47

2.7K 247 48
                                    

Demir'den (kına öncesi)

Karşımda duran kadına İfadesiz bir şekilde bakıyordum. Kim olduğunu bilmiyordum fakat, komutanın emriyle bu kadınla görüşmeye gelmiştim.

Gözlerimdeki ifadesizlikle kadına bakarken, o da bana boş boş bakıyordu.

"Konuşacak mısınız artık?"

Kadının konuşmasıyla, suratımı sıvazlayarak konuştum.

"Burada sizinle olma nedenimi bile bilmiyorken, benden neyin konuşmasını bekliyorsunuz?"

Atalay komutanın emriyle, geldiğim mekanda bir kadınla karşılaşacağımı bilmiyordum. Atalay komutanı aradığımda bu kadınla anlaşıp, anlattığı göreve uymam gerektiğini emretti.

Kadın, dediğim şeyle kafasını ağır ağır sallarken konuştu.

"Ben istihbarata çalışıyorum."

Kaşlarım çatıldığında, duyduğum şeyle yerimde kıpırdandım.

Bulunduğumuz mekan halka açık bir yerdi ve bu dediğinin gerçekliğini biri duyarsa kadın açığa çıkardı.

"Neden inanayım sana?"

Kadın bunu diyeceğimi tahmin etmiş gibi bıkkın bir nefes vererek, çantasından bir şey çıkardı.

"Simay Kılıç. 5 yıldır Türk istihbaratına çalışan bir ajanım."

Kimliği incelerken, Simay masaya biraz eğilerek fısıldadı.

"Şüpheli bir durum var. Bu sebepten ötürü görevlendirildim. Cesur Sönmez ile aynı yerde görev alıyoruz, fakat o kuzeniyle alakalı bir durumdan ötürü görevlerden şuanlık uzak duruyor. Bu görevi ona vereceklerdi, ta ki ben görevi üstlenene kadar."

Elimdeki kimlikten bakışlarımı kaldırarak, karşımdaki kadına döndüm.

"Bakın Simay hanım. Bu dedikleriniz ciddi şeyler ve burada konuşulacak şeyler değil. Gecenin bir vakti burada, sizinle konuşmakta, şahsen bana göre uygun değil. Yarın daha detaylı ve düzgün bir yerde konuşuruz."

Elimi kaldırıp -içtiğimiz çayların hesabı için- çocuğa işaret verdiğim sırada, Simay hanımın dediği şeyle gerildim.

"Bakın. Nişanlınızın atlattığı hayati tehlikelerden haberdarım. Bu olayların tekrarı olmasın istiyorsanız, benimle çalışacaksınız."

Ellerimi yumruk yaparak kaşlarımı çattığımda, karşımdaki kadın kendisini dinleyeceğimi anlamış gibi gülümseyerek, konuşmasına devam etti.

"Hain var. Fakat bu dışarıdan birisi değil..."

NİLAY'DAN

"Ya bayılırsam?!"

"Abartma Nil, altı üstü evleniyorsun."

"Bu abartılacak bir konu zaten! Ambulans falan kapıda hazır beklesin, heyecandan bayılacağım kesin."

Lale ve Fuat bu telaşıma kahkaha atarken, Cesur bıkkın bir nefes verdi.

"Evlenme o zaman kuzen. Heyecandan ölen insanlar bile var. En iyisi sen evlenme."

Üzerimdeki gelinliği aynadan süzerken, Cesur'un her dediğine kaşlarım çatılıyordu. Lale, Cesur'un koluna bir tane vurarak konuştu.

"Kızın aklını çelme, döverim seni! Hem, sen niye bu odadasın, işin yokmu senin?"

Cesur keyifle omuz silkerken, gözlerimi kısmış suratına bakıyordum. Normalde saçlarını hep havalandırırdı, nedense bugün saçları alnına dökülmüş vaziyette duruyordu.

Yarım Kalan Sevda...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin