Bölüm dokuz

515 37 13
                                    

"Üşümesin güzelliğim" diyerek omuzlarımın üzerine polar şalı bırakan eşime gülümsedim.

Hep beraber dağ evine gelmiştik. Barlas ve Can içeride öğle uykusuna yatmışken ben ve Gözde bahçeye çıkmış kahve eşliğinde sohbet ediyorduk.

Erkekler ise içeride oturuyordu fakat eşim yanıma gelip sandalye çekerek oturdu.

Oysa şalı bırakır gider diyordum.

"Öğle yemeği yemedin bebeğim, ne istersin ne hazırlayayım sana?" ilgiyle sorup başıma geçirdiğim kapşonlumu düzeltti.

Dudaklarımı büzdüm, "Canım bir şey ist-" sözümü çatık kaşlarıyla kesti "Demek ne yemek istediğini bana bırakıyorsun. Tamam ben şimdi güzel bir yemek hazırlarım sana." diyerek yerinden kalktı alnıma derin bir öpücük kondurdu.

"Kahveni soğutma sen." gülümseyip mutfak kapısından içeriye girdi.

Eminim şimdi bir dolu şey hazırlayacaktı yemem için.

"Ya ne güzel ilgileniyor, maşallah." diyen Gözde'ye bakıp gülümsedim, "Her zaman böyle, kendimi bazen kız çocuğu gibi hissediyorum."

Gözde kıkırdadı, "Hatırlıyorum da Ferdi sana karşı hep böyleydi. Maça beraber gittiğimiz zaman sana için ısınsın diye çay göndermişti, o stresli anlarda bile aklında ilk senin konforun var. Tabi sağ olsun o gün yengesini de unutmamıştı."

Bahsettiği zamanlar daha yeni evlendiğimiz zamanlardı gerçekten her adımda ilk beni düşünen bir eşe sahiptim bu benim için paha biçilmez.

"Şimdiyse ekstra düşünüp, yoruluyor." dedim üzgün bir şekilde Gözde gülümseyip elimi tuttu, "Eminim ne yapıyorsa içinden gelerek yapıyordur." derin bir soluk verdim "Öyle ama gözlerindeki yorgunluğun sebeplerinden biri olmak beni üzüyor, odaklanması gereken maçlarıyken benimle ekstra olarak ilgilenip kendini yıpratıyor."

"Bundan hiç gocunmuyor bence ve gözlerindeki parlaklığı hiç düşünmüyorsun adın geçince bile gözleri ışıldıyor çocuğun."

Gülümsedim, bu doğruydu.

"Oo yengelerim bizsiz dedikodu mu yapıyorsunuz?" diyen Mert Hakan'la güldük.

"Sizin beyler yemek hazırlıyor bizde kahvelerimizi alıp yanınıza geldik."

"İyi yapmışsınız İsmail." dedi Gözde gülümseyip.

"Nasılsın Saye yengem, ağrın yok değil mi?"

"İyiyim İsmail, yok ağrım şükür. "

"Ay tabi iyi olacak, bizimki çok iyi bakıyor maşallah." diyen Mert Hakan'la güldüm.

"Evet kocam çok iyi bakıyor." dedim hava atarcasına.

"Şimdiki gençlerde hiç utanma kalmamış, utanıp susması gerekirken hava atıyor görüyorsunuz değil mi?" Mert Hakan'a İsmail katıldı "Öyle vallah."

"Hastalığını yenince ne yapacaksın?" diye sordu Mert Hakan bu sefer "Çocuk yapsanıza ya sevelim azıcık." diye devam ettiğinde göz devirdim.

"Hastalığı yendim, çocuk yapması kaldı Mert Hakan."

"Kız senin soy adın Kadıoğlu, senin yapamayacağın ve yenemeyeceğin hiçbir şey yok." dedi destek verircesine.

Gülümsedim gözlerim dolarken "Gerçekten yok mu?" dediğimde üçü de onayladı.

"Tabikide yok güzelliğim, sen istediğin her şeyi başarırsın." dedi Ferdi arkamdan sarılarak.

"Yapar benim yengem." diyen İrfan Can'la gülümsedim.

"Yanımda beni her daim ne olursa olsun destekleyen eşim olduğu sürece her şeyi başarırım tabii." dedim başımı kaldırıp Ferdi'ye gülümserken.

"Başarılı olmak için bana ihtiyacın yok bir tanem." dedi başıma bir öpücük kondururken.

"Yaralarımı sen sarmadan iyileşmez ama."

Gülümsedi içten bir şekilde, "Yaralarını her daim ben sararım sen yeter ki iyi ol, benimle ol."

💙

Seviyorum bunları

Yaralarını Ben Sarayım| Ferdi Kadıoğlu✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin