"Kalk hadi." dedi annem perdeyi sonuna kadar açarken. Uyanıktım ama gözlerimi açmadım.
"Eslem, günlerdir okula gitmiyorsunuz kızım."dedi. Ellerimi saçlarımdan geçirip gözlerimi açtım. Annem üstüme okul kıyafetlerimi fırlatıp odadan çıktı. Kafam her zaman ki gibi soru işaretleriyle doluydu. Yataktan ayaklarımı sallandırıp, gözlerimi ovuşturdum.
Kapım aniden hızla açıldı içeri hızla abim girip etrafa baktı.
" Napıyorsun be ? İnsan bir kapıyı çalar. " dedim kaşlarımı çatarak. Derin bir nefes alıp elini saçlarına daldırdı.
" Üstünü giyinmedin mi lan sen daha ? Seni mi bekleyeceğim kızım ben. " dedi ardından kaba bir şekilde kapıyı açıp hızla kapattı.
Sıkıntıyla oflayarak üstümü giyinmeye başladım. Saçlarıma aynada son kez kontrol edip odamdan çıktım. Merdivenlerden indim.
" Gidelim hadi acele et biraz. " dedi abim ayakkabılarını giyerken.
" Kahvaltı ? " dedim. Fortmantoda duran montumu alıp üstüme geçirdim.
" Biraz erken uyanıp sofraya teşrif etseydin karnını doyururdun Eslem. " dedi sertçe.
Ayakkabılarımı da giydikten sonra ona yetişip arabaya bindim. Babam erken çıkmış olmalıydı. Melih'in kendine ait bir arabası vardı.
Yol boyunca hiç konuşmadan öylece durduk.Radyoyu açmak için uzandığımda elime vurdu. Ona kötü kötü baktım.
Işıklarda dururken kafasını bana çevirdi. " Sabah sabah müzik mi dinlenir ? " dedi saniye dolduğu için araba ilerledi.
" Müzik dinlemenin sabahı akşamı mı olur ya, ne biçim insansın ? " dedim burun kıvırarak. Bana bakmadan gözlerini devirdi ve okulun önünde duran park alanına arabayı park etti.
Kapıyı açıp arabadan indim ve Melih'i beklemeden okula girdim.
Merdivenlerin başında şişmiş gözleriyle bana bakan bir Öykü'yü beklemiyordum.
Yanından hızla geçip sınıfa girdim. Öykü'nün çantasının olduğu yeri es geçerek arkada ki boş sıraya kuruldum.
İçeri giren geometri öğretmenini görmezden gelerek sıraya kafamı koydum.
Burda olduğumu belirten bir ses çıkardım. Öğretmen kısık gözlerle bana baktı." Okula uğramak aklınıza gelmiş. " dedi doğrudan gözlerimin içine bakarken.
Hiçbir şey demeden öylece gözlerinin içine baktım. Gözlüklerini tek parmağıyla ittirdi." Raporlu muydun ? " dedi.
" Evet. " dedim yalan söyleyerek. Öykü bakışlarını bana çevirip benden bir ışık bekledi.
" Güzel, o zaman getir ve sınavlarını ver. " dedi. Gözlerimi kapatıp açtım. Sinirle soludum ve kafamı dışarı çevirdim.
Dün yaşadıklarım kolay şeyler değildi belki ama normal davranmaya çalışıyordum. Vücudum acıya bağışıklık kazanmıştı. Keşke buraya taşınmasaydık diye geçirdim içinden. Öyküyü hiç tanımasaydım.
Sessizce esnedim. Öğretmen tahtaya kocaman bir üçgen çizmiş üstünde bir şeyler anlatsada anlamıyordum. Onun sesini dinlemeyi kulaklarım kabul etmiyordu. Çantayı sırasının üstüne koyup kafamı üstüne yatırdım. Gözlerini kapatıp sadece zilin sesine odaklandım.
***
Çalan zilin sesiyle kafamı kaldırdım. Gözlerim bahçeyi bulduğunda sabah Melih'in arabayı koyduğu yerde büyük bir topluluk olduğunu gördüm. Kaşlarımı çatıp daha dikkatli baktığımda arabanın hurdaya dönmüş halini gördüm. Ayağa fırladım ve merdivenlerden hızla indim.Bahçeye çıktığımda hızla topluluğun içinden geçerek arabanın yanına geldim. Hızla nefes alıp veriyordum.
Arabanın motorundan duman çıkmaya başladığında herkes geri çekildi. Araba bir anda alevler içinde kaldı. Cebimde titreyen telefonumu çıkardım.
Kimden: Bilinmeyen Numara
Bu daha başlangıç. (15:54)Kafamı kaldırdığımda abimin endişeli yüzü kalbimi delip geçti.
Uzun süredir bölüm gelmediğinin farkındayım. Ama vote ve yorumların gittikçe azaldığını görmek bende ki yazma isteğini azaltıyor. Bu süre zarfında yeni bir hikayeye başladım. " Geçmişin izleri ". Bakarsanız okursanız çok çok mutlu olurum. Kendinize iyi bakın. Musmutlu günler dilerim.
