İnsanlar kanserden korkuyor, ne zaman kanserli bir insanla göz göze gelse hemen gözlerini kaçırıp kafasını eğiyordu. Neden böyle yapıyorlardı?
Kanser elden ele bulaşan bir şey değildi, neden herkes vebalı gibi davranıyordu?
Böyle yapa yapa kanserli insanları kendilerinden, çevreden uzaklaştırıp yalnızlığa itiyorlardı.
Kanser hakkında söylenmiş bir çok söz var fakat beni en çok etkileyen şu an okuduğum söz oldu.
"İşte kanser. ilelebet aldı benden daha pek az tanıdığım annemi."
Kanser benden kimseyi almamıştı fakat ya beni alırsa? Ya oğlum bu cümleyi ileride benim için kurarsa?
"Hayır." dedim kendi kendime "Ben bu kadar güçsüz değilim."
Okuduğum kitabın adına çarptı gözlerim, 'Bu Defa Prenses Kendini Kurtarıyor' bu defa kendi kendimi kurtarabilirdim. Bunu yapabilirdim. Kanseri yenmenin bir diğer formülü hatta ilaçlardan daha etkili olan formülü ruh haliydi. Ben kendi kendimi yiyip bitirirsem tabi ki de toparlanamazdım.
Kansere karşı dinç olmak gerekiyordu ve ben bunu yapmıyordum. Kızdım kendi kendime buna yenilmemem lazımdı.
Oğlum için.
Eşim için.
Onlar için dik durmalıydım bu hastalığa karşı, yoksa beni yıkardı.
Bunun olmasını istemiyorum.
"Ne yapıyormuş benim güzelliğim?" arkamdan sarılan eşimle gülümsedim başımı arkamdaki omzuna yasladım hemen dudaklarını başıma bastırdı, "Kitap okuyorum." dediğimde hmm'ladı.
Derin bir iç çekince arkamı dönüp ona baktım, "Hiç gitmek istemiyorum." dedi dudaklarını büzerek gülümseyerek yanağını okşadım "Ama gitmen lazım." dediğimde omuz silkti çocuk gibi.
"Mızmızlanma, iki günlük bir gidiş iki yıllık değil ya." gözlerini büyüttü, "Öyle şeyler söyleme, senden o kadar uzun süre ayrı kalmam mümkün değil." cevap verecekken arkadan gelen sesle sustum.
"Benden ayrı kalırsın yani baba?" Barlas tripli bir tonla kelimeleri yuta yuta konuştuğunda kahkaha attım.
Ferdi şaşkınca Barlas'a bakıp ardından bana döndü gülüşüme bakıp gülümsedi yanağıma sıkı bir öpücük kondurup oğlumuza doğru ilerledi.
Tek hamlede kucağına alarak yanıma doğru geldi tekrardan, "Sendende ayrı kalmam mümkün değil oğlum. Annenle sen benim nefesimsiniz, canımsınız sizsiz nasıl yaparım ben?" Ben gülümseyerek onları izlerken Barlas elini enseme atıp beni çekti üçümüzün sarılmasını sağladı "Siz, ikinizi çok seviyorum!" dediğinde Ferdi sağ yanağını öperken ben de aynı anda sol yanağını öptüm.
"Bizde seni çok seviyoruz." dedik aynı anda."
///////
"Barlas baba gitti annecim."
"Gelsin." bence de gelsin oğlum.
"Ama şimdi gelemez bak maçını izledik çok güzel oynadı, yarın sabah yanımıza gelecek."
Ferdi maç için zor bela beni ve Barlas'ı bırakıp Antalya'ya gitmişti.
"Barlas uyku vakti ama annecim. Hadi üzülüyorum." dediğimde hemen minik elleri yanağımı buldu "Üzülmesin annem." dedi yanağımı öperken.
Ardından yatağa girdi ve üzerini örterek gözlerini sıkıca yumdu. Bu hareketine gülümseyip saçlarını okşamaya başladım.
Bir süre sonra nefesleri düzene girince ayağa kalktım.
Aşağı inip ilaçlarımı içmek için mutfağa yöneldim. O sıra mutfak kapısının açık olduğunu gördüm. Korkuyla kalbim atarken elime duvara sabit duran küçük merdaneyi aldım.
Koridora çıktım aşağıdaki banyonun yanan ışığına doğru ilerledim.
Fakat orada kimse yoktu merdivenlerden duyduğum adım sesleriyle gözlerim açıldı.
Oğlum yukarıdaydı.
Arkamı döndüğümde karşılaştığım bedenle korkuyla kafasına vurdum.
Karşımdaki beden yere doğru düşerken şaşkınlıkla yerdeki bedene bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralarını Ben Sarayım| Ferdi Kadıoğlu✓
FanfictionSen canımı en çok yakansın. En kıymetli zamansın. Güzelsin ya elbet, eminim sen banasın.