Kayra Aslan
Aden'e anlamsız bakışlarımı gönderirken o çoktan gelen tanımadığım çocuğa pansuman yapmaya ve hızlı hızlı konuşmaya başlamıştı.
"Gökalp kaç kere diyeceğim sana şu işlerden vazgeç bir gün başına bela açacak diye? Al bak işte yara bere içindesin."
"Ya Aden sence bu işler bırakabileceğim şeyler mi? Bu sefer hiç planlamadığım yerden geldi yavşaklar yoksa ben hallederdim."
Ve evet artık adı dışında bilmiyordum çocuğu. O bana kötü kötü bakıyordu ben ona kötü kötü bakıyordum ve açıkçası bu bakışma nereye gidecek merak ediyordum. O en sonunda Aden'e döndüğünde baştan aşağı süzdüm. Acaba "Bu işler" derken bahsettiği şey neydi. Uyuşturucu? Kapkaç? Belki de insanları öldürüyordu çünkü pantolonun kenarındaki silahı fark etmiştim. Aden yine sinirli ve endişeli tavırlar içerisinde Gökalp denilen çocuğa beklemesini söyleyip banyoya doğru ilerledi. Fırsat bulunca ben de peşinden koşup sorularımı sormaya başladım.
"Kim lan bu Götalp? Keşlere benziyor etrafı yara bere, mal mal bakıyor, cebinde silah var. Aden yakında pavyonlardan topladım seni moduna giricem bak."
"Lan saçmalama. Sana bir ara anlatmıştım ya Ege diye o işte."
"Lan o Ege bu mu? E Götalp ne alaka? Adı Ege ise?"
"Ya salak bak beni iyi dinle. Tam adı Eren Gökalp Ecran ama Ege diye kısaltıyor. Neden geldiğini ben de anlamadım ama muhtemelen birinden kaçıyordur."
"Bu nereden çıktı birden ya. Aden hiç tutumlu seçimlerin yok kızım hep Aslan burcu olduğun için bunlar ya da beynin tamamını sadece yemek yapmaya kullanıyor."
Zıplayıp kafama vurunca kafamı tutup bağırdım biraz. "Dur lan zıpzıp. " Seslenme biçimlerimi beğenmemiş olacak ki bu sefer de cimciklemeye başlamıştı. Biz bu şekilde didişirken içeriden sayın Götalpimizin sesi gelince Aden olayın ciddiyetini anlayıp salona geri döndü. Ben de nolur nolmaz başımıza taşlar yağmasın diye odama gidip tütsümü yaktım. Biraz bekledikten sonra evde gezdirmeye başladım. Yavşak geldiği gibi evin enerjisini değiştirmişti. Salona gelip tütsüyü dolaştırırken eve gelen Götalp'in Aden'e benim hakkımda soru sorduğunu duymuştum. En son cümlesiyle tütsüyü yüzüne yüzüne itelemeye başladım.
"Aden bu kim lan gaye benziyo tütsü falan. Lan yaklaştırma bok gibi kokuyo."
"Oğlum geldiğin yere geri gönderirim lan seni mis gibi lavanta kokuyor."
"Bok gibi kokuyor uzaklaştır şunu. Aden al şunu yanımdan büyü falan yapar şimdi amına koyayım."
Atışmaya devam ediyorduk. Ben ona tütsüyü yaklaştırıyordum o da ittirip duruyordu.
"Bak çekicem silahı sıkıcam kafama göreceksin"
"Elinden geleni ardına koyma lan Götalp."
"Aden bak şu gay tanesine bir şey söyle elimde kalır."
"Aden ben atıyorum bunu evden başka eve gider artık hadi öptüm Götalp iyi geceler sokakta yatarsın artık."
Boğuşa boğuşa kapıya doğru anca getirmiştim ki Aden hanım mutfaktan çıkıp yanımıza gelmişti. Sahi o ne zaman mutfağa gitti ki lan? İkimizi de ayırıp tekrardan salona sürüklemişti. Her ikimizi de farklı koltuklara attıktan sonra konuşmaya başladı.
"Ya kedi köpek gibi birbirinizi yemeyi bırakır mısınız lütfen? Beş yaşındaki çocuk musunuz yoksa yetişkin misiniz ayırt edemiyorum şu an. Bebek gibisiniz yemin ediyorum."
"Gayra başlattı."
"Lan sen başlattın suç atma bana." Ayaklanıp tekrardan vuracakken Aden aşırı bıkmış bir şekilde nefes aldı ve hayatımda hiç duymadığım bir ses tonuyla sinirli sinirli konuştu. Dolunayın ters tarafı gibi geldi çocuk görüyor musunuz? Delirtti iki dakikada pamuk gibi kızı. Pes yani.
"Ama bak sikicem ikinizi de!"
AAAAAAAAAA neler neler duyuyorum. Hiç böyle bir kız değildi. Hepsi bu Götalp'ten sonra. Kesin Koç burcu bakın ben buraya yazıyorum.
" Kayra mal mal bakma yüzüme kalk mutfağa yemek yiyeceğiz."
İkinci bir şok geliyor bir dakika. Bakın 22 yıllık hayatımda Aden'i ilk defa böyle görüyorum. Sanırım sinirlendi. Hepsi bu çocuk yüzünden valla. Kafama aldığım ikinci vuruştan sonra göt korkusuyla mutfağa uçmuştum resmen. Yemek masasında Aden'e kaş göz yapıp ne zaman gideceğini sorup duruyorken sabırlı iç çekişinden sonra kafamı eğip yemeğe odaklanmıştım. Biraz daha zorlarsak evden kovulan sadece Götalp olmayacaktı sanırım. Bu düşünce içime küçük bir ürperti verince geriye atıp yemeğe gerçekten odaklanmıştım. Çatalı ağzıma sürüklediğim gibi geri çıkartıp yüzümü ekşitmiştim.
"Aden patlıcan var bunda. Ya ben sevmiyorum patlıcan yemicem ben bunu. Yok yemicem. Dürüm söylüyorum ben."
"Yanlış tabağı aldığın için yanlış yemeği yemiş olabilir misin acaba Kayracım? Erenin tabağını almışsın onda patlıcanlı bir şey yok."
"Aslında senin patlıcan sevmen gerekiyordu ama Gayra."
Gay şakası mı yapmıştı o? Beyni yok yemin ediyorum o nasıl şakaydı öyle. Kusucam şimdi şuraya çıkarıcam. Sinirle cevap verecekken Aden'in yorgun bakışlarını görüp kendimi durdurmuş tabaklarımızı değiştirirken gülümseyerek cevap verdim.
"Çok komikti gerçekten. Buyur tabağın. Zıkkımın dibini ye."
Geceye kadar birbirimizle uğraşıp durmuştuk. En sonunda Aden yorgun bir şekilde Götalp'e yatağını açıp uyumaya gitmişti.
"Bana bak yumuşak g yatıyorum ben uyurken iğrenç bir hareket yapayım deme ben gay değilim."
"Seni görünce bir taraflarım kalkmıyor Götalp uyu bulaşma bana."
Kapıyı tıklatıp odasına girdiğimde Aden'in çoktan uyuduğunu görmüştüm. Sabah özür için kahvaltı hazırlamayı kafamda kesinleştirip yatağıma geçmiştim.
Sabah
Mutfak nasıl buna dönüştü hiç bilmiyordum ancak bildiğim tek şey Aden'in ağzımıza sıçacak olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurşunlara Dizili Beş Hayat
ChickLit"Hayat herkese eşit midir?" ya da "Kader nedir?" bunun gibi sorular insanların hayatında en az bir kez sorduğu sorulardır çünkü hayat kimseye eşit davranmaz ve kader önceden değişmeyecek bir biçimde belirlenmiş olay akışı anlamına gelse bile kimiler...