03.11.2023
Aden Demir
Sabah kalkıp mutfağın halini öyle görünce hiç kalkmamış olmayı diledim. Gördüklerimin gerçekliğinden emin olmak için gözlerimi kapatıp açtığımda son derece gerçek olduğunu fark ettim. Kayra mutfağı savaş alanına çevirmişti resmen. Sinirle ona döndüğümde masum masum suratıma bakarak kaçmaya çalışıyordu.
"Bu mutfağın hali ne Kayra! İstesen bu kadar berbat edemezsin burayı! Her yer yanık kokuyor ne bok pişirdin burada!?"
"Bok falan ayıp oluyor Adenciğim pankek yapmak istemiştim özür amaçlı."
"Muhteşem bir özür olmuş Gayra."
Eren mutfak tezgahına yaslanmış bir şekilde Kayra'ya laf attığında Kayra da sinirle ona döndü. Eren dün yaralı bir şekilde bana gelmişti ve geldiğinden beri Kayra ile atışıyorlardı. En son sinirlenip ikisine de bağırmıştım.
"Lan bak sen hiç konuşma hepsi senin yüzünden oldu zaten uğursuz Götalp."
"Tamam başlamayın yine. Çıkın mutfaktan ben çağırana kadar düzgünce durun."
"Gayra bulaşıyor."
"İkinizde sessiz sessiz beni bekleyin."
İkisini de ikna edip gönderdiğimde bir süre mutfakla bakıştım ve toplamaya başladım. Eren normalde haber vermeden gelmezdi. Normalde yaralı da olmazdı zaten. Ne olduğunu hâlâ anlatmamış olsa da yine bir bok yemiştir. Aklıma Erenle ilk tanıştığımız zaman gelince kendi kendime güldüm.
23.07.2023
Doğum günümün özel olduğundan değil ama en azından bugün çalışmam diye düşünürken staj yaptığım restoranı birinin kapatıp birkaç kişi hariç neredeyse herkesin gitmesiyle kalıp hem yemekleri yapıp hem servis edecek olan enayi olarak ben seçilmiştim. Burayı kapatan kişi herkesin kaçmasını sağlayacak ne yapmış olabilir bilmiyorum ama patronumuz her şeyin sıfır hata olmasını istemişti.
Yapacağımız yemek standarttı bu yüzden işim daha kolaydı. Yemekleri hızlıca iş birliğiyle hazırlayıp birkaç arkadaşımla servis etmek için servis arabasını aldım. Tabakları dikkatli bir şekilde arabaya yerleştirdim. Diğerlerinin gitmeye götü yemeyince seçilen enayi yine ben oldum.
Bu kadar korkacak ne olduğunu anlayamazken servis arabasıyla içeriye kurulmuş olan büyük masaya ilerledim. İnsanlar birbirinden neden bu kadar korkardı ki ya da ölümden. Gerçekten bahsettikleri kadar ürkütücü bir şey miydi acaba? Ölümün getirdiği bir rahatlık var mıydı? Tamam bende korkuyordum ölmekten ama bu kadar abartmaya gerek var mı bilemiyorum.
Uzun masanın en başından itibaren aynı sıkıcı takım elbiseyi giymiş adamlara servis yapmaya başlamıştım. Sırayla giderken aralarından birisi diğerlerinden farklı görünüyordu. Onların aksine siyah ama farklı bir model giymişti. Ona servis yaparken bir anda restoranın camları tuzla buz oldu.
Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken o çocuk bana siper oldu ve yere eğildi. Her şey bir anda gelişirken o çocuğa uymaktan başka bir şey yapamadım. O bana siper olmuş bir şekilde bizi bir yere götürüyordu. Ne olduğunu ancak onunla arka kapıdan çıkıp yere çöktüğümüzde anlayabildim. Kulaklarım çınlarken çocuk elini omzundaki yaraya tutmuş bana bakıyordu. Acı çektiği yüzünden belli oluyordu ama kendime gelebilmek için susarken bıkkınca bana baktı.
"Ne bakıyorsun amına koyayım, yaralandım! Bu halde araba kullanamam."
Tamamen kendime geldiğimde durumun ciddiyetini anlamıştım. Hızlıca ona dönüp yarasına baktım. Ciddi görünüyordu. Bağırması beni kendime getirdiği için sesimi çıkarıp bir şey söylemedim. Onu eve götürebilirdim, sonuçta hayatımı kurtarmıştı. Ona borçluydum.
![](https://img.wattpad.com/cover/363095855-288-k269930.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurşunlara Dizili Beş Hayat
ChickLit"Hayat herkese eşit midir?" ya da "Kader nedir?" bunun gibi sorular insanların hayatında en az bir kez sorduğu sorulardır çünkü hayat kimseye eşit davranmaz ve kader önceden değişmeyecek bir biçimde belirlenmiş olay akışı anlamına gelse bile kimiler...