yirmi bir

52 14 61
                                    

hatırlatma: Kelv markası Kore'nin en ünlü giyim markası ve Wooyoung hem markanın mankeni hem de yarı hisse sahibi olduğu için ortağıydı.

uyarı: şiddet içeriklerinden rahatsızlık duyacağınızı düşünüyorsanız bölüm sonunu atlamanızı tavsiye ediyorum^^

iyi okumalaar<33

Tanıdık kapıyla karşılaştığımda elimdeki anahtara baktım bir an. Buraya gelmeyeli gerçekten çok uzun zaman olmuştu. Yaklaşık on yıl bile olmuş olabilirdi.

Üvey babam ve Wonwoo ile bu evde yaşıyordum. Yunho'nun abisine satıldığım gün bunun olma sebebi aslında bu evdi. Başta ev üzerine oynanan bahis, sonradan ev yerine ben olmuştum.

Ben gittikten ve üvey babam da öldükten sonra ev boş kalmıştı. Anlaşılan Wonwoo bile böylesine görkemli bir eve ihtiyaç duymuyordu.

Eve girdiğimde önceden alışık olduğum koku ile beraber hafif bir rutubet kokusu da aldım. Üvey babamın özene bezene her bir zerresini detaylıca hazırlattığı bu ev bile çürümeye mahkumdu işte.

Eşyaların yeri değişmemişti. Her şey ben burada yaşarken olduğu yerindeydi.
Uzun koridoru yürürken duvarlardaki tablolara bakıyordum. Ünlü resim tablolarının replikalarıyla doluydu duvar.

Arada bir aile tabloları da vardı. Ah, aile tablosu dediğim şeyler aslında yalnızca Wonwoo ve babasının olduğu tablolardı. O adam hiçbir zaman ne anneme ne de bana hak ettiğimiz değeri göstermemişti.

Bu evden çıkarken tabloların hepsini yakacaktım. Daha fazla durmalarına gerek yoktu ne de olsa içlerindeki iki kişi de ölü olacaktı.

Oturma odasına geldiğimde saatime baktım. Wonwoo muhtemelen birkaç dakika sonra gelmiş olacaktı. Bu yüzden hızlıca bizimkilere bahsettiğim cam kapıyı geçebilecekleri şekilde araladım. Tahmin ettiğim gibi eşyaların hiçbiri değişmemişti. O adam gerçekten de değişikliklere hiç açık biri değildi, bu yüzden bu cam bahçe kapısının önündeki koltuğun da aynı kalacağından çok emindim.

Ayrıca Mingi'nin işine yarayacak şekilde odanın camından görünen bir bina vardı. Muhtemelen ayarladığı adamını çoktan binaya yollamıştı bile. Ters giden bir durum olursa son çare olarak keskin nişancıyla öldürecektik en azından.

Birden fazla planla gelmiş olmamıza rağmen içimde garip bir his vardı. Bazı şeyler istediğimiz gibi gitmeyecekti muhtemelen.

Yanımda getirdiğim çantamı koltukların arasındaki sehpanın üstüne koydum. Hisselerim ve devretmem için bir kağıt vardı. Wonwoo kağıdı imzaladığı anda benim olan her şeyin yeni sahibi olacaktı.

Wonwoo aç gözlülüğüne her zaman yenik düşerdi. Bu sefer de öyle olmasını umarak bu planı yapmıştık.

Cama doğru olan koltuğa oturdum. Wonwoo yüz yüze olmamızı tercih edip istediğimiz şekilde oturacaktı muhtemelen böylelikle.

Odayı inceleyerek geçen birkaç dakikanın sonunda adım sesleri duymaya başladım. Wonwoo içeri geldiğinde olduğum yerde başımı çevirip baktım ona.

"Eve hoş geldin kardeşim." Kardeş kelimesi bir hakaret gibiydi sanki ondan duyulunca. Yine de gerçek tepkimi belli etmemem gerektiği için sakin bir gülümsemeyle ben de ona selam verdim.

Beklediğim gibi karşımdaki koltuğa oturdu ama tam olarak istediğim yer değildi. Camın bitimine denk gelen kısma oturmuştu, keskin nişancı zaten iptal demekti bu. Aynı zamanda Mingi ve Yunho içeri girmeye çalışırsa fark edilmeleri de yüksek olasılıktı. Cam kapı görüş alanından çıkmış sayılmazdı çünkü.

kings vs jesters ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin