Hayatta bir yerim yoktu. Bir kaldırım taşında soğuğa aldanmadan öylece oturuyordum. Şu yaşıma kadar biriyle gerçek anlamda arkadaş olamamıştım. Saçlarım rüzgarın etkisiyle savruluyordu.
"Ne halt yiyorsun burada Eslem ?"dedi tanıdık bir ses. Kaplumbağayı imrendirecek bir şekilde kafamı kaldırdım. Beni bu denli merak eden Öyküden başkası değildi. Değişik bir şekilde ona güvenmem gerektiğini hissediyordum.
"Gözde'nin sözüne mi takıldın bu kadar ? Hadi ama Eslem. Ona inat kalk ve eğlen. Ben senin yanındayım."dedi omzumu sıvazlıyarak. Bu bana oldukça samimi gelmişti. Saçlarımı ellerimle düzelttim ve ayağa kalktım.
"Eve gitsem iyi olacak."dedim. Üstümde ki tozları silkeledim. Ağaçta rüzgardan titreyen bir yaprak gibi titriyordum. Öykü elini koluma koydu.
"Buz kesmişsin. Benim evim buraya yakın. Bugün biz de kal. Hem annenler de seni böyle görünce telaşlanırlar. Bizim evden annenleri de ararsın."dedi gülümseyerek. Beni merak etmezler demek istiyordum. Onların gözünde gram değerim yoktu. Kimsenin gözünde yoktu.
"Teşekkür ederim Öykü ama eve gitmeliyim. Yarın görüşürüz."dedim ve onu arkamda bırakıp yürümeye başladım.
Ne diye onu orada bırakmıştım ? Eve neyle dönüceğim hakkında ufacık fikrim yoktu. Bunu umursamadan yürümeye devam ettim.
Kestirme bir yol olduğunu düşündüğüm bir yere girdiğimde iki adam baygın gözlerle bana bakıyordu. Kaçmam gerektiğinin farkındaydım fakat adamlara karşı öylece duruyordum.
Adamlardan biri çıplak bacaklarıma gözlerini dikmişti. Hızla arkamı dönüp soğukkanlı görünmeye çalışarak yürümeye başladım."Orada dur bakalım."dedi adamlardan biri. Sesi toktu. Yutkundum ve görüş alanıma girmesi için ona döndüm. Elinde ki şişeyi bırakıp sendeleyerek bana doğru gelmeye başladı.
"Haydi bakalım küçük kız. Bizi eğlendir. Sana istediğin kadar para veririz."dedi ve pis pis güldü. Kendime bu yola girdiğim için lanet ettim. Öteki adamda aynı şekilde geldi ve tam karşımda durdular.
Adam bana yaklaştı. Beni duvarla arasına sıkıştırdığında içki kokan nefesimi yüzüme üfledi."Bırakın gideyim."dedim. Ellerimle onu engellemeye çalışsamda elleri arsızca bacaklarımda dolaşıyordu.
"Neden bırakacakmışız ? Daha bizi eğlendirmedin. Öyle değil mi Halim ?"dedi öteki adama dönerek. İkisi birbirlerine alayla sırıttılar. Eli kalçama geldiğinde onu hızla ittirdim. Dalgınlığına gelmiş olacak ki onu kendimden uzaklaştırmıştım.
"Sana beni bırak dedim."dedim dişlerimin arasından. Cebinden parlak bir çakı çıkardı.
"Sert mi oynamak istiyorsun ?"dedi. Bir bana bir de elinde ki çakıya baktı. Midem ağzımdaydı. Her an bayılabilirdim.
"İstemiyorum."dedim. Sesim titremişti. Bu onları neşelendirdi. Adam bana iyice yaklaştı ve saçımın bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı.
Hıçkırığım boş sokakta yankılanırken ne olduğunu anlamadan adam birden çekildi.
Polis sirenlerini duyduğumda derin bir nefes aldım. Olduğum yere çöküp hıçkırarak ağlamaya devam ettim."Hanımefendi lütfen sakin olun."dedi yabancı bir ses. Gerisini hatırlamıyordum.
"Anne şu pastayı yiyebilir miyim ?"desi küçük kız pasta dilimine uzanarak. Annesinin sert bakışlarını gördüğünde geri çekildi.
"O pasta abinin pastası Eslem." dedi kadın küçük kızın eline vurarak. Küçük kız pastayı yiyemeyeceği için gözleri doldu. Merdivenlerden abisinin indiğini görünce gülümsedi fakat abisi onu mutfak tezgahının köşesine ittirdi. Pasta tabağını eline aldı ve tekrar odasına çıktı.
Küçük kızın uyku vakti gelmişti. Kendisi yukarı çıkıp yatağına yattı. Henüz beş yaşında olmasına rağmen bir çok işini kendisi yapıyordu.
Uykuya dalmak üzereyken odanın kapısı açıldı. Annesinin olduğunu düşünerek gözlerini açmadı.
Adımlar yatağının başında durdu."İğrençsin. Senden nefret ediyorum. Keşke hiç doğmasaydın."
Bu sözler onun çok sevdiği abisine aitti. Sadece beş yaşında olmasına rağmen bu sözler onu kırdı. Artık hayatına kalp kırıklarıyla devam etmek zorundaydı.
Bölüm kısa. Bunca zaman geçmesine rağmen sınır geçmedi. Bu yüzden bölüm gecikti. Sınır yok.
