7. BÖLÜM❁SERÇE❁

1K 29 11
                                    

Bana sınanmışlarla bahşedilen bu hayatta ölmemek içindi bu çabam. Yenilgiyi kabullendiğim an vazgeçecektim canımdan.

❁❁❁

Yıldırım son cümlesini söyledikten sonra odadan çıkmış beni de bir bilinmezliğe doğru sürüklemişti. Ben gerçekten bunu istiyor muydum? Ya daha çok çıkmaza girersem? Ya İnsanların nefretini daha fazla kazanırsam? Bilemiyorum. Güçlü durmak istediğimi söylemiştim doğru ancak bu şekilde istiyor muydum? Hem ben cellat olacaksam kurbanım kim olacaktı? Ferhunde mi? Hayır.

Ona, bana yaptığının aynısını yapamazdım. Ben kötü birisi değildim. Her ne kadar bana acımamış olsa bile bunu yapmak istemiyordum. Peki ya iyiliği seçmek bana daha fazla zarar veriyorsa? Güçlü durmak için daha farklı yöntemler bulmalıydım. Ben ne dersem diyeyim, ne düşünürsem düşüneyim sonuç aynı olacaktı. Yıldırım istemişse yapmak zorundaydım. Yoksa istemediğim çok şey olurdu. Yıldırımın sözünden çıkmak demek, ölüme kucak açmak demektir.

Yatakta nasıl bir yol izleyeceğim hakkında uzun süre kalıp düşünmüştüm. Ancak hiçbir şekilde bir çıkış yolu bulamamıştım. Kaderime boyun eğecek miydim? İstediğim hayat için ödenecek bedeller elbet ödenmeliydi. Ben de o bedelleri ödeyecektim.

Üzerinde sindiğim yataktan çıkıp her yeri aynalarla kaplı odada gezmeye başladım. Aynalardan kendi yansımam hiç iç açıcı değildi. Üzerimdeki beyaz saten gecelik kalçalarımı zor kapatıyordu. Açık olan kısımlarda tenimdeki kızarıklıklar kendisini belli ediyordu. Saçlarım omuzlarıma dağılmış, dudaklarım kurumuştu. Tenim ise solgundu.

Odadan çıkamazdım. Yasaktı. Başıboş dolanamazdım. Bu yüzden bende içimdeki karmaşadan kurtulmak için kafamı başka şeylere yoğunlaştırmalıydım. Biran için buradan kaçabilir miyim diye düşündüm Perdeleri sonuna kadar açık olan pencerenin kenarına yaklaştım. İçim heyecanla kaplandı. Göğsümdeki tutsak serçenin, kanatlarını açıp özgürlüğe uçması gibiydi. Bu oda birinci kattaydı ve ben şuan istesem bu pencereden atlayıp özgürlüğüme kavuşabilirdim. Yerde beyaz karlar hakimiyetini sürüyordu. Hiçbir şey düşünmeden kapalı olan pencereyi açmaya çalıştım. Kahretsin! Açılmıyordu. Biraz daha zorlamaya çalıştığım esnada odanın içerisinde çok yüksek sesli bir alarm çaldı. Bu alarm sesi beni bu büyük korkunun içine sertçe itti. Ne yapacaktım ben şimdi?

Alarm sesiyle bir uğultunun sesi ilişti kulaklarıma. Ben ne yapacağımı bilmez şekilde etrafımda dönüp duruyordum. Sesler gittikçe yaklaşıyordu ve işte tam o esnada pencerenin diğer ucunda Özgürü görmemle dengemi kaybedip geriye doğru sendeledim. Benim olduğumu anlamıştı. Bacaklarım titriyordu. Kaçmaya çalıştığımı anlamış olacak ki kaşları sertçe çatıldı. Yüzünde öfke vardı. Sertçe yutkunup geriye doğru adım atmaya çalıştım. Özgürü tatmin etmek için Ferhunde tarafından zorlanılmıştım. O zaman kabul etmediğim için Özgürün öfkesini kazanmıştım. Şuan bakışları da bunu kanıtlar nitelikteydi. Alarm sesi susmuyor, Kalbim gümbürdüyordu. Geriye adımlamaya devam ettiğim sırada sert bir cüsseye çarpmamla çığlık attım. Hızla çarptığım şeye bakmak için döndüğüm sırada korkudan nefesimi tutmuştum.

"Sen!" Öfkeli sesi olacakları tahmin etmemi sağlıyordu. Çarptığım kişiyi daha önce görmüştüm. Baygınken uyandığım zamanda başımda dikilen adamdı. Uzun boylu saçları sıfıra vurulmuş yeşil gözlü esmer bir adamdı. Bu oydu. "Kaçmaya mı çalıştın?"

Kafamı sağa sola doğru hızla sallayıp" Hayır ben... Ben sadece hava almak istedim"

"Sana inanmıyorum bunu Yıldırıma anlatırsın" Alarm sesi o kadar çok şiddetliydi ki sesini zar zor duyuyordum.

YANKI ❁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin