31

5.6K 282 69
                                    

Yazar'dan

Gece bitmiş gün ağarmıştı. Günler günleri, haftalar haftaları kovalamıştı. O mutlu günün üzerinden sadece 1 hafta 10 gün geçmişti.

Herkes mutluydu?

Ortada dönen oyuna rağmen, herkes mutluydu ya da mutlu rolü yapıyordu.

Ortadaki tehlikenin farkında olan kişiler, yanındakilere o tehlikeyi hissettirmek istemiyordu. Bu nedenle suratlarına taktıkları mutlu maskesi, onların korkusunu çok iyi saklıyordu.

Demir için bu kafa karıştırıcı bir durumdu. İçindeki duyguyu adlandıramıyordu. Sevdiği kadınla, evliliğe bir adım attıklarından dolayı mı içi böyle hareketliydi. Yoksa komutanının yüzüne karşı fütursuzca söylediği şeylerden dolayı mıydı bu adını veremediği duygu?

Demir, o komutanla kısa süreli de olsa, iş birliği yapmayı istemiyordu. Çünkü o adam, geçmişinde yaşadığı güven problemlemlerini sanki herkes yaşayacakmış gibi, sürekli gün yüzüne çıkarıp, herkesi kontrol altında tutmaya çalıyordu.

Demir yine karargâhtaydı. Kafasının içindekileri susturmak istesede, karşısında konuşan adam yüzünden tüm sinir sistemi kasılıyordu.

"Ne oldu asker? Güvendiğin dağlara kar yağmış gibi."

Demir sakin kalmak adına, masanın altından elini sıkıyordu.

"Tarık. Otur yerine öyle birşey olduğu yok. Belli ki ortada dönen bir oyun var."

"Ne oyunu Atalay komutanım? Görmüyor musunuz kız Demir'e anlatmak yerine, gidip başkasına anlatmış."

"Ne fark eder asker? Kızın amcasıda asker. Birşey olmuş ya da olmamış, saklamak yerine en azından birine anlatmış durumu değil mi?"

"Komutanım saygısızlık etmek istemem. Fakat biz bunu başka timin, adını dahi bilmediğimiz ajanından öğrendik."

Demir kafasını kaldırıp, Tarık komutana baktı. Hem şaşırmış hemde kafası karışmıştı. Ne ajanından bahsediyordu bunlar? Bu bilgiyi Cesur'un babası gelip, Atalay komutanıyla konuşmuştu.

Gözlerini komutanına çevirdiğinde, komutanı da en az kendisi kadar şaşkındı. Atalay komutan, ellerini birbirine kenetleyip koltuğa biraz daha yayılarak konuştu.

"Tarık. Sen bu bilgiyi kimden aldım dedin?"

Tarık komutan, bir Demir'e bir de Atalay komutana bakıp konuştu.

"Bir mit ajanının vermiş olduğu bilgi bize ulaştırıldı. Siz kimden öğrendiğiniz komutanım?"

Ortamda kısa bir sessizlik oldu. Atmaca timi, birbirine uzun uzun baktıktan sonra ilk konuşan Demir olmuştu.

"Bize direkt Murat komutan gelip anlattı. Fakat o ajan değil, emekli albay oluyor kendisi. Emekli olsa da, bu durum ailesini yakından ilgilendirdiği için, eline geçen en ufak bilgiyi bize anlatıyor."

Tarık komutan, kafası karışmış bir şekilde toplantı odasındaki time ve Atalay komutana baktı.

"Peki Murat komutan kimden öğrenmiş, söyledi mi size?"

Tim kafasını iki yana salladığında, Atalay komutan ayağa kalkarak konuştu.

"Neyse ne, demek ki Murat'ın eli kolu uzun. Biz esas konumuza odaklanalım."

Atalay komutan projeksiyondan gösterdiği, yüzü görünmeyen adamla konuşmaya başladı.

"Aradığımız adamın sırtından karnına doğru, kavis alan bir bıçak yarası var. Uzun zaman önce olsa da izi çok belirgin. Adam gerçek ismini kullanmaktan çekinmeyen birisi, fakat. Resul nereye giderse, sahte kimliklerini kullanarak gidiyor olmalı. Bu adam yerin altında yaşamadığına göre, binde bir de olsa dışarıya çıkıyor. Başta da dediğim gibi, çok büyük bir oyun dönüyor ortada. Nilay'ın olayı sana anlatmaması, daha sonra sizin söz gecenizden haberdar olması ve Nilay'ın telefonuna sürekli her hareketini bildiğini belirtmesi tek bir şeyi gösteriyor..."

Yarım Kalan Sevda...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin