Tuna'nın kıpırdamasıyla uyandım. Bana baktı biraz sevdi ve kalktı. Ben de peşinden paytak adımlarla gittiğimde gülmeye başladı. Hoşuna gitmişti onu bırakmamam sanırım. Ben de mutlu olmuştum.
"Bugün ilandaki numarayı arayalım seninle olur mu ufaklık? Bakalım sahibin nasıl biriymiş, tanışayım kendisiyle." dedi. Bir an şaşırdıysam da hemen geçti. Bugün Ezgi'nin babasını arayacaktı Tuna ve sanırım bugün ona götürecekti beni. Yani Ezgi'yi görecektim bugün. Daha mutlu olamazdım sanırım...
Tuna kahvaltı hazırladı kendisine. Bana da mamamı verdi. İkimiz de kahvaltımızı yaptık sonra Tuna masasını topladı. Ben de onu izliyordum bu sırada. Tüm işlerini bitirdikten sonra eline telefonu eline aldı, ağaçtan koparttığı kağıttaki numarayı aradı. Konuştu bir süre. Dinledim tabii ki başka ne yapayım...
"Alo, Cengiz Bey değil mi? Ben numaranızı ilandan buldum. Köpeğiniz kaybolmuştu değil mi? Evet kendisi şuan yanımda duruyor hatta konuşmamızı dinliyor. Adını biliyor mu, ismini söylesem tepki verir mi yani? Hmm hmm. Pekala o zaman onu bugün size getirebilirim. Burada olması onun için iyi olmayacak çünkü. Yok yok korkmayın sapasağlam şuanda evet. Peki o zaman ben sizin evinizin adresinizi alabilir miyim? Tamam getireceğim onu size merak etmeyin. İyi günler..."
Anlamayan gözlerle ona bakıyordum. Tüm konuşmayı kısaca 'Seni temizleyelim de Cengiz Bey'e götürelim. Hadi gel bakalım Archie.' O az önce eski adımı mı söylemişti? Çok mutlu olmuştum bu ismi duymayalı çok zaman olmuştu ne de olsa...
Banyoya doğru yürüdü ben de peşinden gittim tabii yine meşhur küçük ve paytak paytak adımlarımla. Ben içeriye girdiğimde kapıyı kapattı ve birkaç tane şampuan koydu önüme bana bakarak seçim yaptıktan sonra bir güzel yıkadı beni. Sanırım temiz ev köpeği olarak görünmemi istemişti onlara. Çözememiştim ve açıkçası pek de takmamıştım bu konuyu çünkü bugün Ezgi'me kavuşacaktım. Çok özlemiştim onu. Şimdi bunu düşünmeyi bırakıp uslu uslu durup suyun keyfini çıkartıyordum. Tuna'nın benimle bu kadar çok ilgilenmesine şaşırıyordum gerçi. Sonuçta onlara daha çok para kazandırabilirdim. Bunu o da biliyordu eminim. Ama o ise beni sahibime teslim edip buradan kurtulmama yardım ediyordu. Hala düşünüyordum acaba Tuna'yla mı kalsam diye. Ama eğer o burada kalacaksa ben burada kalmamalıydım yoksa her köpek Mambo gibi insaflı olmayabilirdi ne de olsa. En iyisi şimdi Ezgi'ye geri dönmekti. Arada sırada Tuna'ya ziyarete geleceğim gibi kesin bir fikrim vardı. Ona bunu borçluydum en azından...
Beni yıkaması bitmişti. Ilık su hafifletmişti ve bu hissi çok seviyordum. Beni banyodan çıkmamamı tembihleyerek kendisi banyodan çıktı. Onu dinlemeliydim çünkü üzerimden sular akıyordu. Başına iş açmayayım şimdi çocuğun dimi ama. Tüylerim kısa da olsa yine de etrafı mahvederdim. Zaten o da gelmişti elinde kocaman bir havluyla. Havluya sardı ve kucağında salona götürdü. Orada beni yere serdiği havluya bırakıp bir güzel kuruladı. Güzel canlı mavi bir tasma taktı boynuma. Sonra biraz izledi beni. Gözleri dolmuştu. Yine mi diye düşünüp şakasına ısırdım oynadık biraz ve etrafı topladı. Ona yardım etmek istedim. Yere bıraktığı havluyu kapıp peşinden gittim. Beni gördüğünde Ciddi bir kahkaha patlattı. Bu kadar komik olan neydi diye düşünmüştüm. Sanırım havluya dolandığım içindir dedim sonrasında. Çözdü beni havludan kurtardı ve 'Gidiyoruz. Hazırız hadi gel' diyerek kapıdan çıkarttı ve arabaya bindirdi.
Sonunda Ezgi'me ve evime kavuşacaktım. Çok heyecanlı ve mutluydum. Biraz ilerlediğimizde uykum gelmişti. Koltuğa yayıldığım gibi uyuyakalmışım. Birisinin dürtmesiyle hırıldayarak uyandım. Hırıltımı umursamamış ve dürtmeye devam ediyordu. Sakin olmayı deneyerek gözümü açtığımda Tuna bana bakıyordu ve gözleriyle arkamı işaret ediyordu. Arkama baktığımda hala beni dürtükleyen Ezgi'yi gördüm. Gülümsüyordu. Arabadan inip onun üzerine atladım. Çok özlemişim. Kocaman sarıldı bana. Anlaşılan o ki o da beni çok özlemişti. Sarılmamız bittiğinde babası, yani Cengiz Bey ve Tuna bize bakıp gülümsüyorlardı. Gidip hemen Ezgi'nin babasına da sarıldım. Onu da çok özlemiştim. Her ne kadar öncesinde bu kadar alakadar olmasak da birbirimizle onu da özlemiştim evet. Tuna biraz üzgün duruyordu. Yanına gittiğimde bana çok sıkı sarılmıştı. Sanki çocuğunu kaybetmek istemeyen bir baba gibi sarılmıştı. Üzülmüştüm. Beni bıraktı ve gitmemizi söyledi Ezgi'yle bana. Ezgi Tuna'ya teşekkür etti bolca ve sarıldı. Muhtemelen ne yaptığını bilmiyordu sevinçten...
Tuna gitmemizi istediği için onlardan biraz uzağa oturup onları izliyordum. Ezgi yanıma gelip beni götürmeye çalıştığında ise gitmedim. O da dayanamayıp benim yanıma oturdu. Sanki tekrar kaybetmekten korkar gibi sarılıyordu bana. Ben ise hala Tuna ve Cengiz beyi izliyordum. İkisi birden bize baktılar ve sonra Ezgi'yi yanına çağırdı babası. Ben de gittim Ezgi'yle. Babası Ezgi'yi alıp bizden uzağa götürünce ben de Tuna'yla kaldım. Hafif buruk şekilde bana bakıyordu. Neler olduğunu çözememiştim. Sonra içeriden Ezgi'nin sesi geldi. Hayır diye bağırmıştı. Babasıyla tartışıyordu. En sonunda Tuna da kalkınca ben de hemen içeriye koştum. İçeriye gittiğimde Ezgi yoktu. Yukarıya çıkmıştı sanırım. Yukarıya çıkıp odasının önüne gittim. O ise beni içeriye almadı. Sadece git buradan diye bağırdı bana. Aşağıya inecekken Tuna benden bahsediyordu. Cengiz bey de 'tamam al onu git yoksa Ezgi fikrinden geri dönebilir' dedi. Nasıl yani beni şimdi Tuna'ya mı bırakmıştı Ezgi? Şaşırmıştım iyice. Ama madem burada istenmiyordum o zaman ben de ait olduğum ve beni isteyen kişiyle gidecektim. Tuna'nın yanına koştuğumda Ezgi'nin babası elinde benim eşyalarımın ve birkaç başka şeyin olduğu bir çanta getirmişti içeriye ve Tuna'ya vermişti çantamı. Cidden gidiyordum. Tuna teşekkür edip evden çıkmıştı. Ben hala içerideydim. Ezgi ben tam gidecekken gelip son kez sarılmıştı ve dikkatli ol demişti bana. Arkamı dönüp Tuna'ya baktığımda o da arabanın başında beni bekliyordu arabaya yaslanmış şekilde. Ezgi'ye daha dönmeden Tuna'ya doğru koşmaya başladım. Ezgi beni göndermişti. Arkadaşım olsa bunu yapmazdı diye düşündüm. Ve arabaya bindim. Tuna da geldi. Arabayı çalıştırıp
"Ezgi bende kalmanın daha iyi olacağını çünkü buradan gideceklerini söyledi bana. Biz de gidiyoruz. Eve uğrayıp birkaç eşya alacağız ve buradan gidip başka bir yerde güzel bir hayata başlayacağız oğlum. Seni tekrar o kafeslere sokmayacağım. Seni seviyorum dostum." dedi. Ve eve eşyalarımızı toplamak üzere geri dönüyorduk. Ben hala şoktan çıkamamıştım. Ezgi beni bırakmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahibim ve Ben
AdventureBir köpeğin hayatı, değişen yaşamı, başına gelen olaylar, hayatla arasında geçen ölüm kalım savaşı... ... Ayak seslerini duyuyorum. Korkuyordum sesler yüzünden. Bu yüzden o küçücük karanlık odada en kuytu köşeye kaçıp gizlemiştim kendimi. Sonund...