Deniz İpek
12.04.2021
Güneş ışığının odamdaki kocaman pencereden yüzüme vurmasıyla uyanmıştım. Kafamı kapıya doğru çevirdiğimde komodinimin üstünde duran papatya buketiyle karşılaştım. Üzerinde küçük pembe bir not vardı. O kadar güzeldi ki yırtılmamasına özen göstererek açtım. Gözlerim hemen köşedeki isime gitti. "Annen & Baban" hemen yazdığı notu okudum. "Çok güzel uyuyordun seni uyandırmak istemedik aşağıda kahvaltın hazır biz şirkette olacağız." Yüzümde bir gülümseme oluştu. Her zaman böyle küçük şeylerde bile sürprizler yapmaları beni her defasında güldürüyordu. Onlara sahip olmak çok güzeldi.
Saten pijamalarımın üstüne sabahlığımı giyip aşağı indim ve o sırada acı çekercesine bir ses kulaklarımı çınlattı. Hızlıca merdivenlerden inip kapıyı açtım. Karşımda minik bir Golden Retriever yavrusu duruyordu. Ona doğru yaklaştığımda minik patisini yalamaya başladı. Patisini tutup baktığımda bir dal parçasının battığını ve kanadığını gördüm. Zavallı kim bilir ne kadar canı acımıştı onu alıp evin içine getirdim. Veterinerlik 1. Sınıf öğrencisi olmama rağmen küçük bir kıymık benim için basit kalmıştı. Hemen onu incitmeyecek şekilde müdehaleyi yaptım ve kıymığı minik partisinden çıkardım. Bana teşekkür edercesine yüzümü yalamaya başlamıştı daha fazla yalasaydı sanırım yüzümün her yeri salya olacaktı. Tasması olup olmadığını kontrol ettim ve yoktu. Biraz da kirliydi sanki uzun zamandır dışardaydı. Onu çok sevmiştim benimle oyun oynamaya çalışıyordu ve çok masumdu. Acaba sahibi yoksa onu sahiplenebilir miydim. Telefonumu aldım ve annemi aradım.
" Anne evde köpek besleyebilir miyiz?" annem telefonu açar açmaz böyle bir soruyla karşılaşınca ne diyeceğini bilemedi "Nasıl yani?" dedi." Eve geldiğinizde anlatacağım bence sizde çok seveceksiniz!"
"Bence senin adın Güneş olmalı tüylerin o kadar sarı ki çok güzelsin Güneş." Bana dönerek kucağıma atladı. O sırada bir kapı sesi duydum annem beni karşısında Güneşle oynarken gördü. Gözlerini kocaman açmıştı. "Deniz bu köpek de nerden çıktı? Ve bu çok pis." dedi." O köpek değil Güneş bu sabah partisindeki kıymığı çıkarttım." Babam yanımıza geldi.
"Benim miniğim hiçbir hayvana kıyamaz mıymış?" diyerek saçlarımı okşayarak öptü ve " Bence bizle kalmasında bir sorun yok evimiz ve bahçemiz onun için fazlasıyla büyük." Babam bu sözleri söylerken evin içinde bir sevinç çığlığı attım. Güneş anlamış gibi yüzümü yalamaya başladı. Çok güzelsin Güneş.Günümüz
Saat 9:30'du gözlerimi kocaman açtım ve aklıma 10 da sınavım olduğu geldi. Elimi yüzümü yıkayıp hızlıca giyinmem ve çıkmam gerekiyor. Merdivenlerden koşarak inerken Güneş koca patileriyle sırtıma atladı. Canım çok acımıştı ama onu çok seviyordum. Kapıdan annemle babamın odasında baktığımda ikiside birbirine sarılarak uyuyordu. O kadar güzellerdi ki onlarınki gibi bir ilişki yaşamak istiyordum...
Okulun kapısından girdim ve arabamdan indim. Hızlıca sınavın olduğu kata çıkarken karşıma uzun boylu bir çocuk belirdi çok yakışıklıydı gözlerimi üzerinden alamadım fark etmemesi için elimden geleni yaptım ama fark etmişti bile. Hemen bana utanmadan:
" Bugün de yakışıklı olduğumu biliyorum." diyerek güldü ve yanağıma dokundu. İlk defa biri bana böyle dokunmuştu. "Pislik." diyebildim sadece ve koşarak sınıfa girdim. Ne yaşadığımı anlayamadım. Sınavım olduğu için unutmaya çalıştım.
Telefona düşen bildirimi gördüm babam "Annenle birlikte şirkette akşam yemeği düzenledik yalnız kalmanı istemiyoruz okul çıkışı hazırlanıp şirkete gel GÜZEL KIZIM." Okuldan çıkıp alışveriş merkezine gidip akşam güzel bir elbise alacaktım. Kendime gözlerimin rengini ortaya çıkaracak bir koyu mavi elbise giydim denediğimde karşıma üniversitedeki çocuk çıktı "Vücudun çok güzelmiş gözlerin gibi. Bir akşam evime gidelim mi?" dedi ve daha da yakınıma geldi. Elbiseyi alıp oradan sinirli bir şekilde çıktım. Eve gidip giyinecektim.
Saat 19.17 elbisemi giyip son kez rujumu sürüp evden çıkacaktım. Güneş merak edercesine bana bakıyordu. Onu kocaman öpüp evden çıktım.
Şirketin önü çok kalabalıktı. İçeri girip annemi aradım. Yanlarına doğru yürürken herkesin gözlerinin benim üzerimde olduğunu hissedip başımı istemsizce önüme eğdim. Hep birlikte masaya oturduk bir sandalye boştu ve herkes onu bekliyor gibiydi. Vedat amca telefonla sinirli bir şekilde konuşuyordu. Kapatıp yanımıza geldi. "Oğlum bu gün gelemeyecek ama en kısa zamanda bizle." dedi ve oturdu. Herkes yemeğe başladı.
Vedat amcanın oğlu mu vardı?
Şaşırmıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurşunlara Dizili Beş Hayat
ChickLit"Hayat herkese eşit midir?" ya da "Kader nedir?" bunun gibi sorular insanların hayatında en az bir kez sorduğu sorulardır çünkü hayat kimseye eşit davranmaz ve kader önceden değişmeyecek bir biçimde belirlenmiş olay akışı anlamına gelse bile kimiler...