Geçmişten Alıntı 11. Bölüm

38 3 0
                                    

Lise 10. sınıf öğrencisi olan kız banka yavaşça oturdu. Elindeki simit ve meyve suyunu açlığını bastırmasını umarak içmeye başladı. Bitirdikten sonra çöpleri bankın ucuna koydu. Çöpe atmaya üşeniyordu. Bu durum kendisini bir süre sonra rahatsız etti. Kalkıp çöpleri çöp kutusuna attı.

Zaten kirden arınmayan bu gezegene bir çöp daha bırakmak istemiyordu. Tekrar soğuk ve ıssız bankına oturdu. Cebindeki telefonunu açtı. Kırık ekranı biraz kötü hissetmesine neden oldu.

En yakın zamanda ekran koruyucu alması gerekiyordu. Aslında sorunun koruyucuda mı yoksa telefonun kendisinin mi kırık olduğundan emin olamıyordu.

Düşük model olsa da işini görüyordu. Cebinden kablolu kulaklığını çıkarıp taktı. Açmak için şarkılara göz gezdirirken ingilizce bir şarkıda karar kıldı.

Genelde yabancı şarkıları dinlemeyi severdi. İngilizcesi oldukça kötüydü.

Çoğu kişinin aksine yan dil olarak Almanca öğreniyordu.  Kelimelerin ve cümlelerinin anlamını bilmediği şarkıları severdi.

Şarkıyı sadece arka planda çalan ezgi için dinlerdi. Ona huzur verir ve rahatlatırdı. Şarkıyı açıp telefonu cebine koydu. Gözlerini kapatıp hayal etti.

Şuan okulda olması gerekliydi. Ama o yine okulu asıyordu. Geçen sene devamsızlıktan dolayı sınıfta kalmıştı. 16 yaşındaydı. Gençlik döneminde. Eğlenmesi, gezmesi, gülmesi ve mutlu olması gereken dönem.

Oysa o bunlardan nefret etmeye başlamıştı yavaş yavaş.

Zaten birkaç gün daha devamsızlık yaparsa bu yıl da sınıfta kalırdı. Bu pekte umurunda değildi. Umurunda olan tek şey. Şeydi.

Para. Para istiyordu. Çok para. Aslında ihtiyacı yoktu. Sadece istiyordu. Devletten aldığı yetim bursu ona yetiyordu.

Parayla ne yapacaktı ki hem. İşte bu soru onu bozguna uğrattı. Cevabı hiç düşünmemişti ki. Peki ya cevap neydi. Pahalı kıyafetler mi. Hiç sanmıyordu. Takılar veya mücevherler mı .

O da değil. Neydi o zaman . Tüm gün boyu bunu düşündü.

Gece geç olup hava kararınca saatlerdir oturduğu banktan kalktı. Sırtı tutulmuştu. Çantasını ve ceketini alıp yürümeye başladı.

Yürüdü. Yürüdü. Yürüdü. Ve en sonunda evin önüne geldi. İçeriden ses gelip gelmediğini kotrol etti.

Duyamayınca cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. Demek oluyor ki üvey babası bugün henüz eve kadın atmamıştı. Birkaç saat sonra sarhoş bir şekilde yanında kadınla gelip yatak odasına geçerdi.

Odası yatak odasına uzak olduğu için kulaklık taktığı sürece pek rahatsız olmazdı. Tabi bazı geceler tek bir kadınla yetinmeyip gurup seks yaptığı oluyordu. O geceler kulaklık bile çığlıkları bastıramıyordu.

Yatmadan önce olabildiğince karnını doyurmak için mutfağa gitti. Bir kırmızı elma aldı. Yıkamaya gerek duymadan tişörtüne sildi.

Bir ısırık aldı. Dolaptan aldığı şişeye su doldurdu. Şişeyi ve elmayı alıp odasına ilerledi. Gece boyu odasından çıkmazdı.

Üvey babası bundan hoşlanmazdı. Odasının küçük kapısını ayağıyla itti. Kapı gıcırtı çıkararak açıldı. Açılan kapının ardından içeri girdi.

Yatağının yanındaki komodine elindeki su şişesini koydu. Elmayı ısırmaya devam ederken kapıya doğru ilerledi.

İlk önce kapıyı kapattı daha sonra anahtarla iki kere kilitledi. Geniş yatağına geçip cebindeki telefonu çıkardı. Elindeki elmanın son ısırıklarını  ısırıp çöpünü komodinin üstüne koydu.

TAKI DÜKKANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin