İyi Okumalar
Attığım her bir adım, yattığım her bir yer...
Neyi ima ediyor olabilirdi? Gerçekten dikkat etmem için mi demişti, yoksa sadece korkutmak için mi?
Gece gördüğüm beden Jimin değilse kimdi?
Telefon nereye kaybolmuştu?
Bu not kime aitti?
Yastığın altındaki karartı neydi?
Ve asıl önemli olan şeyse telefon kimin eline geçmişti? Telefonu kim açmıştı?
Kafamdaki deli sorular ile bir oraya bir buraya gidip düşünüyordum.
Şifreyi tahmin etmek pekte kolay değildi bana göre, şifresi 30120109 yani ikimizin doğum tarihleriydi. Şifre kırmak ise kolay bir şey değildi.
Bunu Yoongi ve Jimin'e söylemem gerekiyordu, çünkü tek başıma olacak bir iş değildi ve Yoongi aramızdaki en mantıklı düşünen kişiydi. Hızlıca içeriye, mutfağa gidip telefonu hızlıca Jimin'in elinden aldım.
"Telefon açılmış, biri gördü mesajımı ama kim? Yoongi her zamanki yerinde yok telefon, eminim hiçbir yere kaldırmadım. Aynı yerinde duruyordu işte. Biri almış, bir şekilde açmış telefonu. Ama şifreyi bilmek kolay değil, eve kimse gelmedi. Nereden alsınlar telefonu?"
Yoongi beni dinledikten bir süre sonra yere odaklanıp öylece düşünmüştü. Ben ise onu beklerken iyice gerilmiştim. Öyle ki kalbim hızlı hızlı atıyor ve ellerim titriyordu.
"Aklıma bir şey geldi."
"Ne geldi? Çabuk söyle, çatlayacağım şimdi."
"Ya telefon da aylar önce bilgisayarıma olduğu gibi kimse dokunmadan açıldıysa?"
"Nasıl yani? Anlamadım, bir dakika."
"Kamera kayıtlarını incelerken olmuştu hatırlamıyor musun? Bilgisayara kimse dokunmadan kayıtlar yedekleri ile beraber silindi, bu da öyle oldu eminim ki. Sana öylesine söylediğim şey gerçek oldu bence, "evini ruhlar mı bastı?" demiştim. Böyle bir şey olma ihtimalini fazlasıyla düşünüyorum.
"Ne ruhu, ne diyorsun ya?"
"Ne düşünüyorsun ki? Mantık çerçevesinde olan bir şey yok, farkında mısın? Aylardır kapına birinin gelmesi, kelimeler yazıp durması, gerçek bebek gibi ağlayan bir porselen bebek bulmamız, kahkaha sesleri, Jimin olduğunu düşündüğün ancak o olmayan bir beden... Jungkook bunlar ne kadar mantıklı?"
"Mantıklı değil zaten tamam mı? Ben de anlamıyorum ve bundan nefret ediyorum, elimden bir şey gelmiyor. Siktiğim polisleri bile o adamı bulamıyorsa ben ne yapabilirim?"
"Neyse, daha fazla gerginliğe gerek yok. Aklıma ancak bu geldi ve şansımızı denemekten zarar gelmez. Amerika'dan konuştuğum paranormal araştırmacı birkaç gün içinde buraya gelip araştırma yapacak. O adam gelmeye başladığından beri garip olan ne varsa hepsini tek tek anlatıp çözmesini sağlayacağız."
"Öyle diyorsun tamam, gelsin ama bir sıkıntı var. Asıl önemli kaynaklarımız iki tane; bebek ve kapıya gelen adam. Gece vakti olursa belki gözlem yapar ancak bebeği nasıl gözlemleyecek Yoongi?"
"Bebeği alıp geleceğiz, başka çare yok Jungkook."
Duyduğum şeyle beraber gözlerim far görmüş tavşan gibi açılmıştı. Ciddi olamazdı değil mi?
"Sen ciddi misin? Kafayı mı yedin, o bebeği evime falan sokmam ben!"
"Başka çare yok, tamam mı? Ne bileyim, bahçede dursun ya da arabada. Ama buna mecburuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's a Curse ≮
ParanormalJeon Jungkook, her gece saat üçte kapısının çalınması yüzünden korkmuş, topladığı cesareti ile kapıyı kimin çaldığına bakmıştı; ancak tahmin etmediği bir şey olmuştu. Kapıyı çalan kişi, henüz birkaç ay önce yangında ölen sevgilisi Kim Taehyung'du.