0.2

603 32 15
                                    

"Gryffindor şeçilmeyi beklemiyordum" dedim elimdeki kitablara sarılarak "Rawenclaw olacağımdan o kadar emindim ki"

"Demek ki cesaretliymişsin işte" dedi Elena bana destek olmaya çalışarak "seçmen şapkanın asla yanılmadığını söylerler"

"benden daha korkak birisi tanıdın mı hiç sen" kaşlarımı çatarak konuştuğumda elini çenesine koyarak düşünüyor gibi yaptı ve sonrasında kıkırdayarak "Lucius Malfoy!" diye bağırdı.

"o kim?"

"Korkağın teki" diye cevap verdi bir ses. Sirius ve James bizi duymuş olacak ki sırıtarak "Lucius'un odasına bir kurbağa bıraktık" dediler aynı anda.

Elena gülerken James cebinden çıkardığı saate bakarak geriye saymaya başladı "üç, iki vee bir!"

Platin sarısı saçlı erkek bağırarak koridordan bize taraf koştuğunda herkes sesli bir şekilde gülmeye, kahkaha atmaya başlamıştılar.

Ben gülmemek için kendimi tutarken Elena çoktan kahkaha atmaya başlamıştı bile.

Bir kaç dakika boyunca herkes gülmeye devam ederken gülücükleri kesen kişi profesör Slughorn olmuştu.

Herkes dağılırken Lucius tehdit dolu bakışlarını bize doğru yönlendirmişti.

"Evet, günlük dozunuzu aldığınıza göre derse geç kalıyoruz" dediğim şeyle Elena kaşlarını çatarak pencere kenarına koyduğu kitaplarına atıldı. Sirius ve James ise pek umursuyormuş gibi gözükmüyordu.

Yine çakdırmadan göz devirdiğimde bu kez Sirius görmüş ve kaşlarını çatmıştı.

"Koşalım hadi" Elena elimden tutarak koştuğunda hızına yetişmeye çalıştım ama bir kaç kez az kalsın düşüyordum. Çok hızlı koşuyordu.
.
.
.
.
Gryffindor ortak salonunda balkabağı suyumu yudumlarken kitap okuyordum. Benden bir koltuk uzakta oturan Lily'de aynısını yapmaya çalışıyordu, ama sadece çalışıyordu.

James kıza durmadan sorular soruyor, çıkma teklifi ediyordu. Lily ise alışkınmış gibi kitaptan kafasını kaldırıp ona bakmıyordu bile.

"Gerçekten, sümsükus ile kitap okuyorsun ama benimle okumuyor musun?" James isyan ederek elindeki kitaba kafasını sokarken Lily bıkkın bir ses tonuyla konuştu.

"James, kitabı ters tutuyorsun"

Potter kaşlarını çatarak bir kitaba bir Lily'e bakarken benim gibi onları dinleyen Peter de kahkahaya gömülmüştü.

James arkasını dönüp Peter'e kızgın-kızgın bakarken ayağa kalktım ve onlara doğru ilerledim.

"Lily, istersen yatakhanede kitap okuya biliriz" elimdeki kitabı havaya kaldırdığımda Lily sevinçle ayağa kalktı ve koluma girerek "Hadi!" diyerek James'e kısa bir bakış attı. "Hemen gitmezsek Potter'in kafasına kitap geçireceğim" kısık sesle söylediği şeye gülerken ortak salona yanında kızlarla gelen Sirius'a baktım.

Yüzümü buruşturduğumda yine Sirius bana dönmüştü. Her kötü bakış attığımda görmesi biraz kötü.

"Hadi" dedim Lily'e bakarak "kitabın en heyecanlı yerinde kaldım"

"Gidelim hadi!" Lily'de beni onayladığında arkamızda üzgün bir James ve kaşları çatılı Sirius bırakmıştık.

"Sonda ölürlerse çok kötü olur" dedi Lily kitabıma kafasını sokarken "Evet!" diyerek onayladım onu. Fena ağlaya bilirdim.

"Ben ders kitapları okurumsa genelde, gerçekten ölürler mi?" Lily'nin söylediği şeyle omuz silkerek "Bilmem" dedim "Ölmemelerini umalım"

Lily'de kafasıyla onaylayarak yeniden kitaba gömüldü.

Elena şu an napıyordu acaba?
.
.
.
.
"Muggle kökenliyim diye benle dalga geçti"

Elena'nın anlattığı şeylerle derin nefes alarak konuştum "Kendisi korkağın teki! Bir slytherin'den ne bekliyorsun?"

"Her neyse" kafasını sıraya koyarak gözlerini kapadı "Burada muggle'lara rahat yok"

Haklıydı.

"İşte böylece bir nesneyi ve ya canlıyı dönüştüre bilirsiniz" McGonagall ders anlatırken insanın uykusu geliyordu.

Kafamı çevirip gözlerimi sınıfta gezdirirken en arka sırada oturan çapulculara kaydı gözüm. 'çapulcular' isimleri buydu.

James ve Sirius en arka sırada otururken Peter ve Remus onların önündeki sırada oturmuştular.

Derse önem vermedikleri her hallerinden belliydi. James Lily'i kesiyor Sirius ise kafasını arkaya yaslamış bir noktaya bakıyordu.

James Lily'i keserken elindeki kalemi unutmuş olmalı ki kalem yuvarlanarak yere düştü ve fazla ses çıkardı.

McGonagall James'e kaşları çatık bir şekilde bakarken sınıftaki her kes kıkırdıyordu. Bende dahil.

Sirius James'in beline vururken Peter James'in taklidini yapıyordu. Remus ise sadece sırıtıyordu.

Sirius'un gülüşüne takıldığımda gülümsemem biraz daha büyüdü. Güzel bir gülüşü vardı. Neden kızların onun etrafında pervane olduğu belliydi.

Ben ona büyük bir gülümseme ile bakarken gözlerimiz buluştu. Hızla Elena'ya döndüğümde Elena'da Sirius'a olan bakışımı görmüş gibi imalı-imalı sırıttı ve önündeki not kağıdını bana uzattı "Sen fazla daldığında senin yerine not alayım dedim"

Kaşlarımı çatarak notu defterimin içine koyup dersi dinlemeye devam ettim.

"Sıra eşleşmede" dedi McGonagall hepimizi birer-birer gözden geçirerek.

"Bayan Brown"

Elena ile birlikte McGonagall'a dönüp hangimize seslendiğini anlamaya çalıştık.

"Küçük olan"

Elena'dan bahsettiğini anladığımda Elena'ya döndüm.

"Sadece 10 dakika" diye söylenen Elena'ya gülümseyip McGonagall'a döndüm yeniden.

"Bay Black ile eşleşmenizde bir sorun olmaz değil mi?"

Bu kez Regulus ile Sirius sorar bakışlarla McGonagall'a baktılar.

"küçük olan"

Regulus ile eşleşmişti. Sirius 6.sınıf Regulus ise 5.sınıftı.

Elena kaşlarını çatarak "Benle muggle' m diye dalga geçen safkan o!" dedi kısık sesle.

Kaşlarımı çatarak bizden 3 sıra arkada oturan küçük Black'e döndüm. Safkan özentisi.

Regulus'ta Elena gibi memnun değildi anlaşılan.

"Ve Shine Brown" bu kez soyisimle değil isimle seslenmişti. Kafamızın karıştığını anlamış olmalıydı.

"Sirius Black ile eşleşmenizde bir sorun görmüyorum"

Dudaklarımı bir-birine bastırarak Sirius'a döndüm. Kaşları çatıktı. Yüzünü gördüğümde bende kaşlarımı çattım. Yine yanlış anda göz-göze geldiğimizde önüme döndüm.

Sirius Black ile ödev yapmak mı? Ödev ne biliyor mu acaba?

Bölümün sonu.

𝙎𝙞𝙧𝙞𝙪𝙨 𝘽𝙡𝙖𝙘𝙠/𝓐𝔃𝓴𝓪𝓫𝓪𝓷 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin