(7) Benimle Uyu Lütfen

16 3 3
                                    

Başımın feci ağrısı ile gözlerimi araladım. Odamdaydım? Nasıl gelmiştim hiç bir fikrim yoktu çünkü dün gece hakkında hiç birşey hatırlamıyordum.

Bu sabah ve gece hiç kâbus görmedim ve bunda bir gariplik vardı.

Üstüm dün gece ki ile aynıydı. Elimi kafama attığım da saçlarımın fena halde karışmış olduğunu fark ettim.

Yataktan kalkmakta zorlansamda bir şekilde kalkacaktım zaten. Erken kalkan erken yol alır mantığı ile yataktan kalktım.

Bu gün davanın ilk duruşması vardı. Erkenden dosyaları hazırlayıp adliyeye gitmem gerekiyordu. Aslında Tuğrul'un üstüne pek gitmeyi düşünüyordum çünkü temiz çıkmasını istiyordum.

Komodinin üzerinde ki tokayı alıp saçımı bağladım. Aslında elimi yüzümü yıkayıp aşağı öyle inecektim ama mutfaktan gelen kokular ve sesler beni cezbetti. Yüksek ihtimalle Emre kahvaltı hazırlıyordu. Evde ben ve Emre'den başka kimse olamayacağına göre zaten tek seçenek buydu.

Odamdan çıkıp merdivenlerden aşağı inerken, Emre'ye seslendim. "Kahvaltıya ne yaptın bilmiyorum ama çok güzel kokuyor."

"Menemen ve tava böreği yaptım beğenir misin bilmiyorum ama."
Duyduğum ses Emre'nin değildi!
Merdivenlerde ki adımlarımı hızlandırdığım da, mutfakta, önünde çiçekli mutfak önlüğü ile Tuğrul'u gördüm. Hadi ordan, rüya olmalı bu.

Umarım gece bir şey olmamıştır. Tek düşünebildiğim şey buydu.

Durduğum yerde ağzım açık bir şekilde Tuğrul'a bakıyordum.
"Ağzını kapat sinek kaçacak."
Ağzımı kapattım. "Ne işin var burada?" Bu da soru mu be!?

Elinde ki yumurtaları bir kaseye kırdı. "Siz gece zil zurna sarhoştunuz. Hatta Emre üstüme falan kustu." Emre yapacağın işi ben. Emre yerine yerin dibine girdim.

"Eee?" dedim sakin kalmaya çalışarak.

"Ee si Emre'nin arabası ile eve getirdim. Sarhoştun ama güzel tarif ettin evi. İşte sonra Emre eve gelince direkt odasına çıktı, bende acaba ne yapıyor düşüncesi ile odasına gittim yatağa serilmişti iki dakikada. Sonra seni odana çıkarmak için geldim ama sen çoktan odanda idin." Sertçe yutkundum.

"Peki aramızda bir şey oldu mu?" merakla sorudum. Pat diye sorulur mu?

Sorduğum bu soru karşısında hiçte endişeli değildi.
"Olmadı. Sen çoktan yatağa uzanmıştın bile, yanına yaklaşıp gerçekten uyuyup uyumadığına baktım. Sonra gidecektim zaten ama sen bırakmadın." Bunları derken çok sakindi lakin benim kalp atışlarım tüm evi yankılandırıyordu. Ben devamında ne olduğunu sormadan anlatmaya devam etti." Bana 'Uyuyamıyorum benimle uyu lütfen' dedin. Bende seni kıramadım. Gerçi benim işime geldi." Son cümlesi ile kan beynime sıçradı "Pis sapık!! Defol evimden." Ellerim ile göğüslerimi kapattım. Açık değildi ama yapma gereksinimi duymuştum. Bu ani duygu değişimlerini neye borçluyum acaba.

"Bu yaptıklarımı yemeden şuradan, şuraya gitmem! "

"Onları da alıp git!"

"Sana denettirmeden gitmem! "

"Davanın savcısı ben olmayayım diye zehir koymuşsundur yemem!!"

Cevap vermek için ağzını açmıştı ama aramıza Emre'nin sesi katıldı. "Ne lan bu ses? Bi uyutmadınız!" Üst kattan duyduğum Emre'nin sesi ile sırıttım. "Emre koş! Evde sapık var!" diyerek yukarı doğru bağırdığım da Tuğrul'un kaşları çatıldı.

Merdivenlerden duyduğum gümbürtülü adım sesleri ile gözlerimi ondan çekip Emre'ye yönelttim. "Hani? Nerede!?" Elinde gördüğüm beyzbol sopası ile kıkırdamamı tutamadım. Sadece süs olarak aldığını sanıyordum.

ATEŞİN BIRAKTIĞI KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin