(2) Göğsümdeki Yara Sızladı

49 8 11
                                    

GÜNÜMÜZ

Kahvemden aldığım bir yudum ile gözlerim dosyada yazan isime takıldı. Tuğrul Kandemir . Sadece ismini bir yerde görmek bile 11 yıl öncesine dönmeme yetiyordu. Belkide isim benzerliğidir değil mi? Ne zaman onlara ait bir isim görsen 11 yıl öncesine gidiyorsun İzgi. Haklıydı , ne zaman gözümü kapatsam gördüğüm şeyler çok acı verici oluyordu. Sanki onlara ihanet etmişim de bedelini ödüyormuşum gibi, kaçıp giderek onlara ihanet etmedin mi İzgi? etmedim, etmek zorunda kaldım. Özgür olmayı çok istedim ama onlardan vazgeçmeyi...

O gün hayat bana içinde zorluklara dolu bir doğum günü hediyesi verdi. Başarırsan özgürlük senindir dedi. Ama sonrasında beni alevlere boğarak ekledi ; Eğer başaramazsan kül olmaya hazırlan. Lakin beni hazırlıksız yakaladı ve asıl hediyemi göğsümün üstüne acı verici bir şekilde işledi.

Gözlerimi dosyadan ayırdım, Tuğrul'un ismi böyle suçlarla dolu bir dosyada Görmek beni şaşırttı. Bu sabah arama izni için getirilen dosyalardan biriydi, zaten konuyu az çok bildiğim için arama iznini onayladım. Lakin hiç dosyanın derinliklerinde bulunan isme bakmadım ve şimdi karşılaştığım isim ile buz kesmem bir oldu. 11 yıl önceki geçmişimin büyük bir parçası bana bu kadar yakınken gidemiyordum, gidemezdim de zaten. O kadar gitmek istiyordum ki kendimi tutamayacağımı biliyordum. Bana bu kadar yakınken nasıl olur da gitmezdim. Kendini onlardan uzak tutabilmek için bir çok şey yaptın İzgi. Onlardan saklanarak geçirdiğin 11 yılını çöpe atamazsın, hayatına onlarsız devam ediyor ve sende buna alıştın kabullen bunu. Kabullenmek istemediğim bir gerçekti ama onlar eskiden benim hayatımın birer parçasıydı. Artık değiller.

Daha fazla dayanamadım, kahvemden hızlıca son yudumumu alıp koltuğuma aslı olan ceketimi omuzlarıma geçirdim. Gitme İzgi canın çok acıyacak. İş için gideceğim nede olsa bu dosya ile ilgilenen savcı bendim. Kendimi avutmaya çalıştım. Çok merak ediyordum dosyada ki ismin gerçekten onun olup, olmadığını. Ağlayarak döneceksin. Hayır öyle bir şey olmayacak, Olmasına izin vermeyeceğim. Ben artık güçlü biriydim. göğsündeki yara sızlayacak, her şey gözünün önünden geçecek ve atak geçireceksin hazır mısın? "Gideceğim" diyerek fısıldadım ağzımın içinden. Bunu sesli söylemiştim ve o susmuştu ama ne kadar susacaktı... bilmiyorum.

Dosyayı ve arabamın anahtarını elime alıp hızlıca ofisimden çıktım. Asansörü bekleyemeyecek kadar sabırsızdım bu nedenle hızla merdivenleri inmeye başladım. Ayağımdaki topuklulara rağmen çok hızlı bir şekilde iniyordum en küçük aksaklıkta bile düşüp bileğimi incitebilirdim. Savcılıktan çıktığımda yüzüme vuran serin hava ile soluklandım, rüzgarın biraz daha esmesi ile kıvırcık saçlarım dağıldı.

Arabama doğru yöneldim anahtarın üstündeki tuşa basarak açılmasını sağladım şoför koltuğunun kapısını açarak koltuğa oturdum. Gidecek misin gerçekten? gideceğim dedim kendimden emin ve net şekilde, felaketi başlattın İzgi. Zihnimde ki ses uzaklaşarak kısıldı.

***

Dosyada yazan adrese geldiğimde kocaman bir şirketin önündeydim. Şirketten içeri adımlarımı attığımda tedirgindim, danışmalığa yönelerek "Tuğrul Kandemir'in ofisi nerede acaba?" dediğimde danışmalıkta ki kadın yan gözle bana baktı, gözleri yavaş yavaş boynuma kaydığında boynumda aslı olan ismimin ve mesleğimin yazdığı kartıma baktı ve gözleri orada durdu. Boğazını temizleyerek "15. Katta, kata çıktığınızda kolayca ofisini görebilirsiniz" dedi. Asansörlerin olduğu tarafa doğru yöneldim. Bulunduğum kata en yakın olan asansörü çağırdım, gelmesini beklemeye bile dayanamıyordum elimde olsa o 15 katı çıkardım ama ayağımdakiler ile sakatlanmadan çıkmam mümkün değildi.

ATEŞİN BIRAKTIĞI KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin