Görücü usulü evlendirilen iki genç.
Bu isim sadece bizi birleştirendi. Bizi bütün yapandı.
"Elfida konuşalım mı?" sıcacık sesini duydum da hafifçe titredim. Başımı evet anlamında aşağı yukarıya sağladım. Gülümsediğini hissettim.
Keşke dedim keşke...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Vote ve Yorumlar Yapıldıysa Başlayalım, Lütfen.
Her birimiz salondaki koltuklara nefes nefese çökmüş Boral'ın artık İlyas'ı dövmeyeceği konusunda kanaat geçiyordk.
Mahalle boyunca Boral İlyas'ı kovalamış bi güzel dövmüştü biz ise onların arkalarından koşturmuştuk.
İlyas elime telefon vermiş bizi videoya çek demişti sebebini sorduğum da ise Serdar "Boral sürekli İlyas'ı dövdüğü için kendisini video aldırıyor ve en son izliyor." demişti. Tuhaf gelmişti ama konu İlyas olunca kimse umursamıyordu.
Yavuz'un elinde kahve tepsisini gördüğümüz de heyecanla yerimden doğruldum.
"Ay hanım köylümüz kahvemizi yapmış." diyen İlyas'a Yavuz'um ters ters "Bi posta dayak benden mi istiyorsun!" demiş herkese kahvelerini vererek yanıma oturmuştu.
Kolunu belime sarıp beni kendisine çektiğin de dudaklarım da büyüyen gülümsemeye engel olamamıştım.
Aniden kıpırdandığımdan dolayı elimde ki kahve birkaç damla üzerime dökülmüştü. Allahtan hırkam siyah olduğu için belli olmayacaktı.
Belime sardığı elini hırkama sürttü. Burnunu boynuma sürterek saçlarımı geriye attı dudakları boynumda gezerken kaskatı kesilmişti bedenim.
Arkadaşları kendi aralarında konuştuklarından dolayı bizi görmüyordu. Ama hissetmedikleri anlamına gelmiyordu bu durum.
Dudakları kulağıma giderek minik öpücükleri beni etkisi altına alıyordu hemen.
Bu kadar erken yenilmem doğru muydu, bilmiyordum.
Öyle olsa bile en güzel yenilgim olacaktı kendisine.
"Kahve döküldü halde neden sesini çıkarmadın?"
"Yanmadım çünkü."
"Yanan sen değilsin zaten."
Anlamayarak ona kafamı çevireceğim sıra da dudaklarını boynuma bastırdı. Elini göbeğime bastırarak hareket etmemi engelledi bi nevi.
"Ben yandım."
"Nasıl yandın?"
Arzudan kısılmış sesi kelimeleri boğuk boğuk çıkarırken sersemlik bütün vücudumu eline alıyordu.
"Kahve döküldü ya balım?" kurduğu cümleyle kendimi ona yasladım.
