10. Bölüm

13 6 8
                                    

Deniz İpek

01.11.2023

Telefonumun zil sesi kulaklarımda ötüyordu kimdi bu sabah sabah arayan zar zor uykulu bir şekilde yatağımın yanı başında duran komidine uzandım telefonumu elime alır almaz kapandı ekrana baktım "bir cevapsız arama" "BABACIIIMMMM" sabah sabah neden aramıştı ki beni? Hemen tekrardan aradım. Bana gün içinde şirkete gelmemi söyledi. Bir şey oldu diye çok korkmuştum. Telefonumu kapatırken ekranıma bir mesaj düştü

"0532********"
" Bu akşam benimle saat 8 de Bar Ay barına gelmeye ne dersin?"
Kimdi bu? Nasıl yani? Her kimse numaramı nerden bulmuştu?
Düşüncelerden kafayı yerken birden aklıma üniversitedeki çocuk geldi. O muydu? Bu gerçekten çok korkunç. Ne yapmam gerekiyordu bilmiyordum acaba akşam gidip ona haddini mi bildirmeliydim? Aklımda bir sürü düşünce vardı ama ilk önce kim olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Mesajdan numarayı kaydedip aradım. Sesinden anlamıştım evet oydu pislik herif nasıl böyle bir şey diyebiliyordu. Sinirle yatağımdan kalkıp üstümü giyindim dışarıda kahve içmeye gidecektim sinirim anca öyle geçerdi. Kahve benim için çok değerli bir şeydi. Evden Güneş'le çıkıp yürüyüş yaparak evin yakınlarında Güneş'i de çok seven cafe sahibinin dükkanına gittik. Annemin zift diye adlandırdığı kahveyi yudumlarken telefonumun ekranına bir bildirim daha düştü.

"0532********"
" Mesajıma karşılık vermedin güzelim." bir sinirle geleceğim yazıp mesajı gönderdim. Aman Allahım ben neye bulaşmıştım ne yapacaktım. Yüzümdeki bu siniri gören cafe sahibi Reyhan abla:

"Bir sorun mu var canım sinirli gibisin." sadece yok abla diyebildim. Kahvemi içip Güneş'le yürümeye devam ettik. Güneşi eve bırakıp alışverişe gidecektim. Evden arabamı aldım ve kafamın içindeki sorularla daha fazla arabayı kullanamayacaktım yoksa kaza yapacaktım. Arabayı sağa çektim ve bir yudum su içtim. Telefonuma bir mesaj daha geldi yine oydu Allahım kurtulamayacak mıydım bundan.

"0532********"
"Çok sevindim 19.30 gibi seni evinden alabilirim."
Ne diyordu bu evimi biliyor muydu?
"Hayır bunu neden yapacaksın ki?" dedim.
"Sanırım senden hoşlandım benim olmanı istiyorum hemde bu gece..."
Ne demek istemişti?
Kendim geleceğim yazdım ve bir sonraki gelen mesajlara bakmadım.

Alışveriş yapmak çok mutlu ediyordu her şeyi unutturuyordu. Mağazaya girdim ve gözüme ilk çarpan kaban çok hoşuma gitmişti bordo elbisemle çok güzel olacaktı hemen alıp kasaya gittim. O sırada babam aradı " Ne zaman geleceksin kızım?"

"Birazdan gelirim baba."

"Tamam bebeğim dikkat et."
Kabanın ücretini ödeyip mağazadan çıktım. Geriden arabamı gördüm ve duruşu o kadar hoşuma gidiyordu ki resmen gidip arabama sarılmak istiyordum ama etraftaki insanlar bu durumu garipseyeceğinden dolayı böyle delice fikirleri aklımdan çıkardım.

Arabamı şirketin valesine verdim. Kapıdan içeri girerken herkes bana selam veriyordu bende tabi ki onları geri çevirmiyordum hepsini ayrı ayrı seviyordum. Babamın odasına giderken Vedat amcanın odasında olanlar biraz beni germişti içeride birisi sürekli bağırıp çağırıyordu kimdi bu biraz meraklı tavırlarımla odanın camına doğru gittim. Gözümü diktim onlara bakıyordum. Aman Allahım bu çocuk da kimdi? Kaslı vücuduna oturan siyah gömleği, uzun boyuna o siyah kumaş pantolon ne kadar yakışmıştı. Bi an afalladım ne yapıyorum ben dedim ve babamın odasına doğru yöneldim. Kapıyı hızla açan çocuk beni görmeden bir hızla çarpıp gitmişti. Arkasından hayvan herif diye bağırmıştım ama beni duymamıştı. Ne kaba bir hareketti hem çarp hemde özür dilemeden öylece çek git demek ki yakışıklı olmak bir işe yaramıyormuş. Babamın odasına gittim. Bana sıkıca sarıldı ve öptü babama direkt Vedat amcanın odasındaki çocuğun kim olduğunu sordum. Oğlu olduğunu söyleyince çok şaşırmıştım. Vedat amcayı çok severdim ama oğlu neden bu kadar kabaydı. Vedat amcasın oğlu mu vardı sorusunu soramadan babam " Kızım şirkette artık bir şeyler için sana da imza yetkisi vermek istedim kabul eder misin?"

" Nasıl yani baba yapabilir miyim ki?"

" Zor bir şey yok kızım sadece imza atacaksın." dedi ve güldü. Çok şaşırmıştım ama bir yandan da değerli hissetmiştim.

Şirketten çıkıp valeden arabamı getirmesini istedim. Saat 18.30'du 20.00'da o çocuğa haddini bildirmeye gidecektim. Eve gittim ve aldığım kabanımla bordo elbisemi giyinip Güneş'i öpüp evden çıktım. Konum atmasını istedim. Söylediği yere vardığımda elinde bir gül ve nergis buketi gördüm. Bana uzatıp " Senin kadar olmasa da bu güzel çiçekleri kabul et" dedi. Elinden almıştım ama kafasında parçalamamak için zor duruyordum. İçeriye girdik bize bir masa ayarlamıştı. Çok gergindim atağımı ne zaman yapacağımı düşünüyordum. Her dakika başı alkol içiyordu bana uzatıyordu ama içmiyordum. Çok sarhoş olmuştu. Elini belime atıp vücudumda gezdirmeye başlayıp kendine çekince hızlıca itip yüzüne tokat atmıştım. Ne olduğunu anlamadan bağırıp:

"Benim olana kadar seni rahat bırakmayacağım kızım sen benimsin lan!" diyerek bağırıyordu. Ben koşarak arabama binip oradan uzaklaştım. O pis elleri belime dokumuştu nasıl olur da yanına gitmiştim. Toparlanıp eve doğru gittim. Kapıyı açtığımda Güneş'in koşusunu gördüm. Kucağıma atlamıştı. Onu görmek çok rahatlatmıştı.

Aradan birkaç saat sonra annem ve babam eve geldi sanki birşey olduğunu anlamış gibi ikisi birden "İyi misin?" dedi. Bir şeyim olmadığını bu gün çok yorulduğumu yukarı çıkıp uyumam gerektiğini söyledim. Annem sağ babam sol yanağımdan öptü. Odama çıktım üstümü değiştirip kafamı yastığa koydum ve olanları düşünürken uyuyakaldım.

Kurşunlara Dizili Beş HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin