Bölüm müziği🤍
Can Koç- Gökyüzünü Tutamam🍷
Gökhan Türkmen- Çatı Katı🍷
Oneheart, residenshi- Snowfall🍷
Noel.smt-Where's My Love🍷
7xvn, Lowtow- Body Bag🍷Saatlerdir beklediğimiz yoğun bakımın kapısı için kira verecek duruma gelmiştik, Yağız'ı, sevdiğim adamı halâ çıkarmıyorlardı.
"Yengem hadi bişeyler ye biraz su iç" diyen Miray'a döndüm. Bir an Miray'ın vurulacağı düşüncesi kalbime bir ok gibi saplanıp oraya yer edinirken Miray'a sarıldım.
Gözlerimden su akmaya çalışıp akmazken, Ömer ve Ecrin geliyorlardı. Onlarda şok olmuştu. Ecrin hızlı hızlı gelip bana ve Miray'a sarılırken "iyi misiniz kuzum" dedi.
Nasıl iyi olabilirdik ki, Yağız yanımda yokken nefes alamayan bir hasta gibiydim. Boğazımın kuruluğunu gidermek için boğazımı temizlemeye çalışırken "çıkmadı, çıkarmadılar Ecrin" dedim dolu gözlerimle Ecrin'e bakarken.
"Çıkaracaklar kuzum, sen bişiler ye hadi. Dünden beri hiçbirşey yemedin. Yağız, çıkarda göremem diye" dedi. Gülümsemeye çalıştım.
Sahiden dünden beri burda oturup kalmıştık Mirayla. Sanki bizim suçumuz gibi..
Yağız'ı alıp burdan gitmek istiyordum, tek bir kişiyi bile kaybedemem daha fazla.. öyle ki sevdiğim adam söz konusuysa.
Ben derin düşüncelerle boğuşurken ameliyatın 12. Saati dolup taşmak üzereydi. 12 saattir burda evimiz gibi Yağız'ın çıkmasını bekliyorduk.
Ecrin'in genellikle bu konularda bir yarası vardı, pek hastaneye gelmezdi. Sanırım bir tek ben ve Ömer biliyordu.
Onlar gözümün önünde sarılırken, dualar ederken benim Yağız'a sarılamadığımın acısını çıkarmak için Miray'a daha sımsıkı sarılmama sebep oluyordu.
"Abim beni hiçbir zaman bırakmadı, söz verdi geleceğim diye senide asla bırakmaz. Gelecek, merak etme" dedi hafif duygu barındıran bir ses tonunda.
Miray'ın saçlarımı okşaması, Yağız'ı anımsatıyordu. Bu düşünceler gözlerimin önünden birer birer geçerken, gözlerim bu sefer ağlamaya ihtiyaç duymuş olacak ki ağlamaya başladı.
****
Elimde bulunan Yağız'ın kabanını kaç kere öpüp koklamıştım bilmiyorum ama çok özlemiştim.Kan ile karışık vanilya kokusu...
İçerde bir kargaşa oluyordu, biliyordum ama yediremiyordum kendime.
Ömer'e telefon gelince, koşa koşa doktor odasına gitti. Ameliyat'a mı girecekti?
Kurtarması lazımdı, ölmemeliydi Yağız ölmemeliydi. Beni bulmuşken ben onu bulmuşken, olmazdı olamazdı..
Hızla ayağa kalkıp yoğun bakım kapısına vurmaya başladım. Yaptığım birşeye yaramazdı biliyordum ama işte bir umut, çıkardı ordan Yağız.
Her kapıya vurduğum da kalbimde ayakta kalmaya çalışan umudum ile savaş veriyordum. Direniyordum direniyordu.
"Ölmemeli o, ölmemeli" dedim. Ecrin gözü yaşlı bir şekilde beni izliyordu buna emindim.
Ayakta duracak dermanım kalmazken kapının açılmaması yüreğime dokunuyordu, açılıp ordan Yağız sağlam bir şekilde çıkmalıydı.
Sözü vardı gitmeyecekti.. bırakmazdı, gitmezdi vanilya kokulum.
Tamamen yere çöktüğüm de Yağız'ın kabanı halâ elimdeydi ve göz yaşlarım kabanını ıslatıyordu.
Miray köşede sessiz sedasız dizlerini kendine çekip kafasını dizlerine koymuş tahminimce ağlıyordu.
Kalbimde ki acı bastırınca, birşey olduğunu düşündüm ama umarım olmamıştı diye düşünerek kendimi avutmaya çalışıyordum.
Acı feryatlarımı sadece kendim duyuyordum. Sadece kendim hissediyordum. Yorgundum, ama Yağız'ın yokluğunaydı yorgunluğum...
Kokusunu özlemiştim, onu özlemiştim, sesini özlemiştim, bana sarılmasını hatta hiç öpmeme rağmen onu öpmeyi bile özlemiştim.
Kaban ellerimden kayıp giderken alıp üstüme örttüm ve kabana iyice sarıldım. Kokusunu istiyordum, onu istiyordum, yanımda olmasını bana seslenmesini istiyordum.. ama şuanlık bunlar sadece istemekti.
Ömer'den
Hızla ameliyathaneye girdiğimde arkadaşların baya çabaladığını gördüm. Hızlıca adapte olup kontrolü ben ele aldım.
Nabız:56
Kalp atış hızı:34Elimden gelen herşeyin daha fazlasını yapıyordum ve yapmalıydım da, 25 Yıllık çocukluk arkadaşımı mı kaybedecektim birde..
Savaş aslanım, şurdan bir çık zaferin kutlamasını yapacağız.. hadi dayan be oğlum. Bu sözleri içimden geçirirken ellerim çalışıyordu.
Nabzı hızla düşerken çabalarımın boşa gittiğini düşünüyordum.. ama sadece bu düşüncemdi, asla boşa gitmiş olamazdı.. değil mi?
Yağız'ın kalp atışları on yediyi gördüğü anda herşeyin bittiğini anladım. 25 yılı, sadece atış hızı bitirdiğine inanmak güçtü.
"heure de la mort"(Ölüm saati) duraksadım, yutkunamadım.. yapamadım. Kim yapabilirdi ki...
"13.03" rakamlar boğazımda düğümlenirken nefes alamıyor gibiydim. Nefes aldığını sanan ama almak için çabalayan bir bedendim.
Herkes yavaşça dışarı çıkarken hepsinin gözleri dolu doluydu. Üzgünlerdi elbet, ben kadar Efil kadar Miray kadar..
"Baş başayız, seninle Yağız, olmamalıydık böyle.. kalk oğlum kalk şu kapıda uyuklayan senin çıkmanın dört gözle bekleyen kız için kalk" dedim acı içinde bağırdığımda.
Sinirle elimle kalbinin üstüne vurdum ve ellerimi yüzüme kapattım, suçlu bir çocuk gibi...
Makinede gözüken ışıkla hızla ekrana baktım.
Nabız:73
Kalp atış hızı:67"AFERİN BE OĞLUM, TUTUN BÖYLE" dedim zaferin verdiği mutlulukla.
O Yağız Yılmaz'dı sözünü tutardı ve çelikti bedeni mermi geçirmezdi.. geçiremezdi, izin vermezdik..
****
Efil'den
Yağız'ı odaya almışlardı.Sadece pencereden görebiliyordum, ama görebiliyordum ya o yeterdi bana.Bakarakta sevebilirdim, bakarakta kokusunu içime çekebilirdim, bakarakta bana sarılışını hayal edebilirdim, bakarakta bana seslendiğini duyabilirdim..
Ama görmezsem nefes alamazdım.
722 kelime
Nasılsınız??
Düşünceleriniz?Hepinizi çok seviyorum kendinize dikkat edin, gelecek bölümde görüşmek üzere..
🫂
![](https://img.wattpad.com/cover/357883227-288-k790638.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Doğuşuna Yakın
Teen Fiction"Teşekkür ederim" dedim. "Neden teşekkür ediyorsun" dedi. "Beni kuyumdan çıkardığın, beni sevdiğin için" dedim. "Teşekkür etmene gerek yok, sen benimdin ama ben seni geç buldum" dedi...