11. Bölüm

20 1 23
                                    

Keyifli okumalar

Arabayı otelin önünde durdurduğum an kapının önünde bekleyen adam gözüme çarptı.

Olduğu yerde bir ileri bir geri ilerliyor, gözlerini etrafta gezdirerek beni bekliyordu. Bu kıyafetlerle arabadan inmek doğru bir seçenek olmasa da Mert'ten istersem boş telaşından ne kıyafeti ne de başka bir şeyi umursardı.

Yapacak bir şey yok diyerek arabadan indim. Uzakta olmasına rağmen bakışlarının anında beni buldu.

Ben ona doğru gidemeden onun bana doğru koşması ile olduğum yerde durdum. Kolları bedenime dolandığında yaralara değmemek adına sadece parmakları sırtıma değiyor, bir kuş yavrusu tutar gibi hiç baskı uygulamadan naifçe tutuyordu.

Henüz benim sarılmama bile fırsat vermeden benden ayrılıp gözlerini vücudumda gezdirdi. Kıyafetlerden dolayı göremediği her noktada bile gözlerinde ki acı katlanarak artıyordu.

"İyi misin kızım?" Sağ tarafa döndüğümde orada olduklarını gördüm. Adımları yanımıza gelince duraksadı.

"İyiyim Metin Bey."

"Eğer dayanabilirsen. Seni askeriye de tedavi edelim. Burada rahat edemezsin üstelik kimliğin yüzünden sorun da yaşarsın ama canın çok yanıyorsa?"

"Gerek yok. Beklerim ben."

"Bekleyemez." Yükselen sesini sonradan fark ederek sesini kıstı. "İç kanama riski var. Bekleyemez."

"Vurulmadım Mert. Bir tane bıçak yarası sadece." Alayla güldüğünde çattım.

"Tabi. Sen alışıksın yaralanıp yaralanıp köşeye çekilmeye. Hastane yüzü gördüğün yok değil mi!?" Kaşlarım çatılırken bu konuyu burada tartışmak istemesem de konuşmadan edemedim.

"Önemsiz şeyler için hastaneye gitmeye gerek yok." Sinirli kahkahası duyulurken arkasını döndükten sonra tekrar yanıma yürüdü.

Sinir krizinin eşiğinde olduğu belliydi. Dişlerini sıkıyor, elleri ara sıra saçlarını çekiştiriyordu.

"Omzunda ki kurşun mu önemsizdi yoksa kalbinin hemen altına saplanan bıçak mı!?" Bu sefer kendini tutmayarak bağırmaya başladığında sakin kalmak için derin bir nefes aldım.

Olası bir krizin gerçekleşmemesi için sakin kalmaya çalışıyordum ana zordu. Kendimi biraz daha zorlayarak sesimi kısık tuttum.

"Bağırma."

"Ölebilirdin lan sen! Biraz daha yetiştirmeseydim kolunu da kesebilirlerdi. Hâlâ önemsiz diyorsun. Bu sefer kolay atlatmış olman bir şeyi değiştirmez."

"Sırası değil Mert." Bunlar tanımadığımız insanların yanında konuşulacak şeyler değildi. "Bıçak yarasına geçici bir pansuman yaparım. Gerisini Türkiye'ye dönünce hallederiz tamam mı?"

Sakin kalarak sunduğum öneri ile öfkesi patladığı gibi anında söndü. Gözleri önce hâlâ yanımızda duran adamlarda gezindi ardından sanki yeni fark etmiş gibi bakışları bize dönen insanlara baktı. Tekrar bana döndüğünde artık daha sakindi.

"Pansumanı ben yapacağım ve ne yaptığıma karışmayacaksın." Başımı sallayarak onu onayladıktan sonra otele doğru ilerledim.

İçeri girerken peşimden geldiklerinin farkındalığı ile asansöre bindim. Metin Bey ve Mert benim olduğum asansöre binerken diğerleri başka asansörlere yönelmişti.

Asansör durur durmaz odama ilerledim. Kapıyı bilerek açık bıraktığımda Mert de hızlı adımlar ile odaya girip kapıyı kapattı.

Henüz ağzımı açmıştım ki kollarını tekrar belime doladı. "Özür dilerim. Sana bağırmak istemezdim." Ellerim belini bulduğunda yavaşça sırtını sıvazladım. Başını boynuna gizleyip devam etti.

Sönmeyen AlevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin