Zümrüt Kolye

165 9 9
                                    

'Dııııtttttt '
Önümdeki cihazdan gelen sesle irkildim
'Yetersiz bakiye'
Elimdeki kartla otobüs şoförünün garip bakışlarına daldım. Bu adam niye garip garip bana bakıyordu ki . Acaba sapık falan mıydı? Aslında çokta açık giyinmemiştim . Genelde bol ve geniş şeyler giyer biyerlerimi açmaya meraklı değilimdir. E o zaman niye aç kurt gibi bakıyodu ki ?
'Hanımefendi kartta para yok ' soförün sesiyle olayın farkına vardım . Ah tabi ya bende adam ne diye bakıyo diye düşünüyorum. Elimde bir adet yetersiz bakiyeli kart ile otobüsün ortasında boş boş adama bakıyordum .

Ne kadar da aptaldım. En azından içerdeki yolcuların benim bir gerizekalı olduğumu düşünmelerine engel olmak adına ağzımı zar zor açıtım .'ah uzun zamandır kullanmıyorum bittiğini fark etmemişim şey nakit vereyim bari' diyip sırıttım. Cüzdanımdan para çıkarmak amacıyla dönmüştüm ki soför ' bence de uzun zamandır binmiyosunuz çünkü bilen herkes otobüslerde nakit geçmediğini bilir' dediğinde daha da rezil olmuştum. Tek çare daha da rezil olmamak adına yolculara dönüp 'fazla akbili olan varmı' diyerek sırıttım. Kimseden ses çıkmayınca sırıtmaya devam ederek 'nakitim var sadece akbil lazım' dedim hala kimseden ses çıkmıyordu.

Tam umudu kesip otobüsten inecekken arkadan bir ses geldi.' buyur hanım kızım bende olacaktı' sesin geldiği yöne heyecanla döndüm ve ak sakallı , artık yetmişlerinin sonuna gelmiş yaşlı mı yaşlı bir dede elindeki kartı uzatıyordu. Hiç yoktan iyidir diyerek dedenin elinden kartı alıp makineye okuttum daha sonra cüzdanımdan 10 TL para çıkarıp dedeye uzatıyordum ki 'kalsın kızım şu devirde iyilik eden insan bulmak zor hem en azından biraz sevap yazılır haneme' diyerek reddedince ısrar etmeden gülümsedim . Hem 10 TL az para değildi bı gün lazım olurdu belki.

Tek kişilik koltukta oturarak dışarıyı izliyordum. Otobüsteki yolcu seslerini bastırsın diye kulaklık takmıştım ama ne yazık ki nafile. En sonunda kulaklığımda çalan ingilizce şarkının sesini fulleyerek kulak zarımı zorladım. En azından arka koltukta bağırarak telefonla konuşan adamı yada sol tarafta sanki kıyamet kopmuş gibi ağlayan bebeğin sesini duymak zorunda kalmamıştım. Uzun bir bekleyiş sonrası otobüs ineceğim durkta durdu . Hemen bu otobüsü terk etmek istediğim için hızla ayağa kalkıp otobüsten çıktım. Bu bunaltıcı alanı terk etmenin getirdiği huzurla derin nefes aldım. Sanırım biraz fazla süre nefes almış olmalıyım ki insanların rahatsız edici bakışlarını üstümde hissetmemle fazla dikkat çektiğimi anlayıp hızla yürümeye başladım.

Bir süre sonra bakışların üstümden çekildiğini hissedip durakladım . Cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım. Saat 5 E geliyordu ve arkadaşım Sıla'nın doğum günü partisinin saat 6 buçukta olduğunu hatırlayıp yola koyuldum . Tabi ne kadar yol denilebilirse. Bildiğin mağara gibi bir yerdi. Karanlık ve ıssız . Şu olur ya korku filmlerindeki dar ve korkutucu sokak. Tam olarak oydu ama bana korku falan salgılamıyordu çünkü bana birşey olmayacak kadar kalabalık bir sokaktı. Sadece bu kalabalığa güvenerek yola devam ederken telefonuma bir bildirim geldi. Önemli olduğunu düşünüp baktığımda kafama koca bir tır çarpmış gibi oldu.

Aslı: Ece Sılaya hediye olarak kar küresi aldım sence beğenir mi?

Ne yani doğum günlerinde hediye de mi alıyorduk. Ne zamandan beli ve benim neden haberim yok. Yeni hediyeye gerek yoktu bence çünkü önemli olan bir arada olmak değilmiydi. Yani benim doğum günümde kimseden hediye beklemez yada istemezdim . Ama Sılaya düşüncelerimizin farklı olduğunu anlayıp plan değiştirdim . Sıla bu tür hediyeleri çok önemserdi ve herkesin hediye alıp benim almamam ayıp olurdu. Saatte geç olmuştu. Şimdi uğraş dur Sılaya hediye seç. Zaten bu acayip sokakta nasıl bir dükkan bulabilirdim ki
En azından parti vaktine kadar bulabilmeye çalışırım diyip en yakın dükkanı bulmaya daldım. İnşallah iyi bir hediye bulabilirdim.

Koca bir SİKTİR

Bu sokakta bi bok yoktu. Bugün herşey oldukça ters gidiyordu. Saatin 5 buçuk olması yetmezmiş gibi hediye olarak alabileceğim hiçbir şey yoktu. Saatin ilerlemesiyle sokak daha da tenhalaşmış içimdeki huzur yerini yavaş yavaş korkuya bırakmıştı. Biraz daha yürücek yine bişey bulamazsam direk kızların yanına gidecektim. Zaten elbisemi de içime giymiştim. Tabi dizlerimin üstünde biten, askılı ,dar ve dekolteli bir elbiseyle dışarı çıkamayacağım için tek çarem üstüme ayaklarıma kadar uzanan büyük bir kaban giyip önümü olabildiğince kapatmak olmuştu. Sokağın sonuna geldiğimde neredeyse pes etmiştim.Oysa karşımdaki şey bir hayal gibi olsa da gerçekti.

Bu karanlık sokağa çok zıt bir şekilde ışıklar saçan bir takı dükkanıydı. Girişinde sokağı aydınlatan parlak ışıklar ve ledler. Camın arkasında duran parlak elmaz kolyeler bileklikler küpeler ve tokalar eşsiz görünüyordu. Hiçbir kadın bu dükkanı görüpte önünden öylece geçip gidemezdi. Allah'tan paramı daha yeni çekmiştim de bu dükkana gitmemek gibi hit hata yapmıcaktım. Önce tereddüt etsem de sonra tüm bu ihtişama kapılıp dükkanın gümüş kapısından içeri girdim. Dükkanda kimsenin olamaması umrumda değildi. Hem Sıla da takıları severdi . Hem ona hediye alıp hemde kendime alıcaktım ve bu dükkandan kızların da haberi olması gerekiyordu. Onlara daha sonra söylerdim tabi önce kendim almalıydım.

Buradaki eşyalarım pahalı olacağını biliyordum ama yanımdaki tüm nakiti buna harcamak iyi bir fikirdi. Dükkana girdikten sonra ilk önce Sılaya gümüş bir kolye küpe seti aldım. Sıra kendimdeydi. Epey gezdiğim ve her takıyı gördüğüm bu dükkanda dikkatimi çeken ilk şey zümrüt bir kolyeydi. Hemen boynuma takıp denedim ve hoşuma gittiğini düşünüp kasaya ilerledim. Kasadaki genç adam kolyeye bakıp 'güzel seçim' diyip sırıttı. Güzel seçim olacaktı tabii sonuçta ben seçmiştim. Adama gülümseyip cüzdanımı çıkaracaktım ki birşey farkettim . Adamın arkasındaki duvardaki fayansta bir gölge vardı. Ve bu gölge adama yada bana ayit değildi hemen tereddüte düşüp arkamı dönecekken enseme gelen darbeyle şoka uğradım ve kısa bir süre içinde bilincini kaybettim.

Bu ilk bölümdü elimde epey bölüm var. Stokladıklarım bitene kadar hergün birtane paylaşmayı düşünüyorum.İlk 6 bölüm biraz kısa merak etmeyin gittikçe uzuyacak. Kitabı daha yeni yazmaya başladım . Keşfedilsin istiyorum. Arkadaşlarınıza veya tanıdıklarınıza önerirseniz sevinirim . ŞİMDİLİK HOŞCAKALINN......

TAKI DÜKKANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin