Bölüm on üç

487 40 11
                                    

"Ferdi." diye mırıldandığımda gülümseyerek yanağımı okşadı "Ferdi'nin bir tanesi." gülümsedim, "İyisin değil mi?" diye sordum bilmem kaçıncı kez.

Nefeslenir gibi güldü "İyiyim karıcığım." dedi bilmem kaçıncı kez.

Kafasına aldığı darbe sonunda kafasına iki dikiş atılmıştı, elimi bandajının oraya getirdiğimde sinirle soldum "Elleri kırılsın." sinirli sesime karşılık gülümsemeye devam etti "Kırılsın aşkım, sen ne istiyorsan o olsun." ılımlı sesine karşılık gülümsedim.

Gülümsememi görünce derin bir nefes verdi "Sonunda gülümsedin!" dediğinde yanağını okşadım "Göbeğin çatladı beni gülümsetmek için." kaşları çatıldı elini göbeğine attı "Yo çatlamadı göbeğim bak, baklavalarım yerinde duruyor." kahkaha attım "O anlamda demedim bebeğim. Deyim bu sadece." dediğimde 'haa' dedi ardından çarpıkça gülümsedi "Ama yine de baklavalarıma bakabilirsin." 

"Teşekkür ederim çok paylaşımcısın."

"Bir tek sana karıcığım."

Diğer türlüsünü düşününce kaşlarım çatıldı "Her halde bir tek bana olacak Ferdi." sinirli sesim onun hoşuna gitmiş olmalı ki gülümsedi, "Sakin ol aşkım." dedi masum bir şekilde.

Kafamı yatağımızda uzanan Ferdi'nin göğsüne koydum, hemen sarmaladı beni "Sakinim zaten." dediğimde güldü "Az önce tırnakların çıkmış bir haldeyken pek öyle değildin." dalga geçtiğinde göğsüne vurdum hafifçe.

"Biraz aşağısında hemen baklavalarım var, vurma bahanesiyle dokunmak istersen hayır demem."

"Sen iyice arsız oldun Ferdi, sus."

"Bir tek sana karıcığım." dedi yine.

"Fingirdemeniz bittiyse gelebilir miyim? Sıkıldım." diyen oğlumuzla şaşkınlıkla doğruldum Ferdi ciddi bir tonda "Hayır bitmedi, sonra gel." dediğinde sinirle baktım ona.

Barlas'ı yanıma çağırdığımda koşarak yanıma geldi dizime oturdu, "Nereden öğreniyorsun bu lafları sen oğlum?" dediğimde kıkırdadı "Anneannemden." içimden anneme kızarken Barlas'ı bir daha bu tür lafları duymayacağım diyerek uyardım.

///////

2 ay sonra...

Aldığım kemoterapiler, ışın tedavileri sayesinde kanser hücrem küçülmeye başlamıştı. Doktorumun yönlendirmesiyle ameliyat olacaktım ve tamamen bu hastalıktan kurtulacaktım.

Şu an stresli bir şekilde hastane yatağında yatıyordum çünkü her ameliyatın tehlikesi olduğu gibi bu ameliyatında bir tehlikesi vardı.

Masada kalmak gibi.

Ama ben o masada kalmayacaktım, iyi olarak kalkacak eşime ve çocuğuma kavuşacaktım.

Alnıma koyulan öpücükle daldığım yerden gözlerimi alıp eşime çevirdim bana endişeyle bakıyordu, biliyordum korkuyordu.

Endişelerini hafifletmek adına gülümsedim, "Beni burada çok fazla bekletme tamam mı çabuk gel, canım sıkılır benim." yanağıma koyduğu eline doğru sindim "Mert Hakanlar da burada, canın sıkılmaz." dediğimde hemen sinirle itiraz etti "Ben seni istiyorum ama." eline bir öpücük kondurdum "Tamam hemen geleceğim." dediğimde rahat bir nefes aldı.

"Söz değil mi?"

"Söz," göz kırptım "Kadıoğlu sözü." güldü "Bana bir söz daha ver o zaman." dediğinde kaşlarım havalandı "Ne sözü?" gülümsedi "Barlas'a kardeş sözü." dedi.

"Ferdi ya." dedim gülerek "Söz vermezsen küserim." dediğinde mecburiyeten, tamamen mecburiyeten söz verdim.

Kapı çaldı içeriye bana ameliyathaneye kadar eşlik edecek olan görevliler geldiğinde stresle birbirimize bakıp gülümsedik.

"Bekleyeceğim seni." dedi.

"Geleceğim." dedim.

Gözlerimiz dolu dolu birbirimize 'seni seviyorum' diye fısıldadık, ameliyathaneye kadar bana eşlik edip ellerimi sımsıkı tutup öptü, son kez.

Ve vedalaştık.

"Olmuyor böyle, günüm gecem bir çile."

Çilemin artık son bulması adına gözlerimi yumdum.

Yaralarını Ben Sarayım| Ferdi Kadıoğlu✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin