Ben öylece yeri izlerken onlar konuşuyorlardı. Kafamda birsürü düşünce vardı hangi birini çözecektim bilmiyordum.Zeynep birkaç kez seslenmiş olmalı ki en son bağırdı.
"ECRİNN"
Sıçrayarak kendime geldim.
"Efendim"
"Nerelere daldın öyle"
"Hiç"
"Ne hiç Ecrin kaç saattir sesleniyom cevap vermiyon"
"Yok ya"
"Aklın Akın'da dimi"
"Hayır yaa ne alaka"
"Şuan başka nerde olabilir"
"Değil diyorum Zeynep"
"Ee tamam o zaman aklın nerde şuan akından başka"Biraz sert çıkışmış olmalıyım ki tersledim kızı.
"AYY NE AKINMIŞ BE YETER. AKIN AKIN AKIN YETER YA BIKTIM"
Diyerek kalktım ve içeri mutfağa geçtim ben tam su içmiş bardağı tezgaha bırakırken arkamdan ses geldi.
"Ecrin... İyimisin"
Arkamı döndüm. Gelen Kaan'dı sakin bir şekilde cevap verdim.
"İyiyim"
"Eminmisin"
"Evet hap içtim şimdi"
"Niye içtin ki"
"Parol içtim o haplardan değil"
"Hee tamam... ben gidicem de onun için geldim görüşürüz demeye"
"AA nereye gidiyon daha yani geldiniz"
"Öyle biraz sahil kenarı falan turlar eve gerim. Berat'ta kalkıyor zaten"
"Şey ee"Ney dercesine gözlerini kıstı.
"Sahile beraber gidelim mi? Yani eğer kabul edersen"
"Olur tabiki niye olmasın"
"Tamam o zaman harızlanıp geliyorum"
"Bekliyorum"Hızlıca odama çıktım. Siyah askılı crop ve paraşüt pantolon giydim kulaklığımı boynuma taktım ve yanıma paraşüt bi ceket aldım. Aşağıya geri indim.
"Hazırım ben"
Hepsi içeride beni bekliyorlardı.
"Ecrin eve geç gelme"
"Sen gelmiyormusum"
"Yok siz ikinizsiniz zaten"
"Berat sen"
"Yok kanka ben gelmiyorum"
"Kaan'la bizmiyiz sadece"
"Evet"
"Evet"
"İyi gel biz çıkalım o zaman Kaan"
"Tamamdır hadi"Çıktık. Aradan 20 dakika sonra sahilin kenarındaydık artık. Yol boyunca hiç konuşmamıştık ve hâla daha konuşmuyorduk.
"Eeee anlat bakalım"
"Ne anlatayım"
"Hayatını anlatsana"
"Hangi hayatımı. Olmayan mı?"
"Ecrin niye böyle düşünüyorsun ki bence siz annenle çok güzel bi hayat yaşıyorsunuz"
"Annem tek çünkü"
"Aynı evde olup farklı dünyalardan olmaktan iyidir bence"
"Nasıl yani"İkimizde çok sakinleşmiştik.
"Benim ailem işte"
"Senin ailen mi"
"Benim babam, annem ve abim aynı evdeyiz"
"Ne güzel işte"
"Hiçte. Babam desen sürekli bir odada ve sürekli işi ile ilgilenir, odasına ne zaman girsek çok kısa cevaplar verir başından salar bizi"
"Annen"
"Annemde bizimle ilgilenmez, oda ayrı bir odada işlerle ilgilenir, yemekte bile aynı sofraya oturmayız. Abim var işte bide ama oda sürekli derslerinde şuan İstanbul'da üniversite okuyor."
"Ne diyeceğimi bilemedim"
"Bişey deme, demen gerekmiyor ki"
"Peki"Sessizlik oluştu. Sahil kenarında yürüyorduk bu sırada, hava soğumaya başlamıştı bu sırada.
"Sen üşümedin mi giysene ceketini"
"Giyerim ya üşümedim çok"
"Şimdi giy sonra üşütürsün"
"Üşütsem nolucak bişi değişmeyecek"
"Sen çok inatçı birisisin"Dedi ve kendisi elimden alıp sırtıma attı. O an durmuştuk. Ben ona bakıyordum, oda benim üstüme atmakta olduğu cekete. Sonra durdu ve gözleri gözlerimle buluştu. İlk defa gözlerimi kaçırmadım. Birbirimizin gözlerini izliyorduk. Benim içimdeki kelebekler uçuşmaya başlamış gibilerdi. Birkaç dakika böyle sürerken yanımıza birisi geldi.