kerem'denpeşimden gelen altayın tabii ki farkındaydım. şimdi önümde iki seçenek vardı; ya onu kıvrandıracağım ya da beraber kıvranacağız.
üst kattaki lavaboya girdim ve kapıyı kapatmadan musluğu açarak elimi ıslattım. ensemi hafif serinletmek adına süründüm. bu esnada altay geldi.
yüzünde pis bir sırıtma ve adem elmasında oynamayla dikiliyordu. içeri girdi ve kapıyı kapatarak kilitledi.
kıçımı lavaboya yaslayarak ona dümdüz bir ifadeyle baktım.
"yalnız şu an mahrem alanımdasın, belki sıçacağım?"
"istersen ağzıma sıç ama yine de çıkmayacağım keremciğim. arabada yaptıklarının bir bedeli olmalı bence." diyerek ellerini iki yanıma sabitleyerek yanaştı.
yüzümde pis bir sırıtma vardı, "bu kadar ufak şeylerle etkilendiğini bilmiyordum tüh, senin için üzüldüm şimdi." diyerek güldüm.
istifini hiç bozmadan konuştu, "bu ufak şeyler sana ait olduğu için etkileniyorum bebeğim. ve bu gecenin faturası sana çoktan kesildi bile, kaçışın yok." diyerek önce dudağıma, sonra boynuma öpücükler bırakmaya başladı.
ona karşı koymak istemiyordum, öyle de yaptım. kendimi tamamen altaya bıraktım. yaptığı her ne kadar canımı acıtsa da ondan ayrı kalmak daha da can yakıcıydı. şu bir gün bile fazla gelmişti.
öpüşleri sertleşiyordu, kendini bana bastırarak temaslarını artırdı. her hareketinde boğukça inliyordum, bu onu daha da hırçınlaştırıyordu.
"altay, burada mı?" diyerek iniltilerim arasından sordum.
"istemezsen odaya geçebiliriz ama burası farklı olur diye düşünmüştüm." diyerek gözlerime baktı.
"yani tabii barış piçinin banyosu geniş ama bilemedim. neyse siktir et." diyerek dudaklarına kapandım.
bir yandan kalçamı sıkmasıyla seslice inledim. bunun üzerine yavaşça kıyafetlerimi çıkarmaya başlamış, bu yavaşlığıyla da beni daha da kışkırtmıştı.
bense ona nispeten çok daha hızlı hareketlerle altayı soyuyordum. bu halime güldü.
"bu kadar özlediğini bilseydim önceden sıkıştırırdım seni."
"sus altay işini yap." diyerek sinir ettim.
bir anda çıplak vücudumu kucağına alarak duşakabine soktu ve fayansa yasladı beni.
"çok cesurca konuşuyorsun küçüğüm, yapma."
"yoksaaaa?" diyerek daha da diklendim.
"kerem, fantezi için ne kadar doğru bir yer bilemiyorum ama...ah neyse." diyerek tekrardan kalçamı sıktı.
inleyerek açtığım ağzıma yalamam için parmaklarını gönderdi. normale nazaran daha yaramazca yalayışım hoşuna gitmiş olmalı ki sırıtıyordu.
"kerem, kıskanan yerler olabilir sevgilim o nasıl bir yalamak?" dedi.
"kimse küsmesin ben herkese yeterim." diyerek eline bir ısırık bıraktım.
bu gece onu çıldırtmaya yeminliydim.
deliğime ilk bir sonra da diğer parmaklarını alıştırarak soktu. içimde makas hareketi yapıyor, yaptıkça da beni kıvrandırıyordu.
bir yandan göğüs uçlarımla oynuyor bir yandan da eliyle beni beceriyordu. daha fazla dayanamayarak konuştum, "altay gir içime."
"emin misin hayatım, hazır değil gibisin?" diyerek durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kekosun | alker
Algemene fictiemahallenin sevilen, efendi çocuğu kerem ve on beşinden beri yanık olduğu en yakın arkadaşı Altay. kerem ikisini imkansız sanıyordu, sahi öyle miydi? yan shipler; barış×ismail arda×ferdi mert×icardi yunus×halil volkan×emre