|39|

267 23 33
                                    

Selam! Ben geldim, sonunda.

Boş dersteyim ve neden yazmayayım ki dedim, yakında sınavlar başlayacak ve hiç yazamayacağım.

Uzatmadan bölüme geçelim, iyi okumalar dilerim ✨

_____________________

(Yazardan)

Ebrar, şaşkınlıktan aralanmış dudakları ve büyümüş gözleri ile karşısındaki çocuğa bakarken, çocuk utancından dolayı onun dışında her yere bakıyordu.

"Nasıl?" dedi genç kız nihayet kelimeleri toparlayabildiğinde.

"Nasıl bilmiyorum ama oldu işte. Var öyle bir şeyler," İkisi de anık etkisiyle saçmalarken, Taha içinden kendine sövmeden edemedi.

Genç kız, birkaç saniye sustu. Dudyduklarını kafasında tarttı. "Ben... Ne denilir bilmiyorum..." Sessiz mırıltısı Taha'nın kulaklarına ulaştığı an Taha, öne atıldı.

"Ben de denilir mesela!" dedi heyecanla. Sonra duraksadı. Kuzeninin deli kanının onun da damarlarında aktığını unutmuştu yıllardır ama şu dakikalarda çok net hatırlıyordu. Aden'in deliliği hepsinde az da olsa vardı...

"Yani şey, düşünebilirsin. Bir karşılık beklemeden söyledim ben," Az önce çok net bir karşılık beklediğini belli etmişti oysa. "Söylemek istedim sadece, içimde kalmasın diye. Bilin yani..." Eli refleksle ensesine giderken başını eğdi. Saçmaladığının farkındaydı ama karşısında ona bakan kız, bütün ayarlarıyla oynuyordu.

Ebrar dudaklarını birbirine bastırarak başını salladı, ayak uçlarına bakıyordu bu sırada. Ayakkabısının ucundaki küçücük leke bile çok gözğne batıyordu o an.

"Peki," dedi sonunda. Taha hızla başını kaldırdı kızdan bir ses duyunca. "Düşünürüm ben, olumlu ya da olumsuz, bir dönütüm olur." İçten içe olumlu olacağını elbette hissediyordu. Kendisinin de kalbi de, zihni de bir süredir bu adamla meşguldü çünkü.

"Olur, olur tabii," dedi Taha başını da sallarken. "Beklerim."

Anlamsız bir bakıma ve sessizlik varken Ebrar da başını hafifçe salladı. Eli omzundaki çantasının askısını tuttu sıkıca. "İyi günler, Allah'a emanet olun." Hâlâ sizli bizli konuşması tuhaftı ama başka türlü hitap etmek tuhaf geliyordu. En azından şimdilik.

"Sende, sende Allah'a emanet ol." Genç kız diyecek bir şey kalmayınca arkasını dönüp az önce geldiği yolu geri yürüdü. Bugün pastanede kalmaması daha iyi olurdu. Öğleden sonra dersi vardı, o zamana kadar belki fakültenin bahçesinde oturabilirdi. Hava bugün sıcaktı, ilk bahar geliyordu.

Bu sırada yaşananları hazmedip kızlarla olan gruba da belki yazabilirdi. Akıl alabilirdi. Kendisi ne yapıp nasıl tepki vereceğini pek bilmiyordu zira. Beyin fonksiyonları durmuştu sanki.

"En iyisi öyle yapayım," diye mırıldanırken adımlarını hızlandırıp durağa doğru yürüdü.

_____________________

"Demek bir şey demedi ha?" Acar, önündeki muzlu pastayı büyük lokmalar halinde yerken Taha'ya hitaben konuşmuştu.

Akşama doğru pastane de toplanmışlardı Uluhan erkekleri, Karan ve Ömer. Taha başını salladı. "Düşünürüm dedi."

"E haklı kız," Herkesin gözü Ömer'e dönünce Ömer, utanarak sessizleşti. "Yani birden söylenmez ki öyle şeyler." Dün hastanefe tanıştıktan sonra onu da yanlarına almışlardı. Erkeklerin doğasında olduğu içinde, hemen alışmışlardı.

Not Defteri |Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin