Yıllarca siyah perdelerin arkasında, etrafımdakilerin hep karanlık yanını görerek yaşadım. Asla hayatın iyi yanlarını görmeye çalışmadım, kötü olan her şey bana güç verirken iyi kelimesi bile tuhaf hissetmemi sağlıyordu. Çoğu insanın aksine çocukluğumda rengarenk balonlara, sevgisini her an hissettiren ebeveynlere, herkesin sevdiği şekerlemelere ve suratımda olmasını istediğim sıcacık gülümsemeye sahip olamadım. Sanırım bütün nefretimin sebebi hayatın iyi yanlarını bana değil de başkalarına saklayarak ayrımcılık yapmış olması.
Sürekli gülümseyen ve etrafa mutluluk saçan insanları bir türlü anlayamıyorum, aptal bir gülümseme onlara ne kazandırabilir ki? Hayat tecrübesi? Hiç değil. Peki ya acıya karşı dayanıklılık? Olamaz. Sabır? Hiç sanmıyorum. Gülümseyip etrafınızdaki insanlarla muhabbet etmenin size kazandırdığı hiçbir şey olmazken ifadesiz kalıp etrafı izlemenin kazandırdığı şeyler çoktur. İnsanların ne kadar adi ve iki yüzlü olduğunu bir kere daha görüp acizliklerine acıyor, tecrübe ediniyorsunuz.
Normal bir çocukluk geçirmedim, normal bir gençlik geçirmiyorum. Ama hepinizin aksine daha güçlü, daha tecrübeli, daha dayanıklıyım. Asla aşık olmam mesela, kimseyle arkadaşlık kurmam. Etrafım aşk acısı çeken ve arkadaş kazığı yemiş onlarca kişiyle dolu. Acıyarak izliyorum.
Çoğu kişi gençliğimin tadını çıkarmam gerektiğini söylüyor. Onların gençlikten kastı sevgili edinmek, hayatın her anı eğlenmek, iyi bir arkadaş çevresi kurmak, saçma partilerde vakit geçirmek gibi şeyler. Hiçbirine sahip olamadığım için bana acıyarak bakıyorlarmış. Bir keresinde sınıftaki biri bana cesaretini toplayıp "Sana gerçekten acıyorum, çok içine kapanıksın." demişti. Cevap vermeyip yerime geçmiştim ve sessizce mırıldanmıştım, "Zaman ilerledikçe, hayat size kötü yanını gösterdikçe hepiniz sürüneceksiniz, asıl acıyan taraf benim."
Ben Başak Yayber. Şu an on birinci sınıfta başarılı bir lise öğrencisiyim. Yalnız başıma, tuttuğum bir evde kalıyorum. Çevremdekiler kendi aptal sorunlarıyla uğraşırken ben çalışıp etrafımda yaşananlardan tecrübe ediniyorum. Yıllar sonra hayattan bunun intikamını alacağıma inanıyorum, güçlüyüm. Şimdiye kadar kafama neyi koyduysam yaptım, asla pes etmedim. Ve sizler, saçma arkadaşlıklarınız ve aşklarınızla uğraşırken ben yükseleceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsal
Teen FictionBirbirlerinden güç alan iki ayrı ruha, iki ayrı bedene ve iki ayrı kalbe sahipti onlar. Bu olgular her ne kadar birbirlerinden ayrı olsa da, görünmez bir iple bağlanmışlardı sanki. Bedenleri sıkıca kenetlenen ve sonsuzluk vaat eden kalplere, ruhları...