"Niwa?"
Gördüğü şok edici görüntüden dolayı açık kalan kapıdan gelen soğuk rüzgar esintisi mor ve ipeksi saçlarını dalgandırıyordu. Ama umrunda olan bu değildi,
ihanetin en acısını yaşıyordu."Niwa! Böylece beni bırakamazsın. Çabuk ayağa kalk! Aptal..."
Dizlerinin üstüne çöküp yerdeki bedeni tüm gücüyle sarstı. Gözlerindeki biriken yaşlar ihanetin acısı mı, hüzünden mi yoksa nefretin yaşları mıydı kendisi de bilmiyordu. Ağlayamıyordu. Sadece biriken yaşlar bulanık görmesine neden oluyordu.
"Nefret ediyorum! Nefret! Kahretsin... Bu sefer evimi buldum sanmıştım! Bu sefer.. bu sefer güvenli ve sıcacık evim olduğunu sanmıştım! ve sen evimi nasıl böyle yıkmaya cürret edebilirsin?!"
Şuanki nefretinin asıl kaynağı yerde zayıf ve savunmasız şekilde yatan Niwa mıydı yoksa Dottore mi? Bunu bilmese de tek bildiği şey Dottore'nin şuan kendisinin peşinde olduğuydu. Bu, Dottore tarafından verilen tehdit mesajıydı. Kaçmaktan başka çaresi yoktu, bu yüzden dişlerini ve yumruğunu sıkarak ayağa kalkmak için güç almaya çalıştı. Kalkarken Niwa'nın boynundaki gümüş kolyeyi koparıp sol eliyle kolyeyi taşırken bulanık gözlerini diğer eliyle sildikten sonra ne kadar acele etmesi gerektiğini bilerek zar zor yürüyerek çekmeceye doğru gidip kibrit kutusunu aramaya başladı. Daha fazla zamanı olmadığı bilerek acele ediyordu. Çekmeceyi karıştırırken köşede gördüğü küçük kutuyu hemen eline aldıktan sonra kapıya yönelmişti. Ama onu durduran bir şey olmuştu.
Niwayı öylece bırakamazdı.
Mezar yapmaya vakti olmasa da onu bu evde öylece bırakamazdı. Bu yüzden hemen tekrar yerde yatan bedene doğru ilerleyip sol elinde sıkıca tuttuğu gümüş kolyeyi cebine koyduktan sonra koltuk altlarından zar zor destek alarak kapıya doğru sürüklüyordu. En sonunda dışarı çıktığında soğuk hava küçük ve güçsüz kalmış bedenini titretmişti. Soğuk havayı umursamayarak hala taşıdığı bedeni ve evin arkasında kalan ormanlık alana doğru hızlıca götürmeye çalışıyordu. Böylelikle onu kimse ve en önemlisi Dottore dahi bulamaz ve böylece zamanı geldiğinde ona iyi bir mezar yapabileceğini düşündü. Ağacın altına bedeni koyduktan sonra karanlık havada zorlukla gözüken bedene son kez baktı.Bu bir veda bakışıydı, çünkü bu hikayenin de burada sonlandığını biliyordu.
koşar adımlarla eve doğru tekrar yürümeye başlamıştı. Topallıyordu, doğru düzgün etrafını göremiyordu bile. Evin tekrar yakınına vardığında hiç düşünmeden kibrit kutusundan kibriti çıkardıktan sonra yaktı ve yaktığı gibi eve doğru fırlattı. Diğerinin yanmasını beklemeden hemen bir tane daha yakıp ilk attığının arkasından tekrar eve doğru fırlatmıştı. Böylece geriye ne bir iz ne de bir anı kalacaktı. Yanan eve arkasını döndüğü anda soğuk gözyaşları yanağından süzülmeye başlamıştı. Hıçkırık ve gözyaşlarının arasında güç toplayıp arkasına bakmadan koşmaya başlamıştı. Sadece gitmek ve bir an önce yok olmak istiyordu. Evi kendisiyle beraber de yakabilirdi, ama yapamadı. En azından anıların kalbinde yaşamasını istiyordu. düşüncelerin arasından sıyrılıp anayola yaklaştığını fark etmişti. Adımlarını hızlandırıp anayola geldiğinde hiçbir araba yoktu. Bacakları daha fazla güçsüz kalmış bedeni taşıyamayarak yere çökmüştü. Yere çöktüğü an hıçkırığı tüm anayolda yankılanmıştı. Hıçkırıkları dışında başka bir ses yoktu, ne bir motor sesi ne de bir tekerlek sesi. Yorulmuştu ve daha fazla gücü kalmamıştı. Çöktüğü yerde saat geç olmasına rağmen araba geçmesini beklemekten başka çaresi yoktu.
Hıçkırıklarının durmasıyla beraber yaklaşan motor sesini duyduğunda kafasını kaldırmıştı. Gerçekten de sonunda bir araba geliyordu. Kendisine ağır gelen bedeni kaldırdıktan sonra elini havaya kaldırmıştı. Şimdi geriye sadece arabanın durması kalmıştı. Araba kendisine yaklaştıkça yavaşlıyordu. Bu, berbat bir gecenin arasında en azından şanslı bir durumdu. Yaklaşan siyah araba tam da önünde durmuştu, cam yavaşça açıldıktan sonra Scara sese doğru bakmıştı."Ne tarafa gideceksiniz? Belki yolumun üzeri olabilir."
Gece başka araba şansı olacağını sanmıyordu. Zaten gidecek ne bir yeri vardı ne de bir kimsesi. Bu yüzden vereceği cevap belliydi.
"Fark etmez. Sen nereye gidiyorsan. buradan çok uzak olsun yeter."
Daha fazla bir şey demeden arka kapıyı açıp çoktan kendini koltuğa atmıştı.
Direksiyonun başındaki beyaz saçlı kadın şaşırmıştı. Böyle bir cevap beklemiyordu. Karanlıkta parıldayan yeşil gözleriyle aynadan binen bedeni süzdü. Yorgun ve hatta hasta gibi görünüyordu."Oh pekala... Snezhnaya gidiyordum. Pek az yolum kaldı. Sana uyar mı? Yoksa yol üstü tanıdığın bir yere de bırakabilirim."
"Uyar."
Onay cevabını duyduktan sonra kadın gizemli yol arkadaşı ile tekrar yola koyulmuştu. Normalde insanlar ile konuşmayı ve yabancıları tanımayı severdi fakat yol arkadașı garip bir haldeydi. Scara yol boyunca hiçbir şey demeyerek sadece yolu izliyordu. Her şey ile ilgisiz ve sessizdi.
Böylelikle, Snezhnaya yolculuğu yeni bir hikayenin başlangıcıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
comfort zone | chiscara
Fanfic"Dizlerinin üstüne çöküp yerdeki bedeni tüm gücüyle sarstı. Gözlerindeki biriken yaşlar ihanetin acısı mı, hüzünden mi yoksa nefretin yaşları mıydı kendisi de bilmiyordu. Tek bildiği, ihanetin en acısını yaşıyordu." art: 01rinette