2

840 127 66
                                    

İyi Okumalar

Sonunda Yoongi'nin evine gelmiştik. Kemerimi çözüp kapıyı açtım ve dışarıya çıktım. Çok fazla uykum vardı, eve girince direkt uyumayı düşünüyordum. Yaklaşık yarım saat içinde gelmiştik. Yağmur ulaşımı zorlaştırıyordu gece vakti de olsa. Yoongi kapıyı açıp içeriye girdi, ben de ayakkabılarımı çıkartıp arkasından girdim.

Montumu askıya astım ve direkt lavaboya gittim. Ellerimi yıkadım ve yüzümü de özellikle soğuk suyla yıkadım. Bir hafta içinde uykusuzluktan bitkin düşmüştüm. Kendime gelmeye ihtiyacım vardı. Lavabodan çıkıp salonda olan Yoongi'nin yanına gidip oturduğu koltuğun karşına oturdum.

"Sen otur burada, ben sıcak çikolata hazırlayıp geleyim tamam mı? Sonra uyuruz zaten." "Olur." Zaten itiraz etmeye gücüm yok gibiydi. Hem fiziksel hem de ruhsal yorgunluğum vardı. Taehyung aklımdan hiç çıkmıyordu. Delirecek gibiydim ama o her dakika aklımdaydı. Yokluğu öylesine yaralıyordu ki benliğimi, ölüyordum sanki. O benim diğer yarımdı ve ben diğer yarımı kaybetmiştim.

Elindeki iki kupayla içeri giren Yoongi sayesinde düşüncelerimden sıyrılmıştım. Sıcak çikolatayı oldum olası çok severdim. Elinden aldıktan sonra bir yudum aldım. Halıdan gözlerimi alamıyordum. Beynimin içi çok doluydu ve artık başım ağrımaya başlamıştı. "Jungkook!" "Ne? Efendim." "Sana sesleniyorum iki saattir, şu adamı doğru düzgün anlatsana."

"Bir hafta önce gecenin üçünde tıkırtılar duydum. Ayakkabıları tok ve sert sesler çıkartıyordu. Biliyorsundur, uykum çok hafif bu yüzden hemen kalktım. Çok telaş olmuştum biri olduğunu fark edince sonra kapımı çalmaya başladı. Garip garip bir şeyler de söylüyordu. Hemen telefonumu alıp tuvalete gittim, polisi aramak için. Aradıktan sonra geri geldim ama odama girdim. Kapı net bir şekilde duyuluyor zaten. Hâlâ orada duruyor, kapıyı çalıyordu. Sonra polisler geldi, sokağın başında siren sesleri kesildi zaten. Bak çok eminim polisler kapıma gelesiye kadar o adam oradaydı. Hem pencereden dışarı bakıyor hem de kapıyı dinliyordum çünkü.

Polisler geldi, aradılar her yeri ama sonuç bir hiçten ibaret. Ne adamı buldular ne de ona ait herhangi bir şey. Ertesi gün yine geldi. Bu sefer tuvalete falan gitmedim ama olabildiğince gizlendim belki görmez, evde yokum sanar diye. Yarım saatte çaldı kapıyı on üç kez. Ben öyle uğursuz şeylere pek inanmam, tesadüf diye düşündüm. Ertesi gün yine aynısı oldu derken bugün ilk defa dediği şeyden bir şey anladım. "Jungkook" dedi. Sesi öylesine korkutucuydu ki korku filminden fırlamış karakterler gibiydi. Sonra bir kahkaha attı, Taehyung ile izlediğimiz korku filmindeki ruhların ki gibi. Sonra şimşek çaktı her yer aydınlandı. Bu sayede az çok neye benzediğini gördüm. Ellerinde de kan vardı yani camda kan olduğuna göre öyleydi zaten fark ettiysen yerde damla damla kanlar vardı. Sonra gitti.

Ben ağlamaya başladım o gidince Taehyung yanımda olmadığı için. Ağlarken bir ses duydum. O adama aitti, ses tonundan anladım. Sonra bir şeyler dedi anlamsız. "Jungkook" dedi arkasından. Gittiğine emindim ama hâlâ duruyordu. Sanki benim dediğim şeylere cevap veriyor gibiydi. Sonra da sen geldin zaten. Dikkat ettiğim ve garibime giden şey ise çok dakik olması, dijital saatten bakıyorum 03.00 olduğu an kapı çalıyor."

"Bu ne lan böyle? Yemin ediyorum, korktum lan. Bir kere mi aradın polisi?" "Hayır, üç dört kez aradım. Her seferinde aynı şey, siktiğimin adamı kayboluyor. Acaba tünel falan mı kazdı diye sabah olunca baktım. Yok, hiçbir şey yok. Bende aramayı kestim artık, yemediğim azar kalmadı o adam yüzünden." "Şu kamerayı alıp hemen kuralım, ben de çok merak ediyorum, hem bakarsın polisin yakalayamadığı adamı biz yakalarız."

"Keşke, Yoongi keşke. Çok yoruldum ve sıkıldım artık." "Gel, sen misafir odasına yat, ben de kendi odama gideyim. Ne zamandır uyumadım diyorsun, saat beşe geliyor." "Tamam, iyi geceler." "İyi geceler."

It's a Curse ≮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin