ya Ecrin hasta oluyordu yada hamileydi. Başka açıklaması olamazdı değil mi?
Yağız sessizce yemek yerken bugün hiç konuşamadığımızı fark ettim ve ona dönüp "günün nasıl geçti.. sevgilim" dedim.
Duyduğu cümle ile bana hızla dönerken "sen az önce ne dedin, tekrar eder misin" dedi. Bende bilmezden gelerek "ne demişim ki" dedim cilveli bir edayla.
Bana yaklaşınca kalp atışlarım yine süratle koşmaya başladı aynı bir yarışta gibi.. Utangaçlıkla önüme dönüp tavuk pilavımdan yemeye başladım.
Yağız'ın nefesini kulağımın yakınlarında hissettiğimde gözlerimi kapadım. Belli ki etkileyici birşeyler diyecekti yoksa asla bu şekilde birşey söylemezdi bana.
"Sevgilim dedin.. sevgilim" dedi. Sesi ve dedikleri yüzümde gülümsemeye neden olurken Ömer "Ohoo siz işi pişirmişsiniz, biz kalksak mı acaba" dedi.
Hayırdır ne işi, ne pişirmesi neyden bahsediyor bu Ömer? Yağız benden uzaklaşıp Ömer'e baktı ve dudaklarını araladı. "Sizde mercimeği fırına vermişsiniz" dedi ve yemeğini yemeye devam etti.
Kurduğu cümlenin anlamıyla sırıtmadan edemedim. Biz bu şekilde konuşurken Ecrin 2 tabak tavuklu pilav, 2 tabak çorba üstüne şimdide etli salatasını yiyordu.
"Ecrin yavaş ye yemekler bir yere kaçmıyor güzelim" dedim. Ömer kıskançlığından kudurmuş olucak ki "Benim güzelime güzelim demessen sevinirim" dedi.
Ömer fazla mı ukala olmuştu? Yada bunlarda birşey vardı ve Yağız ile bana söylemiyorlardı.
"Dün noldu apartopar gittiniz" diye sordum. Tabiki ne olduğunu biliyordum ama onlardan duymak istedim. Ecrin tedirgin bir şekilde "hiç.. hiçbir yere gitmedik" dedi.
Ömer de aynı tepkiyi verdiğin de "tamam anladım ben" dedim ve tabağımı mutfağa götürdüm.
"Hadi yemeğinizi yiyinde doğruluk mu cesaretlik mi oynayalım" dedim.
İllaki ne olduğunu onlardan duyacaktım.(ehehehe)****
Hepimiz bir bira şişesinin etrafında oturuyorduk. "Evet kim çeviriyor" diye sordu Ecrin elindeki sayamadığım kaçıncı kekini yerken."Ben çevireceğim" dedim hevesle. Elimdeki şişeyi yere koyup çevirdiğim de Ömer Yağız'a soruyordu.
"Doğruluk mu Cesaret mi?"diye sordu. Yağız dudaklarını aralayıp "doğruluk" dedi. Sesi stabil ve netti. Aynı benim ona olan aşkım ve sevgim gibi..
"Efil'e aşık mısın yoksa Efil'i kullanıyor musun" diye sordu. Ne diyorsun Ömer? Boş boş konuşma vaktin mi geldi acaba.
Yağız elimi tutarak beni kendine çekti ve dudakları aralayıp konuşmaya başladı "Ömer, sen kimsin de benim Efil'e olan aşkımı sorguluyorsun? Ayrıca Efil'i kullansaydım her fırsatta Efil'e sarılmak, kokusunu içime çekmek ve öpmek istemezdim" dedi.
Verdiği cevapla yüzüm gülümserken Ömer başını salladı ve şişeyi çevirdi.
Bu sefer Yağız Ecrin'e soruyordu. Yağız bana sırıtarak bakarken oda bana güldü ve aklımızdaki düşüncenin ortak olduğunu ve bugün onun ortaya çıkacağını anladık."Doğruluk mu cesaret mi" dedi o güzel sesiyle. Ecrin elindeki kekin son parçasını ağzına attığında "doğruluk" dedi. Herkes doğruluğu seçiyordu zaten ortamımızda yalan gibi birşey söz konusu olmadığı için rahattık.
"Ömer ile mercimeği fırına verdiniz mi" diye sordu gülerek. Ecrin bu soruyu beklemiyor olacakki kas katı kesildi. Bir cevap vermesi gerekiyordu ve öylede oldu. Gözlerini kapatarak "evet" dedi.
Bu sefer şişeyi Ecrin çevirirdikten sonra Yağız bana soruyordu. Maşallah Yağız herkese soruyordu. "Doğruluk mu cesaret mi güzelim" dedi.
Güzelim kelimesiyle içim kıpır kıpır olurken "cesaretlik" dedim. Zaten herkes doğruluk seçmişti ben cesareti seçsem birşey olmazdı.
Dudaklarını aralayıp yanıma yaklaştı ve "benimle evlen, sadece beni sev, beni gör, beni duy, benimle nefes al ve benimle öl" dedi..
901 kelime
Merhaba, nasılsınız? Bayadır bölüm atmıyordum buda çıtır çerezlik bir bölüm umarım okurken keyif almışsınızdır.
Gelecek bölümde görüşmek üzere...
💗
![](https://img.wattpad.com/cover/357883227-288-k790638.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Doğuşuna Yakın
Teen Fiction"Teşekkür ederim" dedim. "Neden teşekkür ediyorsun" dedi. "Beni kuyumdan çıkardığın, beni sevdiğin için" dedim. "Teşekkür etmene gerek yok, sen benimdin ama ben seni geç buldum" dedi...