Araba son bir kere durdu. Tuna'yla beraber indim arabadan ve peşine takıldım onun. Bir evin önünde durdu ve cebinden bir anahtar çıkartıp kapıyı açtı. Nasıl yani? Evi mi vardı Tuna'nın? Fazla düşünmedim direk içeriye girdim. Biraz meraklı bir tip olduğum doğrudur. Burası kocaman ahşap bir evdi ve sanırım iki katlıydı burası. Çok fazla bakıma ihtiyacı var gibiydi. Her yer toz içindeydi ve etraf çok kasvetliydi. Biraz düzenlenirse harika bir yer olurdu aslında. Kendime uyuyacak yer bile seçmiştim çoktan. Tam şöminenin karşısında bir yerdi. Tabi önce eve dediğim gibi bir güzel bakım yapılıp ondan sonra böcekleri kovalayıp yerleştirilmeliydi eşyalarım. Yoksa burada mahvolurdum.
Tuna'ya baktığımda onu göremedim. Belki yukarıya çıkmıştır diye düşünerek yukarıya çıktım. Merdivenler gıcırdıyordu, çok ürkütücüydü. Ev küçük görünse de dışarıdan, aslında çok büyük bir yer kaplıyordu. Buranın tamir edildikten sonraki halini çok merak ediyordum doğrusu.
Tek tek odalara bakıp Tuna'yı arıyordum. Sanki bir anda yok olmuş gibiydi. Hiçbir odada değildi. Ben yinede odaları gezmeye devam ettim. Üst katta üç tane oda bir tane de banyo vardı. Odaların içlerinde sadece bomboş duran baza dedikleri şeylerden vardı, ama bir odaya girdiğimde iki katlı bir ranza gördüm. Eskimiş odanın içine girdiğimde etrafa saçılmış küllerle karşılaştım. Kafamı kaldırdığımda Tuna bana bakıyordu. Özür dileyen gözlerle ona bakıp yanına gittim. Küllerin içinden bir fotoğraf çıkartmıştı. Fotoğrafın ucu biraz yanmıştı ama yinede fotoğraf belli oluyordu. Fotoğrafta iki tane küçük erkek çocuğu vardı. Çocuklar çimenlerde koşturuyordu. Kenarda bir köpek de oturmuş onları izliyordu. Yüzünü seçememiştim, arkası dönüktü. Köpeğin baktığı yerin tam karşısında da bir kadın vardı. Çocuklardan ve köpekten çok uzaktaydı ve sanırım onu sadece o köpek görmüştü. Acaba kimdi bu fotoğraftaki köpek ve çocuklar?
Tuna bana bakıyordu. Gözleri dolmuştu. Kafasını daha sonra başka yere çevirdiğinde fotoğraftaki çocuklardan birinin Tuna'ya ne kadar benzediğini düşündüm. Tam o sırada Tuna huzursuzlanmış gibi bir anlık telaşla aşağıya indi. Anlamadığım bir şeyler vardı bu evde.
Aşağıdan gelen pat küt seslerle aşağıya indim koşarak. Tuna'yı bulduğumda elinde bir kutuyla tekrar yukarıya çıkıyordu. Onu takip ettim. Bir şeyler oluyordu. Yada olmuştu ve bunu anlamam lazımdı.
Ben yukarıya çıkana kadar Tuna çoktan az önceki odaya girmiş ve aynı yerine oturmuştu bile... Ben de yanındaki yerimi aldım. Kutunun içinden de bir çok fotoğraf çıktı. Hepsinde çocuklar ve köpek vardı. Bazılarında çocuklar tek bazılarında beraber yada sadece köpeğin olduğu fotoğraflar vardı. Sadece bir fotoğraf vardı Tuna'nın dikkatle baktığı. Ben de bakınca korkmuştum. Köpek fotoğrafı çeken kişiye yada oradaki bir başkasına kudurmuş gibi havlarken çekilmiş...
Tuna sonraki fotoğrafa geçemeden aşağıya indi. Ama ben merak etmiştim. Burnumla üstteki fotoğrafı indirmem ile yerimden sıçramam bir olmuştu. Köpek havaya zıplamış karşısındakine saldırıyordu. Çocuklardan sadece bir tanesi, Tuna'ya benzediğini söylediğim görünüyordu fotoğrafta. Şaşkın, üzgün ve korkmuş... Diğer çocuk yoktu ortalıkta. Önceki fotoğrafa baktığımda oradaydı ama ikisi de. O zaman köpek ona saldırmıyordu. Nedense hafiflemiştim. Diğer fotoğrafa geçtiğimde ise bakmak istememiştim. Ama mecburdum. Yerde yatan bir kadın. Elinde bir hançerle yerde yatıyor. Kanlar içerisinde ve neredeyse tamamen dağılmış bir vücutla... Çocuklar yanında duruyor. Biri ağlıyor, Tuna'ya benzettiğim ise hala şok içerisinde kadına bakıyor. Köpek ise kadına hırlıyor...
Fotoğrafları kurcalarken Tuna'ya benzettiğim çocuğun bacağına saplanmış bir hançer de gördüm. İzi geçmeyecek türden bir yaraydı bu. Bunu Tuna'da da bulmamayı umarak incelemeyi aklıma koydum. Fotoğraflar sanki onları izleyen birisi tarafından çekilmiş gibiydi ama kimsenin de görmediği biri olmalıydı. Birisi fark etmiş olsaydı eğer sanırım kızılırdı. Sanki planlı bir şey gibiydi. En iyisi Tuna'nın yanına gitmek olacaktı. Onu aramaya başladım evde. Onu bulduğumda alt katta kuytu bir köşeye sinmiş, ayaklarını toplayıp kollarını kendine sarmış bir şekilde buldum. Ağlıyordu. Ama bu kez onu neşelendirmek için elimden hiçbir şey gelmezdi. Yinede bu çocuk beni korkutmaya başlamıştı.
Onu burnum ve patilerimle itekleyerek bir yatak hazırlamaya zorladım. Kendisi kedi gibi kıvrılıp yattığında ben de yanına uzandım. Son kez pencereden baktığımda ise ürpermeme neden olmuştu. Kocaman ağaçlar vardı ve gölgeleri evin ahşap duvarlarında dans ediyordu. Tuna'ya iyice yanaştığımda beni sımsıkı sardı. Biraz rahatlamış gibiydim. Onun uyuduğundan emin olduğum zaman ben de uyumuştum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahibim ve Ben
AventuraBir köpeğin hayatı, değişen yaşamı, başına gelen olaylar, hayatla arasında geçen ölüm kalım savaşı... ... Ayak seslerini duyuyorum. Korkuyordum sesler yüzünden. Bu yüzden o küçücük karanlık odada en kuytu köşeye kaçıp gizlemiştim kendimi. Sonund...