İyi Okumalar
Kediler, köpekler ve bebekler; biz yetişkin insanların göremediği her türlü varlığı görebilirlerdi.
Bu palyaçoda bir şey vardı, buna emindim. Durduk yere, kimin koyduğu belirsiz bir kutudan garip bir kukla çıkıyor ve köpeğiniz sözde cansız bir kuklaya havlıyordu.
Ne yapardınız?
Açıkçası gerçekten korkmuştum ancak bir yanımda onu almamı söylüyordu. Merak ediyordum ilerleyen günlerde değişik şeyler olacak mıydı.
Eve almam aptallıktan başka bir şey olmayabilirdi ancak dedim ya, meraktı işte.
"Bunu kim göndermiş olabilir ki?" dedi Jimin, ses tonundan tedirgin olduğunu anlayabilmiştim.
"Daha fazla bakmanın bir anlamı yok, Jungkook kutuyu alıp çöpe atacağım, bizden uzakta bir yerde olması daha iyi olur."
Yoongi aldığımız kuklayı kutuya koyup kapağını içerden getirdiği bir koli bandı ile sıkıca bantlamıştı. Daha sonra eline alıp buradan görülen ancak çokta yakın olmayan bir çöpe atıp gelmişti.
"Ellerinizi iyice yıkayın, ne olduğu belli değil bunun."
Hızlıca lavaboya gidip ellerimizi birçok kez yıkamıştık. Henüz yeni sahiplendikleri köpekleri, Jimin'in deyimiyle evlatları o kutuyu gördüğünden beri fazlasıyla agresifti.
Küçücük bir köpek bu kadar agresif olur muydu ki? Pek zannetmiyorum. O kukla da kesinlikle bir şey vardı, öylesine benim evime konulmamıştı.
Hatta kim bilir, belki de evime gelen adamın olayını çözmemiz için büyük bir ipucu olabilirdi.
Önceden de dediğim gibi her adım, her şey bizim için bir ipucuydu.
Daha fazla bu düşüncelerimin içimde kalmasını istemediğim için ikisinin de koluna girip koltuğa, yanyana oturttum. Bende karşılarına geçtim ve içimi kemiren her bir şeyi anlatmaya başladım.
"Ben bu kutunun öylesine geldiğini düşünmüyorum. Evime gelen adamla alakalı olduğuna adımın Jungkook olduğu kadar eminim."
"Nasıl yani?" Olaylardan uzak kalan Jimin, anlamadığını belirterek sormuştu soruyu.
"Olaylardan az çok haberdarsındır, dün gece size söylemekte kararsız kaldığım bir şey oldu; ancak anlatmazsam parçalar net olarak oturmayabilir.
Ortada pek bir şey yokken aynadaki yansımamda garip bir şeyin olduğunu fark ettim, hareketlerim eş zamanlı olmuyordu. Dikkat kesildim bende bu yüzden, oradaki her neyse bunu anlamış olmalı ki bir süre sonra benim görüntüm, benim gözlerim ile beni izledi.
Nereye gidersem gideyim her bir hareketimi dikkatle izledi. Gülüşü çok korkunçtu. Normal bir insanın gülüşü öyle olmazdı, ancak ve ancak psikolojik olarak iyi olmayan biri gülebilir öyle. Kendimi hiç böyle düşünmemiştim.
Diğer olayları biliyorsunuz zaten, hani daha şu ilk haftalarda pencereme 'bebek', 'çanta', 'Taehyung', gibi kelimeler yazılmıştı ya işte onlarda öylesine değildi. O adam bize her geldiğinde bir ipucu bıraktı ancak biz hiçbirini anlamadık."
Nefes nefese kalmıştım, derin bir nefes alıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım, hem gerginlikten hem de hızlı hızlı konuşmamdan dolayı böyle olmuştum.
"Bir dakika aklıma bir şey geldi, bir yöntem."
"Neymiş bu fikir Yoongi?"
"Bak şimdi, cama yazdığı kelimeleri ve hemen sonrasında yaşadığımız olayları düşüneceğiz. Böylelikle vermeye çalıştığı mesajı çözebiliriz diye düşünüyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's a Curse ≮
ParanormalJeon Jungkook, her gece saat üçte kapısının çalınması yüzünden korkmuş, topladığı cesareti ile kapıyı kimin çaldığına bakmıştı; ancak tahmin etmediği bir şey olmuştu. Kapıyı çalan kişi, henüz birkaç ay önce yangında ölen sevgilisi Kim Taehyung'du.