BÖLÜM 19 - Bulutların Gözyaşları

211 72 141
                                    

Keşke Fetih...
Keşke Efsun...
Sadece koca bir KEŞKE

🦋🦋🦋

Ne dedim! Ne dedim ben! Seni bırakamayacağımı biliyorduk mu? Yok, bir de "Sana âşık olduğum konusunda çok haklı olduğunu biliyorduk Fetih!" deseydim tam olurdu.

Birkaç saniye birbirimize bakmaya devam ettik. O benden bakışlarını kaçırdığında içimden küfür etsem de dışımdan neşeyle "Beni özledin mi?" diye ona takıldım.

Gözlerini devirdi. "Hem de nasıl..." Geri geldiğim için oluşan sesindeki keyfi saklayamıyordu. Gözlerini kısıp bu sefer dik dik bakmaya başladı. "Sen ağlıyor muydun?"

"Hayır. Gözüme biraz gözyaşı kaçtı."

"Ah, tabii. Böyle ağlamış olmuyorsun zaten." Sırıtarak ona yaklaştım. Aramızda bir adımlık mesafe bıraktığımda gözlerimin onun hizasında olması için ellerimi dizlerime yaslayıp öne eğildim.

Dudak büktüm. "Ne yani beni özlemedin mi? İşe geri döndüm."

Fetih gözlerime derin manalarla ama anlayamadığım şekilde bakarken "Bunu gerçekten bir iş olarak mı görüyorsun?" diye sordu. Gözlerime bakmasından rahatsız olarak gözlerimizin aynı hizada bulunmasını artık istemediğim için aceleyle dikleştim.

"Evet. Bu bir iş." Seni kurtarmak için çırpındığım bir iş... "Burası da bir iş yeri." Moralimin bozuk olduğunu göstermemeye çalışarak gülümsemeye devam ettim. "Altay ve ben de çalışanlarız. Sen de bizim patronumuzsun." Yüzünde gülüşünü gölgeleyen bir keder oluştuğunda fısıltısını zar zor duyabildim.

"Söylesene Efsun. En son ne zamandan beri bir şeyler benim kontrolüm altında."

Sessiz kaldım. Bir şey söyleyemedim. Sustum. Ne diyebilirdim ki... Haklıydı.

Sırtını bana dönüp bahçede uçan birkaç kelebeği izlemeye başladı.

Hiçbir şey yapmıyordu. Öleceği günü bekliyordu. Sadece... Ölmek... İstiyordu...

Buna izin veremezdim.

"Baksana patron." dedim onu cam kapıya doğru geri çevirirken. "Bence yeterince uzun süredir boş boş oturuyorsun. Sakallarını keselim."

Huysuzlandı. "Hadi ama Efsun! Sen her boş gördüğün insanın sakallarını mı kesersin? Üstelik çok da uzamadılar." Uzayıp uzamamaları umurumda değildi. Göremeyeceğini bilsem de omuz silktim. Ama o camdaki yansımadan tepkimi görmüştü.

"Kes sesini patron Kelebek Tutkunu. Biliyorsun, jiletlerle aram çok iyi değil." Salondan geçip lavabodaki aynanın karşısında durdum.

"Şu haline baksana." dedim aynayı göstererek. "Seni insan içine çıkılacak bir hale getirmeliyiz."

Tek kaşını kaldırdı. "Gelmeyeceğim." dedi kendinden emin sesiyle.

"Pardon da, sana soran olmadı patron. Pekâlâ, kontrol sende olmayabilir ama sonuçta kontrol bende." Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. Belki de ufukta bir umut ışığı vardı. Tekrar yürüyebilirdi, neşelenebilir veya en azından kendini öldürtme planlarından vazgeçebilirdi.

Ve bunu Fetih için ben yapacaktım. Onun vazgeçmesini sağlayacaktım. Bunu Efsun Seven olarak değil, onu çok sevmiş biri olarak yapacaktım.

"Ah!" Fetih'in mantıksız durumuna şaşırarak elimde jiletle kalakaldım.

"Yine ne oldu?" diye sordum.

Haylazca aynadan gözlerime baktı. "Rica etsem Efsun kulağımın arkasını kaşır mısın?" Şok içinde ben de aynadan gözlerimi gözlerine diktim. Of, gerçekten bu halde olmak zor olmalıydı! "Biliyorsun kontrol bende değil, sende."

Kelebekler Yaşamaya Cesaret EdemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin