İYİ OKUMALARYüzümde salak bir sırıtma ile karşımda ki denizi izliyordum. Sırıtmama bir türlü mani olamazken, ellerime dokunan sıcaklık ile bakışlarımın oraya çevrilmesini sağladı. Bana bakan gözlerinin içi parlıyordu.
Gülümsedim.
Bakışlarım yine aynı yere çevrilirken o gün akşam yaşadıklarımız geldi aklıma. Şimdi de buradaydık. Birbirimize değer verip, ikimizde ikimiz için birer şans vermek istiyorduk. Onunla birlikte olmak ve onu daha iyi tanımak istiyordum. Tüm yaşadığım zorluklardan sonra artık sevdiğim adamla mutlu olup hayaller kurmayı istiyordum.
"Ne düşünüyorsun?"
"Hiç."
Ellerimi tutan eli sıkılaştı aklımdakinleri söylemem için ısrar ediyordu. Yandan ona bir bakış atarak önüne bakmaya devam ettim. Söylmiyecektim. Belki zaman geldiği zaman ona söylerdim ana o zaman kesinlikle şimdi değildi.
Biraz oturduktan sonra kalkıp arabaya doğru el ele yürüdük bu kadar kısa bir sürede yakın olmamız başımı döndürüyordu. Onu seviyordum ama onun beni sevdiğinden emin miydim? Bilmeliyorum. Her şey hızla olmuştu. Bu durumdan mutluydum tabikide. Yıllardır onu bekleyen biri olarak nasıl olmazdım.
"Beni şirkete yakın bir yerde bırak."
"Neden?"
"Abim daha bilmiyor ya hani. Olay çıkmasın."
"Bir şey olmaz. Sen merak etme."
Araba ilerlerken ne kadar itiraz etsemde kabul etmeyip tamda kapının önüne kadar gelmiş birde üstüne herkese gösterircesine kapımı açmıştı. Sinirlendiğimi belli edercesine hiç bir şey demeden ilerlemeye hazırlanırken bileğimden tutarak beni engelleyerek konuştu.
"Bir öpücük yok mu?"
"Sana hiç bir şey yok. Haa bir şey var o da zıkkım."
İlerlemeye başladığımda arkamda gülen suratı iyice dellendirmişti beni. İstediğim ilk şeyi bile yapmamış üstüne birde arkamdan kıs kıs gülüyordu. Ama tabiki ben ona yapardım yapacağımı.
Abimin yanına çıkıp kapısını tıklattım. Girmem için komut verildiğinde kapıyı açarak girdin. Yanında her zamanki gibi Özkan vardı. Bu adam niye sürekli buraydı onu anlamıyordum. Ne zaman buraya gelsem hep buradaydı. Ve bu beni fena halde şüpheye düşürüyordu.
"Hoş geldin Helin."
"Hoş buldum abicim."
Ona sıkıca sarılırken ayaklanan Özkana kısaca bir selam verip koltuklarsan birine yerleştim. Bir kahve rica edip ortalıkta dönen muhabbeti dinlerken, Özkan bir anda bana bakarak konuşmaya başladı.
"Aslında sizi bir ara yemeğe davet etmek isterim. Hem ortaklığımızı kutlayamadık."
Abim bu fikiri beğenmiş bir şekilde onaylarken onu gözleri bende dolanıyordu. Kesinlikle bana olan ilgisinin farkındaydım. Ana dediğim gibi bu adam bana kesmlikle güven vermiyordu. Neden bilmiyorum.
Kahveler geldiğinde kısaca tekrar işler hakkında konuşurlarken, telefonuma gelen mesaj ike açıp baktım. Mesaj tabiki de Selim'dendi. Ne yaptığımı soruyordu. Ona sabah ki olaydan ötürü tavrımı belli ederek görüldü atıp kapattım. Biraz da o sinir olmalıydı.
Özkan gittiğinde bir süre abimle kalıp sohbet ettik. Sevgilisine evlenme teklifi etmeyi düşünüyordu. Onun adına mutlu olmuştum. Onca yıldan sonra sonunda hayatı iyiye gidiyordu iyi bir işi be iyi bir hayat arkadaşına dahil olacaktı. Ben ise hayatta daha da geriye gidiyormuş gibi hissediyordum. Evet Selim ile ilişkimiz iyi gidiyordu ama daha yolun çok başındaydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria +18 #ilmelistan
Romance"Bana ne istediğini söyle!" Emir veren sesi serti. Bedenim ihtiyaçla kavrulurken bedenim zangır zangır titremeye çoktan başlamıştı. "Ne istiyorsun güzelim. Hadi söyle bana" Dudakları daha aşağıya inip boynuma inerken rahatsızlık duyacak halde değ...