Bu bölümü miawreiss'e itaf ediyorum..
Kurşun kime saplanmıştı, kim vurulmuştu? Arabamız hâlâ taranırken Yağız'ın elini tuttum.
Korktuğumu söyleyemezdim ama Yağız'a birşey olacak korkusu nefret ettirirdi silahlardan.
Onsuz yaşayamazdım, belki ölürdüm yada nefes alamazdım, düşüncelerde boğulurdum, kuyumdan aşağı düşerdim veya yanan bir kibrit olsam soğuk rüzgarla sönerdim..
Gün doğmazdı, sokaklar ışıklardan ırak olurdu ve.. veya sebepli yere kendimi suçlardım..
Arabamızdan dumanlar çıkınca sesler kesildi. Yağız yavaş yavaş başını kaldırdı ve gittiklerinden emin oldu.
"Sen iyi misin" dedi. Bakışları soğuk ve gözleri siyahın en koyu tonuna bürünmüştü.Başımı salladım. "İlk ben çıkayım desem, araba patlayabilir. İlk sen çık desem adamlar önümüzde olabilir" dedi ve gözümün içine baktı.
"Seni kaybetmek istemiyorum" dedi.
Maviliklerimi siyahlarına tam çevirdiğim de "bende seni kaybetmek istemiyorum" dedim."Kucağıma gelebilir misin, aynı anda çıkacağız" dedi. Üstüme düşen cam kırıklarını dizlerimden aşağı ittim.
Yağız kapının kulpunu tuttu ve yavaşça açtı. Kalbim deli gibi atıyorken Yağız'ın kucağına doğru yöneldim.
"Korkma güzel kızım, ben hep yanındayım bunu biliyorsun değil mi" dedi. O konuşurken Yağız'ın olduğu tarafa geçmiştim. "Biliyorum, sadece seni çok seviyorum ve kaybetmek istemiyorum" dedim.
O an gözünden bir damla yaş düştü, Gülümsedi. Hızlıca indik ve kapıyı kapattık. "Şimdi ne yapacağız" dedim.
"Yolun aşağısına inelim" dedi. Elimden tuttu..
Belki son elimi tutmasıydı, belki son bana bakıp gülmesiydi, belki son beni sevmesiydi..
Araç bir anda hızla patlarken ateş dahada harmanlandı. Yağız bir tarafa ben bir tarafa savrulurken gözlerimi kapattım.. Yağız'a birşey olmamasını diliyordum.
Yavaşça kalkarak Yağız'ın olduğu yere doğru ilerlemeye başladım. Aracın yanıp nerdeyse kül olduğunu ve geç kalsak da öleceğimizi gördüm.. bir kez daha.
Yağız'ın yanına geldiğim de omzundan sıyırıp geçen ama omzuna saplanan hafif kalın dalı gördüm.
Gözleri kapalıydı..
Nefeslerim sıklaşırken Yağız'ın yanına eğildim. Elimle yanağını tuttum..
Sadece o an göz yaşlarımın aktığını hissetmedim, sadece o an nefes aldığımı duymadım..
"Yağız," sesim de kırgın biten bir kaç kelime ve O'nun ismi vardı...
"Lütfen uyan, beni yanlız bırakma" yutkundum ya da yutkunamadım. "Hani, seninle yaşayıp seninle ölecektim" dedim.. demek zorunda kalmış gibiydim.
Gözlerini yavaş yavaş açtığında yüzüm gülecekti ki sırtımdan yediğim kurşunu hissetmemle dengemi kaybettim.
****
Yağız Yılmaz'danAdamların hepsini indirmiştim, sadece 1-2 kişi kalmıştı onları da vurup Efil'i kucağıma aldım.
Böyle bitmemeliydi, bizim hikayemiz. Böyle yarım kalmamalıydık..
Efil'in sıcak teninden iz yoktu, soğuk ve bazı yerleri morarmıştı. Göğe baktım bir anlık. Bunun bir rüya olmasını diledim.. ama değildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Doğuşuna Yakın
Teen Fiction"Teşekkür ederim" dedim. "Neden teşekkür ediyorsun" dedi. "Beni kuyumdan çıkardığın, beni sevdiğin için" dedim. "Teşekkür etmene gerek yok, sen benimdin ama ben seni geç buldum" dedi...