1. Bölüm

36 8 16
                                    

17.07.2023

Eren Gökalp Ecran

Saat sabahın 9'uydu ama ne yazık ki alarmım çalıyordu. Evet ben üniversite öğrencisi olmama rağmen sabahın bu vaktinde uyandırılıyorum. Sanki ömrüm boyu yeterince azap çekmemişim gibi... Her neyse kalkıp elimi yüzümü yıkadım, altıma elime ilk gelen pantolonu geçirdim ve hazırım derken aynanın karşısına geçmemle üstümü çıplak görmem bir oldu.
"Hay senin..."
Üstümü giyip siyah sedan BMW bebeğime atladım. Ve şimdi de okuldaki o saçma sapan insanlarla birmişim gibi aynı sıralara oturacağım aman ne hoş. Her neyse karşımdan gelen Helen'i görünce içimden en azından bu kız var dedim. Ve şimdi bana kocaman gülümsüyordu.

"Naber Gökalp hiç mutlu değil gibisin neden acaba?" Diye sorduğunda "Neden olabilir Helen burada bu insanların arasında bir katilin gezmesi doğru mu sence? Ya bir anda birinin boğazına yapışırsam? Ya biri sinirime dokunursa? Neyse sırf mezun olmak için geldim bu lanet üniversiteye en sonunda defolup gideceğim zaten."

"Tamam başlama yine hadi fakültene geç çıkınca ara bir kahve içeriz." dedi.
"Tamam hadi eyvallah." dedim ve büyük adımlarla kimsenin benim hakkımdaki konuşmalarını duyup dellenmemek için hızlı hızlı yürüdüm derken arkamdan beni iliklerine kadar kıskanan pezevenk Ferhat "Ooo kimleri görüyorum bu okula her gelen geçen serseri tiplileri neden alıyorlar acaba ya?" Dedi ve mesai başladı hadi bakalım.

"Bak Ferhat o küçük kafanı eline vermemem için bas git."
"Ne o senin beynin konuşmaya yetmeyince yine saldırı moduna mı geçiyorsun? Bu kadar korkak olma." Deyip kolunu yanındaki tanımadığım kızın omzuna attı.
"Bak sabah sabah adamı delirtme ağzını burnunda bulursun. Şu yanındaki paçavrayı da al defol git."
"Ne o senin annen orospu muydu da paçavrayı gözünden tanıdın hemen?" Dedi ve kan beynime sıçradı. Aklıma yine o sahne geldi.

18 yıl önce...

03.09.2005

"Anneee! Kırmızı arabamı bulamıyorum. Gördün mü?" Diye bağrıyordu 5 yaşındaki masum ve akıllı Eren. Annesi Nilüfer oğluna cevap verdi. "Oğlum yanıma gel sehpanın altına düşürmüşsün." Dedi ve Eren geldi. Annesi mutfakta yemek yapıyordu ve karnı ta burnuna kadar gelecekti neredeyse. Hamileydi Nilüfer. Çok mutluydu. Kocası Vedat ne kadar acımasız olursa olsun bu çocuk dünyaya tertemiz gelsin istiyordu. Vedat'ın bu mafya babası triplerinden çok şikayetçiydi ama ne zaman yakınmaya başlasa onu döverdi. O yüzden pek ses etmezdi. Eren gelip annesinin karnını okşuyordu.

"Anne kardeşim dünyaya geldiğinde mutlu olur musun?" Diye soruyordu. "Tabii ki mutlu olacağım oğlum o benim biricik oğluma yoldaş olacak. Ben daha ne kadar mutlu olabilirim ki?" Dedi Nilüfer. Eren oyuncağıyla oynamaya devam etti ve saatler sonra Vedat eve geldi. "Nilüfeer!" Diye bağırıyordu kapının ağzında. Nilüfer büyük adımlarla koca villanın kapısına yürüdü. Vedat yine sinirli gelmişti ama sırf karısı hamile diye ona vurmuyordu.

"Ne yemek yaptın kurt gibi acıktım." dedi Vedat. "Tavuk pilavla mercimek çorbası yaptım hazır mutfakta gel de yiyelim." dedi Nilüfer. Eren'i de çağırdılar ve yemek yendi. Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Annesi Eren'e masal okuyordu ve Eren uyumak üzereydi. Bir süre sonra Eren mışıl mışıl uyudu. Vedatla Nilüfer de yattığında gece sona erdi.

04.09.2005

4 eylül sabahı ise kahvaltı evdeki hizmetliler tarafından hazırlanmıştı. Annesi Eren'e özenle kahvaltı yaptırdıktan sonra servisine bindirdi ve onu okula gönderdi. Şimdi kendisi her zaman yaptığı şeyleri yapacaktı. Vedat geldi ve:

"Nilüfer bak çocuğa bir şey olacak geç şuraya otur." Dedi. Nilüfer onun sözünü dinledi. Vedat yarım saat sonra giyinmiş olarak döndü ve evden çıktı. Nilüfer bahçelerinde çiçekleriyle ilgilenmeye bayılıyordu. Her gün onlara güzel şeyler söyleyerek sulamak çok hoşuna gidiyordu. Biraz yürüyüş yapmaya karar verdi ve bunun ona iyi geldiğini düşünüyordu.

Kurşunlara Dizili Beş HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin