(4) KÜL

23 4 2
                                    

Odamdan çıkıp alt kata oradan da garaja indim. Önümde duran üç motora baktım, bu gece hangisiyle vakit geçirsem acaba? O piti piti...

Mavi olan bu gece benimleydi. Kaskı takmam için maskeyi çıkarmam gerekti, maskeyi çıkartıp küçük sırt çantama koydum ve motorumla uyumlu kaskımı taktım. Ardından elimdeki mini kumanda ile garaj kapısını açtım ve hızlıca garajdan çıktım.

Gideceğim yer biraz uzaktaydı ve eve dönmek için dört saatim vardı, motorun hızını dahada artırdım.

***

Bu günkü kurbanımın bu gece alışveriş yapacağı depo ormanın içindeydi, bu nedenle motoru ormanın dışında bir yere bıraktım. Kaskımı çıkarıp motorun koluna astım, maskemi de sırt çantamdan alıp yüzüme taktım, kaskım gibi çantayı da motorun koluna astıktan sonra ormanın içine doğru adım atmaya başladım.

Ormanın içinde geçirdiğim on dakikanın sonunda önümde kocaman bir depo vardı. Etrafında kimse olmadığına göre daha kimse gelmemişti, deponun aralıklı demir kapısından içeri girdim. Kimse gelmeden saklanmalıydım, deponun içinde bir süre göz gezdirdim. Saklanacak düzgün bir yer yoktu, kafamı yukarı doğru kaldırdım. Yukarıdaki kalın demirle saklanabilirdim özelikle köşelerine doğru. Ama orya nasıl çıkacaktım? yüksekteydi, etraftaki variller aptal, iki tane büyük varili üst üste koyamazdım ama üst üste olan varillerin üstüne çıkabilirdim. Tıpkı sol köşede duran variller gibi.

Deponun ortasında duran masanın önünde ki sandalyeyi aldım. Elimdeki sandalye ile varillerin önüne geldim. İlk sandalyenin üzerine çıktım, ardından üst üste duran iki varilin üstüne tırmandım. Variller dengede durmadığı için hızlıca bu işi bitirmeliydim. Hızlıca yukarıdaki demire tutunmak için zıpladım ve şuan demirde asılıydım, kendimi yukarı doğru çekerek demirin üstüne çıktım ardından köşe tarafına doğru emekliyerek gittim.

Ben yerimi alıp beklemeye başlayınca dışarıdan sesler gelmeye başladı.Nefesimi  bile tutarak dışarıda ki seslere odaklandım. Sürgülü demir kapı açıldı, karanlık depo aydınlandı. İçeriye korumaları ile beraber, hedefim olan Enver Çakır girdi. Korumalardan biri benim köşeye bıraktığım sandalyeyi aldı ortada duran masanın önüne yeniden koydu. Masanın etrafında yeniden iki sandalye oldu.

Enver deponun kapısına doğru bakan sandalyeye yerleşti, korumaları ise Enver'in arkasında ki yerlerini aldı. Gözüm Enver'in üzerinde iken deponun kapısında hareketlenme olduğunu fark ettiğimde içeri korumaları ile bir adam girmişti. Yüzünü solunda duran koruması yüzünden göremiyordum. Tam bu anda adam öne doğru iki adım atarak korumalarını arkasına aldı. Gördüğüm yüz aşırı tanıdıktı çünkü bu yüz Tuğrul'un yüzüydü. Neyin peşindesin Tuğrul?

Ben bunları düşünürken Tuğrul ileriye doğru bir adım daha atarak "Onlar nerede? Enver" dedi, Enver'e karşı sakin kalmaya çalışarak. Onlar? kafamda ki soru işaretleri çoğaldı. "Önce para" duyduğum ses ile gözlerimi Tuğrul'un üzerinden alıp Enver'e çevirdim. İğrenç bir şekilde sırıtıp Tuğrul'a aşağılayıcı şekilde bakıyordu. O iğrenç gülüşünü gördükçe yüzünü dağıtmak için dakika sayıyordum. İğrenç piç.

Gözlerim yeniden Tuğrul'a gittiğinde, Tuğrul solunda ki adamına kafasıyla işaret verdi. Adam elinde ki çanta ile Enver'e doğru ilerledi, Enver'in önünde ki masaya çantayı koydu düğmelerine basıp açtıktan sonra Enver'e doğru çevirdi. "İstediğimden daha fazlası var, bilseydim daha fazla isterdim Tuğrul" dedi yeniden iğrenç bir şekilde sırıtarak. Daha fazla dayanamayacağımı düşünerek ceketimin cebinde ki deri eldivenleri çıkartarak ellerime geçirdim. "Kızlar diğer depoda, adamlarım seni bekliyorlar kızları almaya gidebilirsin" Enver'in ağzından duyduklarım ile gözlerimi kocaman açıldı, duraksadım. Duyduklarımı sindirmeye çalıştım. "Eğer yalansa bu senin sonun olur Enver" dedi  Tuğrul. Ardından Enver onu cevapladı , "Sözüm sözdür bilirsin" Tuğrul hiçbir şey demeden depodan adamları ile berber çıktı.

ATEŞİN BIRAKTIĞI KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin